Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ağustos '13

 
Kategori
Güncel
 

Linç kültürü

Linç kültürü
 

Linç kültürü


Dünyanın her yerinde savaşlar, katliamlar var... Hatta bizzat bizim şehrimizde, sokağımızda... Belki dünyanın farklı noktalarında olduğu gibi olanca vahşetiyle tezahür etmiyor... Fakat belirtilerini okumak için azıcık dikkat yeterli...

Ülkemizde gözle görülür bir katliam yok belki, çok şükür! Ama katliamın hammaddesi nefret, şiddet ve cehalet bizim de sokaklarımızda mevcut. Gerçekten en ufak bir olayda birbirimize karşı nefretle dolabiliyoruz. Çünkü aklımızın bir köşesinde ve daha kötüsü kalbimizin derinlerinde bir yerde lince meylimiz var... Ondan olsa gerek her gün linç kültürünün muhtelif örneklerini görüyoruz medyamızda...

Gerçekten gün geçmiyor ki televizyonlarımızdan evlerimize bir şiddet haberi taşmasın... Çığırından çıkmış dünyada cahillik kaynaklı her tür bela karşısında şaşırmamak lazım aslında. Sonuçta işin içinde insanoğlu var... Ama şiddete maruz kalanlar arasında topluma hizmet edenler de olunca anlıyorum ki gördüklerim karşısında şaşırmayacak kadar yaşamamışım bu hayatta...

Bir bakıyorsunuz bir yerde eylem var... Bilindik olayların aksine polis "orantısız güç" falan kullanmamış... Ama densizin biri çıkıp kendisi gibi bir ana evladı olan polise öldüresiye saldırıyor... İşlerinin gereği polislere yapılan şiddete alışığız aslında... O yüzden onlara yapılan her türlü saldırının onlardan kaynaklanan bir sebebi olduğunu düşünüyoruz. Oysa bunun adı: ön yargı!

Polise olan şiddeti ön yargılarımızla ört bas edebiliyor, bilinçaltımıza itekliyoruz... Peki ya öğretmene şiddete ne diyeceğiz? Bunu nasıl açıklayacağız? Bin bir bahaneyle öğretmenlerimiz şiddete maruz kalmakta...  Üstelik şiddete maruz kalan zevat arasında en korunmasız olanlar yine öğretmenler... Doğru dürüst bir güvenlik yok okullarda... İki adımla elini kolunu sallayarak okula girenler üç adımda sınıflara dalabiliyor, peygamber mesleği yapan insanlara çoğu zaman sudan bahanelerle şiddet kusup, ölüm yağdırabiliyorlar!

Hemen her hafta hastalarını tedavi etmekten başka  dertleri olmayan sağlık çalışanlarına, yine hasta yakınlarınca sudan sebeplerle zulüm reva görülüyor... Güvenlik kameralarının görüntüleri televizyonlarımız aracılığıyla evlerimizi doldurduğunda hepimiz korku filmi izliyormuşçasına nefesimizi tutuyoruz. Gencecik doktorlar, sağlıkçılar çoğu zaman kendileriyle alakalı olmayan nedenlerden ötürü vuku bulan olayların sonucunda, ellerinde bıçaklı sözde modern insan özde ilkel canavarlar tarafından kovalanıyorlar. Ve bu vahşete çoğu zaman bir dur diyen çıkmıyor. Biz ise soluğumuzu tutarak canavarların, insafa geleceği anı bekliyoruz... Tıpkı mağdur ve mağdureler gibi, çaresizce!

Gazeteciler de maruz kalıyor şiddete, avukatlar da... Taksiciler de şikâyetçi şiddetten, hostesler de... Şiddete maruz kalan meslek erbabı o kadar fazla ki... Bu şiddet yelpazesi o kadar geniş ki... Türkiye Cumhuriyeti'nin koskoca Başbakan'ın Yardımcısı dâhi bu yelpazede kendine yer bulabiliyor! Başbakan Yardımcısı'na yumruk atılmasını, yumrukla adalet sağlanmasını, münferit bir olay olarak görüp geçiştirmek de mümkün değil! Nitekim daha önce buna maruz kalan bakanlar da vardı...

Lince meyilli olanların hatta bizzat linç uygulayanların hep hazır birer bahanesi vardır. Oysa bu işin yegâne sebebi: ilkelliktir... İşin garip tarafıysa linç kültürüne tamah eden insanlar, kendileri en ufak bir hukuk dışı muameleye maruz kaldıklarında hemen haktan hukuktan dem vururlar... Biri de çıkıp demez ki "Be hey gafil, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?"

Sebep ne olursa olsun şiddet çözüm değildir! Ki şiddete başvuranların çoğunun sunduğu sebeplerin hiçbiri başvurdukları yolu makul göstermeye yetmiyor! Ancak velev ki şiddet gösterenler haklı olsun... Velev ki bir taksici bir kazada ölüme sebebiyet versin, bir öğretmen haddini aşıp bir öğrenciyi tartaklasın, hatta bir doktor ölümle sonuçlanan bir hata yapsın... Bunların hiçbiri bize şiddete başvurma hakkı vermez! Kabul etmek çok zor ama tepkilerimizi ancak ve ancak kanunlar ölçüsünde göstermeli, haklarımızı hukuk yoluyla aramalıyız!

Linç kültürünün ortadan kaldırılması hususundaysa insanoğlunun bulduğu en büyük örgüt olan "devlet"e çok büyük bir görev düşüyor: İşleyen-yaşayan kanunlar yapmak ve belki de daha önemlisi bu kanunları uygulamak... Bu kanunlar öyle kanunlar olmalı ki... Ne kimse linç için bahaneler üretebilsin ne de kimse lince yeltenmeyi aklından geçirebilsin! 

 
Toplam blog
: 103
: 409
Kayıt tarihi
: 10.09.10
 
 

Kısaca kendimi tanıtacak olursam "Evlat, eş, baba, öğretmen, yönetici, yazar ve tabii ki okur." y..