Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Nisan '14

 
Kategori
Kültürler
 

Kültür 2

Kültür 2
 

Oyuncak müzesi


Ekin ( kültür) öğrenilir ve öğretilir: Hangi anlamda olursa olsun kültür insan ürünü olduğu için öğretilebilir ve aktarılabilir bir özelliktedir. Her insan belli bir toplumda doğar, öncelikle bu toplumun ekiniyle (kültürüyle) yoğrulur; kimliğinin temeli oluşur. Kültürün temel özelliklerinden biri, öğretilebilir olmasıdır. İnsan, eğitilebilen bir varlık olması nedeniyle ekinsel (kültürel) değerler diğer insanla aktarılabilir. Böylece evrensel ve ulusal değerler, insanlara öğretilir. Eğitilen birey, toplumda insan, devlette vatandaş olur. Böylece bireyin sosyalleşmesi    gerçekleşir.

Ekin (kültür) , süreçtir.:Tarihsel olay ve olgular ekini( kültürü) etkiler,biçimlendirir.Tarihten gelen değerler, ekinin (kültürün) oluşmasında önemli bir etkendir. Bizi,biz yapan geçmiş kuşakların (atalarımızın) oluşturdukları ekinsel( kültürel) öğeler, değerlerdir. Biz de sonraki kuşaklara aktarırız bu ekinsel (kültürel) öğeleri ve değerleri. Böylece, insanlar hem önceki kuşaktan aldıklarını hem de kendilerinin yaratıklarını bir sonraki kuşağa aktarır. Bu da ekini ( kültürü), tarihsel ve sürekli yapar.

Ekin (kültür) toplumsaldır: İnsanlar kültürü boşlukta değil belli bir toplumda oluştururlar ve  ortaklaşa paylaşılır. Kültür ideal bir dizgedir.( sistemdir) Kültür insanların yararına ortaya konulan değerler olduğu için ideal kuralları ve dizgeleri (sistemleri) içerir. Ne var ki çoğunlukla bireyler davranışlarıyla idealden uzak hareket ederler. Çoğu kişi, ekinsel (kültürel) değerleri umursamaz; kimileri de yüzyıllar boyu atalarımızdan süregelen değerleri yozlaştırarak, aşındırır. Böylece, ekinsel (kültürel) değerleri yok olmuş toplumda yaşamını sürdüren insanlar-eski ekinsel ( kültürel) değerlerin yerine hemen yenisini koymak olanaklı olmadığından-bunalıma düşerler. Başka bir deyişle, ekinsel (kültürel) yozlaşma, toplumu çürütür; koflaştırır. Kuşkusuz, böyle bir toplumda yaşayan insanların sağlık düzeni bozulur. Bilim ve teknolojinin gelişmesi, tüm dünyada yaygınlaşması; politika, eğitim, ekonomideki anlık değişimler, kültürel değerleri yıpratmakta, insanları bunaltmaktadır.

Özetle, kültür; gereksinmeleri karşılar; zamana, yere, koşullara göre değişir; toplumdaki birey ve grupları bütünleştirir; sosyalleştirir. . (Güvenç 1974: 101–106)

Kültür Uygarlık İlişkisi

Aydınlanma çağı; aklın, bilimin, sanatın, hukukun ve hakların gelişmesini sağladı. Bunun sonucu olarak üretilen ekin ( kültür) değerlerinin tüm insanlara anlatılması ve öğretilmesi gerektiğini anlayan Avrupa insanı, önce kendi içinde ekin ( kültür) değişimine sonra da Avrupalı olmayan toplumlarda ekin (kültür) değişiminin gerekliliğine inandılar. Böylece Avrupa ekini ( kültürü), evrensel ekin ( kültür) olarak diğer uluslara aktarılmaya başlandı. Artık aydınlanmanın ekin ( kültür )değerleri, uygarlık değerleri olarak benimsendi. Böylece Avrupa ekini ( kültürü), uygarlık olarak adlandırılırken Avrupalı olmayan ekinler( kültürler) ise değersiz ya da bırakılması gereken değerler olarak nitelenmeye başlandı. İşte çağımız uygarlık-kültür çatışmasının yaşandığı bir çağ oldu. Bu nedenle birçok düşünür, ekin ( kültür) ve uygarlık kavramlarını tanımlama çabasına giriştiler. Türk sosyolog Ziya Gökalp bu ayrımın gerekliliği kabul ederek ekini( kültürü) uygarlıktan ayırır. Kültür (hars) bir ulusa özgü dil, din, ahlak, gelenekler, adetler ve sanat değerleridir. Bu açıdan kültür, belli bir insan topluluğunun yaşama ilişkin değerleridir. (Turan 1994: 36–37) Ziya Gökalp’a göre, uygarlıksa, bireysel çalışmalarla ve araştırmalarla insanlığın yararına üretilen bilim, bilgi ve tekniklerin toplamıdır. Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi uygarlık evrenseldir.

Her ulus uygarlığın oluşturduğu bilim, bilgi ve teknikleri diğer bir ulustan alabilir ve geliştirebilir. Buna karşılık kültür yalnızca bir ulusun ya da ulusun yaşama değerleri olduğu için ulusaldır. Bu ayrımdan anlaşılacağı gibi, Ziya Gökalp’ın ekin( kültür) tanımı değerler alanına, yani tinsel(manevi) değerlere, uygarlık tanımı ise özdeksel (maddi) değerlere karşılık gelmektedir. Fakat ulusal ve evrensel açıdan tanımlanan ekin( kültür) ve uygarlık her zaman birbirleriyle ilişki    içindedir.

Uygarlaştırma ve Üst-Alt Ekin (Kültür) Çatışması 

Bilim, bilgi ve teknoloji evrensel değerlerdir. Bilimsel değerler üst( ekini) kültürü/uygarlığı oluşturmaktadır. Üst ekin ( kültür) ile bir insan topluluğuyla ilgili alt ekin( kültür) arasında bir ilişki vardır. Bu ilişki çoğu zaman eşit bir ilişki değildir. Üst kültür baskın ve egemen olduğu için alt ekinin( kültürün) değişimine yol açmaktadır. Böylece uygarlık/üst ekin ( kültür) ve alt ekin (kültür) çatışması yaşanmaktadır. Çağımız dünyasında egemen olan düşünce, uygarlaşma sürecinde diğer uluslardan geri kalmamaktır, yani üst kültürün ürettiği özdeksel ( maddi) ve tinsel ( manevi) değerleri öğrenmek ve alt kültürü geliştirmektir. Bu düşünce üst ekinli ( kültürlü) ulusların (günümüzde Batı uygarlığı) kendilerine biçtiği bir görevle de bütünleşti. Amaç farklı ulus ve toplumları da us (akıl)  ve bilim öncülüğünde uygarlaştırmak ve üst ekinle ( kültürle) uyumlu yapmaktır.

Ekinsel (Kültürel) Farklılıkların Kaynağı

Uygarlaştırma sürecinde karşılaşılan zorluk farklı ulus ve toplumların kendine özgü yaşam tarzı, gelenekleri, alışkanlıkları ve düşünceleriydi. Böylece ekin (kültür) farklılıklarının nedeni ve ne olduklarını araştırma çabası ortaya çıktı. Sosyal antropologlar(insan bilimciler), sosyologlar (toplum bilimciler), halk bilimciler, filologlar(Yazılı belgeleri dil ve tarih açısından inceleyen bilgin.) kısaca insanla ilgili bütün bilim çalışanları ekin ( kültür) farklılıklarının nedenlerini açıklama çabasında çok farklı sonuçlara vardılar. Ulusal ruh düşüncesi (Alman ruhu ya da Türklük ruhu gibi), fiziksel çevre ve yaşam koşullar (Eskimo kültürü, Afrika kültürü, Akdeniz kültürü), toplumsal örgütlenme (kentsel veya kentsel olmayan toplumlar, akrabalık ilişkisini temele alan toplumlar), dinsel inançlar, ekonomik ilişkiler ve benzeri nedenlerin sonucu ekinsel( kültürel) farklılıklar oluştuğu öne sürülmektedir.

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..