Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ağustos '10

 
Kategori
Evcil Hayvanlar
 

Kör horozum

Kör horozum
 

Resim internetten alınma ama siz o farzedin. Sol gözü perdeli


KÖR HOROZUM

Paradoks

Uzun tartışmalardan sonra tavuğun mu yumurtadan, yumurtanın mı tavuktan çıktığına karar veremeyen uzmanlardan bir tanesi “Yahu! Biz böyle tartışıp duracağımıza bu işin uzmanı horozun da fikrini alalım” demiş. Diğer uzmanların bu fikir aklına yatmış. Horoza sormuşlar:

— Horoz kardeş, tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan? Horoz etrafındakilere şöyle sert sert süzdükten sonra:

— Ben polemiğe girmem. Koyar geçerim, demiş. (Oğlumdan alıntı)

Tavuklarım

Evde tavuk beslemeye karar verdikten sonra komşulardan 11 kişilik bir kümes ailesini eve getirmiştik. Ailenin babası bir Hint horozuydu. İri, uzun boyunlu, kafasında yaraları olan bir horoz. Kafalardaki yaralar dövüş sonunda olduğunu sanmayın. Aynı kümesteki diğer Hint horozu tarafından kıskançlık sonucu oluşmuş yaralar. Bize geldikten sonra yaralar iki üç hafta içinde iyileşti. Zorlu bir kış sonunda aç hayvanlardan canını kurtarabilenlerden bir tanesi de kör horozumuz. Körlüğü de oradan gelmekte. Bir gün hayvanları kümese içeri almayı unutmuşuz. Yoksa bazıları girdi de birkaçını dışarıda mı unuttuk tam anımsayamıyorum. Ancak bizim horoz dışarıda kalanlardanmış. Bir sabah kalktığımda tavuklardan bir kısmı dışarıda geziniyorlardı. Horozumu aradım yok. Ötesi berisi derken onu yan taraftaki damın içinde titrer vaziyette buldum. O ihtişam görünüşünü sağlayan tüyleri dökülmüştü. Bu arada güzelim anaç tavuğumu kaybetmiştik. Horozum verdiği mücadele sonunda canını kurtarmış ancak sağ gözünü kaybetmiş olmalı. Gerçi bu körlük konusu biraz şaibeli...

Bizim çocuklara göre horozu kör eden komşunun Sibirya kurdu Leo.Leo çok hareketli buz mavisi gözleri olan boz bir Kurt köpeği. Pardon onun gözleri buz mavisi değil kahverengi. Demek ki kırma. Ancak Toni’nin gözleri buz mavisi, derin bakışlı. Toni mi kim? O da diğer komşunun köpeği. Laftan lafa geçiyoruz ama Toni’nin macerasını anlatmadan geçemeyeceğim. Bizim kör horozun körlüğü ile ilgili ikinci şaibe bekleyedursun.

Leo

Efendim Leo gerçek bir Sibirya kurdu. Çok da sevimli. Sevimli oldukları kadar temizler de bu cinsler. Bağlı oldukları yerleri hiç pisletmezler. Bu sanırım kurt köpeklerinin ortak özelliği. Benim Lisa’yla Paşa öyle mi? Gerçi ben Paşa kadar sevimlisini hiç görmedim Çok seviyorum keratayı. Şu anda yanımda horlaya horlaya uyuyor. Annesi de arka balkonda. Sabaha kadar havlarlar ana oğul, akşama kadar da uyurlar. Şu yatışa bak. Yerim seni bennn… Bak lafı gene dağıtıyorum. Neyse, Leo sevimliliği nedeniyle etraftan alıp götürülür endişesiyle bağlanıyor..Bir kurt olduğu için de bağlı bulunduğu yeri pisletmiyor. Bu nedenle sahibi onu sık sık gezdirmek zorunda kalıyor. Aslında sahibi komşu evin oğlu. Ama sevmede sahip. Bakmada haliyle baba köpeğin sahibi oluyor. Bizim Toni ipinden bir boşanıyor kaçış o kaçış. Öte Toni, beri Toni, Toni yok. Köylülerden biri: “Mustafa ağabey Toni’yi dere kenarında adamın biri bağlamış. Git al.” demiş. Mustafa ağabey hemen dere kenarına gitmiş. Toni bağlı, ama adam sarhoş.” Bana bir kasa bira alıver köpeğini vereyim.” demiş. “Yahu!” diyor “Bir şişe, dese alıvereceğim, adam bir kasa istiyor.” Verirsin, vermem derken Mustafa ağabey muhtara gitmiş. Bizim mahallenin muhtarı da köy muhtarı gibi. Salihli merkezle aralıklı olduğu için sonradan mücavir alana katılan köylüler mahalle muhtarını köy muhtarı gibi her dertlerinde koşarlar. O da pek onları kırmak istemez. İşlerine koşuverir. Muhtarla Mustafa ağabey köpeği almak için tekrar dere kenarına varmışlar. Adam bu sefer üç dört şişe şarap istemiş. Muhtar “Şuna bir matara(*) alıver de işi tatlıya bağlayalım.” dese de adam inat etmiş. Mustafa ağabey de “Bir bardak su istesen yine almam” demiş. İş doğal olarak karakola yansımış “Bir köpek yüzünden altmışından sonra karakolluk olduk arkadaş!” diyor.. Hadi bakalım hep beraber karakola. Şu Avrupa Birliği’nin gözünü seveyim İnsan hakları, karakolda şeffaflık gibi ayrıntıların üstüne adamın sarhoşluğu da eklenince ifadeler gece 11’lere kadar sürmüş. Arkadaşın polis, karakol falan umurunda değil. Orada da bira, şarap isterim diye tutturmuş. Eskiden olsa öyle mi olurdu? Ah o eski günler ahhh!… Gerçi siyasilerde durum eski düzen devam edip etmediğini bilmiyorum ama öğrenciyse, biraz da solcuysa sokakta gördüklerim televizyondan izlediklerim bana yetiyor. O günden bu yana Mustafa ağabey elinde uzun bir ip Toni’yi günde üç kez gezdiriyor. Aslında farkında değil ama Toni sayesinde sağlıklı yaşam için yürüyüş eylemini gerçekleştiriyor.

Diğer Şaibeler

Bizim kör horozun körlüğü ile ilgili ikinci şaibeyi anlatıyordum:

Efendim, bu Leo da Sibirya kurdu genleri taşıdığı için sürekli bağlı duran tüylü dostlardan. Sahibi Rıfat Bey de onu gezdirir. Leo önde arada gergin zincir ve Rıfat Bey arkada, geriye doğru seksen derecelik bir eğimle gezinirler. Bizim evin önünden geçerlerken nasıl olduysa zincirinden boşanır Leo. Doğru tavukların üzerine... “Dur, mur!” demeye kalmadan kör horozum boğazından yakalanmış bir halde Leo’nun ağzında. Leo’nun ağzından zor aldık horozu. İşte bu olaydan sonra benim horoz kör kalmış olabilir.

Diğer bir şaibe ise biraz zayıf ihtimal. Horozumuz geldiğinde kördü. Diğer horoz onu kümeste didiklerken gözüne de bir gaga atmış olabilir. Bu zayıf bir ihtimal. Öyle olsa ilk geldiğinde fark ederdik. Ama o da bir ihtimal.

Nuri Alço

Bu yazımızın asıl konusuna gelelim. Kör horozum tavuklara gerçekten de tam bir reislik ediyor. İyi bir çoban. Gerçek bir erkek. Yemez, yedirir, giymez giydirir, derler ya tam da öyle. O önde hatunlar arkada İstanbul’a gelen Arap şeyhleri gibi bahçenin etrafında, yoncalıkta dolaşır dururlar. Bir şey bulduğu zaman değişik bir “gork, gork!..” sesiyle hanımlarını yanına çağırır. Hatta bulduğu yemi ağzına alıp alıp yere atarak onlar yanına çağırır, karınlarını doyurur Elbette bu iyiliğin bir de bedeli olacaktır. Oğlumun anlattığı gibi yumurtalardaki civcivler nereden geliyor sanıyorsunuz.

Bir gün yanımızdaki arsaya ev yaptıran emekli öğretmen arkadaşım Mustafa Bey’le bahçede oturuyorduk. Benim Kör Horoz yine “gork, gork” sesleri çıkararak hatunlarını yanına çağırıyordu. Mustafa Bey “Ne oluyor?” diye sorunca “Hanımlarını beslemek için yanına çağırıyor.” dedim. “Dur! Ben de gideyim.” diyerek ayağa kalkmaya yeltendi. Zor durdurdum. Beş on saniye sonra yemlenen tavuğun başına gelenleri görünce “Vay anasını! Ucuz kurtuldum birader.” diyerekten derin bir oh çekti. Hep beraber gülüşmüştük.

Horozumuz laf aramızda benim hanımın idolü. “Erkek dediğin böyle olur, bak karılarına nasıl bakıyor?” diyerek bana küçükten küçükten taşlar atsa da pek oralı olmam. Bıyık altından gülerim. Tiyatronun ikinci perdesinde tavukların başına gelenleri görünce de “Salak tavuklar! Bir yem uğruna başınıza neler geliyor?” diye onlara kızar, Bazen de horozun “gork, gork!” seslerini duyunca “Kart horoz!” diyerekten ona değmeyecek şekilde attığı küçük taşlarla kovalar, kendimizce dalgamızı geçeriz.

Bence Nuri Alço gazoza ilaç atma olayını horozlardan öğrenmiş gibi. Uyanık davranmış, patentini o almış. Ama eserin telif hakkı o hayvanların olmalı. 10-19 Haziran 2010

(*) Matara: 1, 5 litrelik ucuz şarap.

 
Toplam blog
: 59
: 912
Kayıt tarihi
: 02.10.08
 
 

1955 Milas doğumluyum. Nüfüs kaydım orada ama "doğduğun yer değil, doyduğun yer" memleketin olurmuş ..