Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Eylül '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Margo

Margo
 

Pencerenin önündeki begonya bir haftadır sulanmadığı için kurumaya yüz tutmuş.

Uzun süredir yıkanmadığı renginden belli sentetik eski perde, yarı aralık.

Boynumu uzatıyorum içeriyi görebilmek için,

Bembeyaz saçları, zayıf kuru bedeniyle, elinde bastonu Margo’mu geçti ne, bir odadan diğerine?

Yok... onun sessiz varlığı sessizce ve yapayalnız göçüp gitmiş bilinmeyene.

Öyle söylediler.

Pencerenin önünde her sabah görmeye alıştığım o çok yaşamış, çok görmüş çizgili yüz uğurlanmış.

Kalanlar ruhunu yitirmiş, sisli, donuk, yalnız.

Karton kutuların içinde çıkıyor kapının önüne, çöpe atılacak eski kıyafetler, kâğıtlar, gazeteler, mutfak eşyaları, ayağı kırık bir sandalye, çer çöp.

Yakınları olduğu belli iki erkek ve bir kadın evi toparlamaya çalışıyor.

Eşyalar eski, götürülecek bir şey yok.

Birazı eskiciye, birazı çöpe.

Kapının önüne yığıyorlar sessizce, yaşanılanları, anıları, biten bir hayatı.

Ayaklarının altında sarı bir kedi bacaklarına sürtünüp miyavlıyor. Ağlıyor. Kimse onu umursamıyor bile.

Onun evi boşaltılan.

Ve onu yalnız bırakan da…

Erkeklerden birisi gidiyor, arkasından bakıyorum.

Bir süre sonra küçük bir kamyonetle kirli sakallı uzun boylu, hafif kambur birisiyle geri geliyor. Eskici olmalı.

Eski bir büfe, yüzleri eskimiş iki koltuk, bir çek-yat, 3 tane rulo yapılmış halı, buzdolabı kamyonete yerleştiriliyor.

Tuhaf, ne kadar sessizler.

Baş sağlığı diliyorum yakınlarına kapının önünde.

Bir karton kutu içinde sararmış kapakları ile o eski albümler gözüme çarpıyor. Yanında bir de poşet içindeki eski fotograflar. Belli ki onlar da atılacak.

Bir de düğme kutusu.

Renk renk, çeşit çeşit düğmeler, irili ufaklı.

Ne kadar çok düğme birikmiş.

Elime alıp bakıyorum birkaç tanesine, şimdikilere benzemiyor.

İri, gösterişli, kaliteli düğmeler.Başka bir zamanın tanıkları.

Şu gabardin bir mantonun düğmesi olmalı, şu tafta bir elbiseye yakışır deyip, üzerini süsledikleri elbiseleri hayal etmeye çalışıyorum.

Evi toparlamaya gelen bayan istediğim varsa alabileceğimi söylüyor.

“Albümleri?” diyorum.

Zaten atılacaklar.

Albümün birisini elime alıp, sayfalarını çeviriyorum.

İlk sayfada sararmış, kenarları oymalı kesilmiş siyah beyaz bir fotoğraf.

Genç ve güzel bir gelin, elinde çiçeği başında duvağı ve gelin telleriyle, siyah takım elbise , elinde beyaz eldivenlerini tutan damadın yanında poz vermiş. Yeni bir başlangıca umutla bakıyorlar.

Margo’nun ve yakışıklı eşinin başlangıcı.

Yeni bir hayata başlamanın anısına, o anı ölümsüzleştirmişler.

Yaşanmışlıkları, toparlıyorum.

Güzel kadınların zarif bedenlerini süsleyen elbiselerin düğmelerini.

İçinde uzun bir ömrü barındıran anları, anıları, fotograf karelerinde hapsedip, bir koliye dolduruyorum Margo'nun hayatını.

 
Toplam blog
: 156
: 2800
Kayıt tarihi
: 03.04.07
 
 

SÖZ UÇAR, YAZI KALIR. 9 Eylül Ünv. İşletme mezunu, 9 Eylül Ünv.Sosyal Bil. Ens.Sağlık Kurumla..