Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Hakan Karaduman (Akdenizli)

http://blog.milliyet.com.tr/akdenizli

31 Ekim '06

 
Kategori
Felsefe
 

Kelimeler...

Kelimeler...
 

Hava güneyde yağmurlu ama hala tişörtle geziyorum. Eylül ayı buralarda bizim fulya hanım gibidir; dürüst, içten ve biraz da hüzün kokar. Ekim ayı geçiştir ve elektriklidir ortam. Hava kararsız gibi davranır ama her gün daha kötüye (havanın soğuması) gider. Doğa paradoksal tepki verir; meyveler sebzeler tazecik kokularıyla evlere girerken balık sezonu da karşı denizde başlar. Karşı deyince aklınıza uzak bir mesafe gelmesin. 30 metre falan. (Kiradayım bu arada. Bende zaten mülkiyet duygusu hiç olmadı dersem abartmam herhalde.)

Ekim elektik yüklü olsa da, kararların, yenileşmenin, değişimin de adıdır.Ekim erkekse, eylül kadındır dersem uyar mı?

Kelimeler sürekli tartışılmayı ve en doğru şekilde anlaşılmayı bekler. Aslında her kelimenin bir ruhu olduğu gibi her kelimenin de kendine göre kişiliği vardır. Bazı kelimeler huysuzdur; “zaman” kelimesi gibi.Sizi ne zaman nerede yarı yolda bırakacağını bilemezsiniz. Bazı kelimeler gevşektir;n’aber deki gibi.Yine bazı kelimeler insanın içini sıkar; kabus kelimesi gibi.Ama şu sıralar sanıyorum iki kelime herkesin beyninde anlam bulmaya, uyanmaya ve kişilik edinmeye; isim almaya çalışıyor: deprem ve katil.

Kapınız iki kez tık (5,2) tık(5,2) yaptı İstanbul’daki yaşayan arkadaşlarım. Bizim buralardan, yaşadığınız duygu şoklarını anlamamız belki imkansız ama hissedebilmek için çaba içinde olmayı başarabiliyoruz.

Daha önceki bir yazımda seslerin insan beyni tarafından guruplama yapılarak sevimli hale getirildiğinden söz etmiştim.Saatin tik leri gibi. Saat hep “tik” derken “tak” ekleyerek, ip atlama oyununda olduğu gibi, ipin altımızdan geçmesini sağlarız. Ama bu öyle değil:tık tık..

Peki hazır mısınız depreme?

Yani hiç oturduğunuz apartmanın zemin katına inip;kömürlüğe baktınız mı; kolonlara falan? Binaların gizlenmeyen yerleri orasıdır bence.

Kırılabilecek eşyalar için tutturgaçlar hazırladınız mı?

Sigortalarınız depremi içeriyor mu?Sağlık karnenizin günü dolmuşta borcu yüzünden yaptırmadınız mı?

İroni (gülne, comedidram: yabancı bir kelime olduğundan “c”):bayram sonrası, deprem beklenen kente doğru arabalar; hem de çok büyük bir inatla akıyordu.

Sizin hazırlanmanız için zaman veriyor; tık tık.. bu işte duyguya yer yok!Aynı hukuk gibi.Kuralları var; ya uyarsınız yada…

Kelimeler..

Yangına elinizde bir kova suyla koşup suyu ateşe savurmak gibidir .Doğru yere suyu dökemez iseniz, ateşi söndüremezsiniz. Suyu üzerine serperseniz bir kelime binlerce parçalara ayrılarak anlamını yitirdiği gibi peşinden koşsanız da yakalayamazsınız.

Sayın Orhan pamuk son derece güzel ve övgü dolu bir kaleme sahip. Üstelik kimsede onun yazdıklarını küçümseyemez. Nobeli ürettikleriyle kesinlikle hak eder. Ama hak dediğinizde iş değişiyor işte:”öz” giriyor işin içine.Hak etmek değil; bakın yeniden belirtiyorum ruhun “öz”gür kalmasından bahsediyorum.Bir ödülün üzerine kan sıçramışsa onu gerçek sahibine geri vermek gerekir.Bir milyon Ermeni’nin veya 30 bin Kürd’ün katili dediğiniz bu Anadolu halkı, eğer katliamcı olsaydı 1071 de Malazgirt’ten, 1080 e kadar 9 yılda -Türkler- İznik e kadar gelirken -Moğollar gibi yapsaydık eğer- insan iskeletleri bulurdunuz o yollarda. Üstelik Ermeni nüfusu belli iken bu rakam.

13,7milyon o zamanki nüfus.

Güneydoğuda terörle birlikte toplam insan kaybı 30bin kadardır.Siz hepsini Kürt kardeşlerimize yazmışsınız sayın Pamuk.

Burada klişe ama tam anlam buluyor: ben olsaydım ne yapardım?

Ödülü geri verir ve adonis’e verilmesini önerirdim.

Sizin elinizde bu ödül durdukça, bu tanıdığınızı sandığınız ulus, batılılar tarafından haksızca yeniden yeniden saldırıya uğrayacaktır. Benim fikrim budur..

Katile gelince…

Günlerdir iki psikiyatrik hastanın yaptığı korkunç cinayetler konuşuluyor.Acaba dedim kendi kendime,”Adalet mülkün temelidir” diyen Büyük Önder ATATÜRK, bu davadan devlet tarafından atanmış avukatın çekilmesini nasıl karşılardı?Sayın Reha bey, yarın güneşin doğmama olasılığı var mı yok mu?

Var değil mi?

İşte, ben bu küçük olasılığın var olmasını diliyorum.Neden mi?

Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama bu iki şahış çocukları öldürmediler; üstelik ellerinde bu şans varken.Evet karizması bu yüzden çizildi bu işin sayın Serdar Turgut bey..Bu işi çözecek, karşı savlar ileri sürecek avukat arkadaş davadan çekilmiş. Aynı, bana gece acil gelip; hem şeker koması, hem kalp krizi, hem de beyin felci geçiren 150kg ağırlığında yaşlı, kısa boylu teyzeye bakıp “şansı yok!” demem gibi bir şey.Oha!!

Kimiz biz; bu kararı vereceğiz. Hastanın kalbi durduğunda 40 dakika geri döndürme işlemi yaparız (kalp masajı ve diğer reanimasyan uygulamaları).

Neden mi 40 dakika; çünkü literatürde bir kişi öldükten 40 dakika sonra tıbbi müdehaleyle hayata döndürülmüş ve yaşatılmış. O yüzden 40 dakika yaparız.40 dakika….

Ben katilleri korumuyorum; sadece yaşama bir şans vermek istiyorum. Onları tedavi etmeliyiz; eğer onlar yaptıysa…

Neden mi anlattım bunları?

Çünkü özünü arıyorum gerçeğin. hatta gerçeğin donuna indirmeden bakabilmeye çabam.

Nobel ödülünün altındaki gurk basmış özü arıyorum.

Sıkılmaz iseniz bir anımı yazacağım.

Bir gün köyde gurk basmış tavuğun (kuluçkaya yatmış) altına iki tane ördek yumurtası koymuştuk. Amacımız ördekleri çoğaltmak ve onların yeşil göğel boyunlarını seyrederken ikindi şarkıları dinlemek.Derken ördekler yumurtadan çıktılar. Bizim tavuk gayet güzel annelik yapıyordu.Gel zaman git zaman baktım ki bizim çirkin ördek yavruları atmışlar kendilerini suyun içine yüzüyorlar.Anne tavuk nasıl heyecanlı, bağırıyor; çağırıyor.Diğer civcivlerde tavuk olacağını sandıkları kardeşlerinin bu acayip haline bakıp şaşkınlık içinde su kenarında koşturup duruyorlardı.

Eğer milyon dolarsa ve yüksek kentlerin mabetlerinde el üzerinde tutulmaksa amaç; insani bulurum.

Ama “hakkettimse” düşünce,”öz”ü kırdığından; onaylamam ve hoşlanmam.

Yazar, kendisi için de doğrular yazandır..

sağlıcakla.

 
Toplam blog
: 470
: 551
Kayıt tarihi
: 28.08.06
 
 

Ateşten denizleri mumdan gemilerle geçmeye" benzer hayatımız. Mutlaka mavi gökyüzü görünecektir. Gid..