- Kategori
- Dilbilim
Konuşma dili, yazı dili
Antakya ağzı
Konuşma dili, yazı dili
Geçmiş ekinsel (kültürel) değerleri, geleceğe dil taşır. Geçmişin geleceğe yansıması ise yazı diliyle olur. Yazı dili aynı zamanda ekin dilidir. Ancak belli bir ekin düzeyine ulaşabilmiş, uygarlık kurabilmiş ve ortak bir yazın geleneği oluşturabilmiş ulusların yazı dili vardır. Bu nedenle de yazı dilinin geliştirilmesi ekinle(kültürle) uğraşan aydınların yardımıyla gerçekleşmektedir.
Dillerin, konuşma ve yazı dili olmak üzere iki yönü vardır.
1. Konuşma Dili
Konuşma dili, günlük yaşantımızda kullandığımız dildir. Doğal bir dildir. Tümce kuruluşuna söyleyişin doğruluğuna yazı dilindeki kadar özen göstermediğimiz,yazı dilinden farklı bir dildir.Konuşma dili,eğitim düzeyine, ekin(kültür) farklılaşmasına;yöreye,kişilik özelliklerine göre değişiklik gösterir.Kişi,konuşma dilinde,dinleyenleri etkilemek amacıyla ses tonundan ve vurgudan yararlanır.Konuşmada, insanlar karşı karşıyadır.El,yüz,göz ,gövde işaretlerine başvurur.Başka bir deyişle,vücut dilini de kullanır.Her durumdan etkilenir.Sözgelimi, neşe, yorgunluk,seçtiğimiz konuşma konusu,konuşma ortamı,bizi dinleyenlerin durumu gibi etkenler konuşmayı etkiler,belli oranda biçimlendirir.Konuşma dili, bölgelere, kentlere, beldelere,hatta köylere göre de farklılık gösterebilir.Sözgelimi,Rizeliceliyom; Konyalı geliyom;Malatyalı geliyim, der.
2. Yazı Dili
Yazı dili(standart dil/ ölçünlü dil/resmi dil/edebi dil), konuşmada kullanılan ortak dilden doğar. Ölçünlü (standart) dil, çeşitli yerel ya da toplumsal değişkenlerin dışında kalan ve dilsel bir topluluğun ortak paydası olarak görülen dil.(Vardar,1998,s.160) Kitle iletişim araçlarında, kurumlarda, tüm devlet kuruluşlarında. Konuşulan ve yazılan dil. Resmi dil, bir ülkede yasayla kabul edilen dil.(Türkçe Sözlük, TDK) Örneğin, Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dili Türkçedir.
Kitaplarda, dergilerde, gazetelerde… Tek sözcükle yazıda kullanılan dildir. Yazı dili, bir uygarlık dilidir. Çağdaş uygarlık düzeyinin gerisinde kalan ulus bilincine ulaşmamış toplulukların yazı dili yoktur. Konuşma dili, sosyal, ekinsel, eğitsel değişim ve gelişmelerden sonra yazı Dili’ne yükselir. Başka bir değişle; yazı dili, konuşma dilinin bir öykünmesidir, bir yansılamasıdır. Ne var ki çok okuyanın, çok yazanın yazdığından, okuduğundan etkilendiğini de görülür sık.
Yazı dili, bir ulusun ekin dili, yazın (edebiyat) dilidir. Bu nedenle, bir dil alanı içinde ya da ülkede şiveler, ağızlar çeşitlilik gösterdikleri halde tek yazı dili vardır. Bu bakımdan konuşma dilinin sınırları yazı dilinden çok daha geniş olup tüm ülkeyi kapsar. Her bölgenin doğal dili konuşma dilidir. Ne var ki konuşma dili, yazıda kullanılmaz. Sözgelimi, Antepli “yemek”yazar; konuşmada yimek, der. Bu nedenle yazı dili yapay bir dildir. Ancak, her yazı dili bir konuşma dilinden doğmuştur. Yazı dili, dayandığı konuşma diline tamamen uymaz. Ülkeler arasındaki sosyal, ekinsel, bilimsel etkileşim sonuncu diğer yazı dillerinden sözcükler girebilir. Örneğin, soba, şarampol Macarcadan;gocuk, kuluçka Bulgarcadan;kapuska, semaver Rusçadan; ceylan, maral, kaburga Moğolcadan; Batı dillerindenbalo, dans, fuar, lojman, salon, kravat, okul… gibi binlerce; Arapça, Farsçadan da sayısız sözcüklerin geçtiği bilinmektedir. Diller, yöreye, bölgeye, tarihsel gelişmelere, insanların ekinsel düzeylerine göre değişir, çeşitlenir. Bu çeşitlenme, dillerde ağız, şive, lehçe(diyalekt) oluşturur.” Ağız, şive, lehçe (diyalekt) tartışmalar vardır. Bu terimler, çoğu kez birbirinin yerine kullanılır. Şive, lehçe ayırımında, en önemlisi karşılıklı anlaşabilirliktir. Şiveler arasında belli oranda karşılıklı anlaşma olmasına karşın lehçeler arasında anlaşma yoktur. Sadece sözdizimi yönünden aynıdır.
2.1 Ağız
Bölgeler, kentler, beldeler, köyler; toplumun değişik sınıfları arasındaki söyleyiş farklılığına ağız denir.Ağızlar, bir ana dile dayanır. Zamanla ana dilde, bölgeler, kentler, beldeler, köyler… arasında söyleyiş farklılıkları ortaya çıkar. Kayseri, Konya, Kars, Karadenizli, Gaziantep… ağızları gibi.ağızlar yereldir.Belli bir bölge ya da yöredeki söyleyiş özelliğini yansıtır. Ağızlarda bazı ses değişiklikleri görülür; ancak bu değişiklikler yazıya geçmemiş, söyleyiştedir. Örneğin,’g’sesi, Karadenizlinin ağzında c’ye dönüşür: Celdüm, cittum…Konya, Kayseri yöresi sözcük başlarındaki k’yi çoğu kez’g‘olarak çıkarır: Gonya, Gayseri,gardaş, galın… Rumeli, Selanik veBulgaristan Türkleri,a ve b seslerini sözcüklerin başına getirirler. Sözcüklerin başındaki h’leri atar,ö’leri de ü’ye dönüştürürlerEr gün aber yollarım Asana. A be süledim yapasın bu işi… Gardaşımla barabar yaylıya (yaylaya) gideceğdiğ (gidecektik). Uyuyuf(uyuyup)galmışım. (A.Göktepe,Kars ağzı)
__Hele Mehmet Usta, bizim küçüğe cici bir yemeni veresin daha…
__He verek gardaş…(Gaziantep ağzı).
El ediyi el ediyi kaşların gel gel ediy
Senin o güzel bakışın beni burda deli ediy.(Arguvan ağzı)
2.2 Şive
Ağız,dilde ses değişmelerinin başladığı küçük ayrılıklardır.Ağızlar arasındaki söylem farklılığı derinleşerek büyürse şive oluşur. Ağızlarda ses değişikliği olduğu halde şivelerde hem ses, hem şekil değişikliği bulunur. Anadilde; ses, şekil, sözcükler bakımından birtakım farklılıkların oluşmasına şive denir. Dünyaya yayılmış olan Türkçenin birçok şivesi vardır: Türkiye Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi, Kırım Türkçesi, Kırgız Türkçesi, Kazak Türkçesi, Uygur Türkçesi, Gagavuz Türkçesi, Irak Türkçesi, Özbek Türkçesi, Türkmen Türkçesi, Tatar TürkçesiGünümüzde lehçe terimiyleşive terimi konusunda, üniversiteler arasında görüşler farklılaşmaktadır. Türk Dil Kurumu, yayınlarında önceleri Türk lehçeleri adını benimserken sonraları Türk dilleri deyimini kullanmıştır. Ankara Üniversitesi, Türk dilleri için lehçe terimini kullanır. İstanbul Üniversitesi yalnızÇuvaşça veYakutça’yı lehçe sayar.” Türkçeden bilinmeyen zamanda ayrılmış olan Çuvaşça ve Yakutça Türkçenin lehçeleri; Kırgızca, Kazakça, Özbekçe, Azeri ve Osmanlı Türkçesi vb. Türkçenin şiveleri”(Ergin,1990,s.9)Talat Tekin, yaptığı bir araştırmada,YakutçaveÇuvaşçanın öbür Türk dilleri arasındaki anlaşılabilirlik oranının sıfır olduğunu, Türk dilleri ailesi içinde başlı başına bir grup oluşturduklarını belirtir.(Tekin,1994,s.18-27)
2.3 Lehçe (diyalekt)
Lehçe bölgeleri aşan konuşma farlılığıdır. Sözdiziminde benzerlik görülür; ancak ses, şekil, sözcükler bakımından köklü ayrımlar vardır. Anadilde; köklü ses, şekil, sözcük ayırımlarının oluşmasına lehçe denir. Yakutçadan veÇuvaşçadan örnek tümceler:
Türkiye Türkçesi Yakutça
Nasılsınız? Haydah oloroğut.
Sen çok hızlı konuşuyorsun. En olus türgennik sangarağın.
Biz sabahleyin erken kalkarız. Bihigi sarsıarda erte turabıt.
Türkiye Türkçesi Çuvaşça
Öğrenciler okula gittiler. Vireneksem şkula kayriş.
O,iyi iş yapar. Vıl layıh is tıvat.
Dilin kemiği yok. Çilhen şımmi suh. (Tekin,1994,s.26,27)
Türk dilleri arasındaki anlaşırlık düzeyini,Türk Lehçeleri Sözlüğün’den aldığımız örneklerde görelim:
Türkiye Azerbaycan Başkurt Kazak Kırgız
Türkçesi Türkçesi Türkçesi Türkçesi Türkçesi
al al al al kızıl, kırmızı kızıl
ana ana asa,asay,inay ana,şeşe apa
burun burun tanav,moran murun murun
gök göy kük,hava kök,aspan kök,asman
Özbek Tatar Türkmen Uygur
Türkçesi Türkçesi Türkçesi Türkçesi
kızil al al hal,kıpkızıl
ana ana,ani,ina ece,ene ana,apa
burun borın,tanav burun burun
kök,asman kük,hava gök,asman kök,asman
(Türk Lehçeleri Sözlüğü,1991))