Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mayıs '09

 
Kategori
İstanbul
 

Kızım İdiş İstanbul'u hiç sevmedi

Kızım İdiş İstanbul'u hiç sevmedi
 

Kızımla İstanbul’da gezdik ve kızım bu gezintiden hiç hoşlanmadı.
Antalya’nın rahatlığının yanında, İstanbul’un kendisine özgü sorunları insanı canından bezdirecek cinsten olduğu için, kızımın hiç ama hiç ilgisini çekmedi İstanbul.

-İdil!
-Efendim baba.
-Bak şurası Kız Kulaesi.
-Banane.

Yukarıdaki diyalog birçok olay sonrasında yaşandı.
Kızım için yegane yanıt “banane” idi.

Trafikten bunalıyor, yolun uzun olması canını sıkıyor, insan keşmekeşi ise sinirlerini ayağa kaldırıyordu.
İstanbul’da hemen hemen hiçbir şey İdiş’in ilgisini çekmedi ve her dakika “Antalya’ya ne zaman gidiyoruz?” sorusunu sormak için kendisini şartlamıştı.

Sabah kalkıp, erken saatlerde yaptığımız kahvaltı sonrasında İstanbul’un muhtelif yerlerini gezeceğimizi dile getirdiğimizde, ufaklıktan almış olduğumuz yaklaşım hakikaten somut bir gerçeğin ta kendisi olarak karşımıza çıkıyordu.

-Ne olur baba, İstanbul’un içine gitmeyelim.

Bu yalın yaklaşım, İstanbul hakkında insanı yeterli ölçüde bilgilendirmeye yetiyordu.

-İdiş bak şurası Boğaz Köprüsü.
-Banane.
-Bak şurası da Galata Kulesi.
-Banane.
-Bak İdiş, bu köprü Galata Köprüsü ve bu köprünün üzerinden Atatürk birçok defa geçmiş.
-Banane baba. Biz Antalya’ya gidelim.
-Neden sanane.
-Ben sevmedim İstanbul’u.
-Neden sevmedin?
-Sevmedim işte, çok sıkıcı ve bunaltıcı ama Antalya böyle değil.
-Ama İstanbul önemli bir şehir.
-Benim için değil.
-İdiş İstanbul’daki yapıları inclemekte fayda var. En azından kültürlenmek adınada olsa bu önemli yapıtlar hakkında fikir sahibi olmanın kimseye bir zararı yoktur.
-Ben istemiyorum baba, çok yoruluyorum buralarda, baksana her yer karma karışık.
-Haklısın.
-O zaman Antalya’ya gidelim.
-Gideceğiz ama birkaç gün daha kalmak zorundayız.
-Ben sevmedim İstanbul’u.
-Olabilir tatlım, sevmek zorunda değilsin ama unutmaki biraz daha büyüdüğünde sen ısrar edeceksin İstanbul’u gezmeyi.
-İstemem.
-Ama isteyeceğini düşünüyorum.
-Neden düşünüyorsun?
-Çünkü İstanbul tarihsel geçmişi ve bulunduğu konum nedeni ile herkesin ilgisini çeken bir kenttir.
-Benim ilgimi çekmedi.
-Yaşın henüz çok küçük olduğu için böyle düşünüyorsun, biraz daha büyüdüğünde öyle sanıyorumki İstanbul hakkında bilgilenme ihtiyacı duyacaksın.
-O zaman gelsin, şimdi bir şey diyemem.
-Haklısın.
-Baba!
-Efendim İdiş.
-Ne zaman martılara simit atacağız.
-Atarız bebeğim.
-O şarkı varya çok hoşuma gidiyor.
-Nasıldı o şarkı İdiş?

-“Ne parada ne pulda aklım hep sende.
“Yanımda ol yeter, başka şey istemem senden”
“Bi kerecik vapura binip bir çay içsek”
“Martılara simit atıp biraz dertleşsek”
“Bir kibrit çaksana”
“Çak çak çaksana”
“Bir güzellik yapsana”
“Yap yap yapsana”

-Çok güzel bir şarkı İdiş ve sende çok güzel söylüyorsun.
-Teşekkür ederim baba.
-Bak sende martılara simit atacaksın, güzel değil mi?
-Baba ben Antalya’yı özledim, İstanbul’u hiç sevmedim.
-Anlıyorum ve sana hak vermediğimi söyleyemem prenses. En kısa zamanda Antalya’ya döneceğiz. Tamam mı?
-Tamam.


 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..