Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ağustos '12

 
Kategori
TV Programları
 

Kumanda Kimdeyse Süleyman Odur

Kumanda Kimdeyse Süleyman Odur
 

 

Gün geçtikçe ağırlaşan yaşam koşulları ve ülkemizin orta halli genel gelir seviyesinin dört bir koldan gelen zamlar karşısındaki çaresizliği; toplumun yapı taşı olan aileyi artık sosyal yaşamdan soyutlamakta ve kendi kabuğuna doğru çekmektedir. Aile belki ortalama yaşam seviyesinin de altında olan aylık geliriyle, bütün bir ayın masraflarını karşılamanın telâşesi içine düşmektedir. Ve bu amansız telaş, aileyi çoğu zaman yaşamsal birtakım zevklerden; sosyal etkinliklerden, festivallerden ve sergilerden uzakta bırakır, yaşamı onlar için daha da anlamsız ve tekdüze bir hale getirir.

Eskiden beri yılbaşı akşamlarının değişmez klâsiğidir; pijama, terlik ve televizyon. Bu değişmez üçlü, hele de toplumumuz için daha özümsenmiş bir hal almıştır. Gerek dış dünyada yaşanan olumsuzluklar, gerekse aileyi zorlayan ekonomik etkenler; aileyi mabedi, mahremi olan eve biraz daha bağlamıştır.

Toplumda yaşanan diyalog eksikliği ve sert tartışmalar, ne yazık ki çoğu zaman hanelerde de kendini gösterir. Yaşanan sert tartışmalar kimi zaman anneler, babalar ve çocukları arasındaki bir kuşak çatışmasındandır, kimi zaman da bir konu yüzünden öldüresiye birbirlerine girmiş iki eşin evdeki iktidar kavgasından. Herkes kendi düşüncelerini diğer(ler)ine kabul ettirip, evde yaşanan sorunları o şekilde çözmenin mücadelesini verir.

Ev içerisinde kurulan mutlak hakimiyetin gizli bir tılsımı, asası bulunur hep. Ve o asayı eline geçiren kim olursa olsun, sanki evin içindeki birçok şeyin üzerinde tek söz sahibi olur. Evde tüm olan bitenler, onun iktidarı ve iradesiyle gerçekleşir.

Dış dünyada yaşanan sorunlar, aile bireylerini sığınacakları bir liman aramaya iter hep. Ama o hanede yaşanan sorunlar, bu kez de insanları kendi içlerinde bir yalnızlığa sevk eder. Ve insanlar, o yalnızlığı paylaşabilecekleri ve kendilerine iyi gelecek bir şeyin arayışı içine girerler.

Artık dijitalleşen dünya çağı, ileri yaşam seviyesindeki toplumları bilgisayara ve televizyona daha da bağımlı bir hale getirdi. Ve toplumların ortalama ekonomik yaşam düzeyleri, televizyonu toplum hayatında biraz daha ön plana çıkardı. Yıllar sonra birbirleriyle karşılaşan eski dostların, bayramdan bayrama birbirlerini görebilen hısım, akrabaların ortak sohbet konusu bile birkaç paragraftan sonra dizi ve film karakterlerine, ünlü oyunculara doğru evrilir. Mahallede esnaflar arasında ya da bir berberin koltuğunda konuşulagelen ülke meseleleri ve sportif konular bile bir anlamda televizyonun hayatımızda ne denli geniş bir yer edindiğinin göstergesi olmaktadır.

Televizyonu günlük yaşamının neredeyse merkezine koyan aile için, televizyon programları da büyük önem taşır. Günlük gazetelerin belki de en çok okunan, karıştırılan bölümleri; spordan sonra televizyon sayfalarıdır. Ailede gün içerisinde bitmek tükenmek bilmeyen tartışmalar, akşam olunca yerini hangi kanalın, hangi programın izleneceği meselesine bırakır. Ve bu amansız tartışmaları her daim kazananlar; dev bütçelerle dizi çektirip,program yaptırtıp, sonra da yakaladıkları yüksek izlenme oranlarıyla parsayı toplayan televizyon kanallarıyla sahipleri olur.

Televizyonda iddialı (?) yapımlar olmaya aday onlarca dizi ve programla dolu bir yayın dönemi daha başlamak üzere. Bu yayın döneminin rating (reyting) şampiyonu hangi dizi ve kanal olursa olsun, bence azımsanmaması ve üzerinde derin düşünülmesi gereken bir nokta daha var: O da toplum olarak ne kadar kolay malzeme haline getirildiğimiz. 

*Başta tüm Milliyet camiası olmak üzere, Milliyet Blog editörleri ve Milliyet Blog yazarlarının Ramazan Bayramını en içten dileklerimle kutluyorum.

 

 

 
Toplam blog
: 266
: 1321
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

1982 yılında İstanbul'da doğdum. Açık Öğretim Fakültesi İşletme Lisans eğitimimi 2005 yılında tam..