Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Aralık '10

 
Kategori
Siyaset
 

Millet olmaya karşı açılan savaş…

Millet olmaya karşı açılan savaş…
 

Millet olmak, işte toplumlar açısından en önemli unsurdur millet olma unsuru…

Millet aynı kültüre, tarihe, örfe, dile ve milli değerlere sahip aynı topraklar üzerinde yaşayan halklar topluluğudur. Oysa günümüzde yapılanlara baktığımızda bu değerlere karşı adeta topluca bir katliam hareketi uygulanmaktadır.

Ülkemiz üzerinde bu savaş bizim millet olmamıza karşı başlatılan bir yok etme savaşıdır. Önce kültürümüz elimizden alınmaya başlandı. Televizyon kanallarında ardı arkası kesilmeden uygulanan saldırılarla kendi kültürümüz adeta yok edilme aşamasına getirildi. Komşuluk ilişkileri, arkadaşlık ve dostluk anlayışı milli birlik ve halkın bir birine olan bağlılığı koparıldı. Yeni yetişen genç nesil adeta her şeyden soyutlandırıldı. Günümüzde baktığımızda içler acısı bir tablo meydana getirildi. Sevgi, saygı, merhametten yoksun katliam derecesinde saldırılar yapabilen ve kendine dahi saygısı kalmadığından ölüme gitme pahasına çeşitli uyuşturucuları deneyen özenti bir gençlik.

Diğer tarafta hırsları uğruna tarih ve doğa katliamına girişmiş bürokrat ordusu, kendi menfaatleri uğruna bir tarih ve doğa katliamı yapmaktadır. Bugün önce Hasankeyf 10.000 yıllık tarihi geçmişine bakılmaksızın sular altında kalmaya mahkûm edildi. Bunu Alioni izlemekte ve gelinen durumda doğa harikası Karadeniz bölgemiz kurban edilme yolunda. 2-b arazi yasası ile orman alanlarının talan edilmesinin önü açıldı.

Düşünüyorum da hani şu meşhur Napolyon para para para demişti ya! şayet bu gün çıkıp gelse ve durumu görse asla bu kelimeyi söylemezdi. Yâda Napolyon günümüzde yaşıyor olsa idi ve bu kelimeyi söylese idi, bu kelime bu kadar meşhur olur muydu? Zannetmem bu kelime çünkü artık o kadar doğal ve hepimizin ağzında sakız olmuş durumdaki, değeri kalmadı.

Dilimize yapılan saldırılar hepinizce bilinmekte, kimleri anadil eğitimi diye tutturmakta kimleri okullarda Arapçanın ders olarak konması çabalarında, kimleri de bu durumu gördüğü halde görmeme çabasındalar. Türkçe adeta yabancı kelimelerin saldırı merkezi durumuna geldi. Kullanılan kelimelere baktığımızda şaşırıp kalmamak elde değil. İnsanlar işyeri tabelalarında yabancı isimleri kullanmayı bir değer olarak görmekteler. Bir alışveriş merkezinde gezerken tabelalara baktığımızda kendimizi acaba Amerika’ damıyım diye sorgulamadan edemiyoruz. Tüm bu çabalar neden diye merak ediyor insan…

Bir zamanlar kendi kendine yetebilen nadir ülkelerden biri olan ülkemiz nasıl oldu da bu durumda. İşte bunun sebebi millet olmaktan çıkmakta ve milli değerlerimizi kaybetmekte yatmaktadır.

Bugün milli birlik ve beraberliğimizi sağlayan bu toprakları vatan yapmak uğruna gözlerini dahi kırpmadan ölüme giden Atalarımızın taşıdığı duygularımız elimizden alınmıştır. Vatan sevgisi gençlere öğretilmemiştir. Millet sevgisi anlatılmamıştır.

Yapılmak istenenler uğrunda milli değerlerimiz genç nesillere öğretilip aktarılmak yerine adeta katliamlarla yok edilmeye çalışılmıştır. Bugün insanlarımızın çoğu milli birlik ve beraberlik duygularını aile ortamında ellerinden geldiğince genç kuşaklara aktarma çabası içindeler, bu çabalar sayesinde yetişen nesiller tamam ama ya her gün sayıları artarak gelen bu millet olma duygularından mahrum bırakılmış olanlar. İşte gün be gün ülkemizi ve milletimizi kanser hücreleri gibi saran bu kuşak ne olacak.

Öncelikle bir an önce bir milli birlik ve beraberlik seferberliği başlatılmalıdır. Milli değerlerimiz öncelikle topluma anlatmalı ve yeni yetişen nesillerin bu değerler ışığında yetişmesi sağlanmalıdır. Kültürümüze ve tarihimize sahip çıkarak bunları gelecek nesillere en doğru şekilde ve koruyarak aktarmalıyız. Çünkü tarihine sahip çıkamayan toplumlar yok olmaya mahkûmdurlar. Tarihini bilmeyen insan milli değerlerini ve kültürünü anlayamaz.

Peki, bu yok etme çabaları neden yapılmaktadır. Gelişen ekonomi sayesinde dünyadaki ülkelerin yeni pazarlara ihtiyacı vardır. İşte bu arayışlar etrafında ise 75 milyonluk nüfusumuzla bizler güzel bir Pazar konumundayız. Bu yüzdende bizleri öncelikle üreten değil tüketen gurubuna sokmakla işe başladılar. Bu yüzdendir ki, sen üretme ben sana bunları satayım politikası ile öncelikle üretimimiz bitirilme noktasına getirildi. Çiftçilik bitirildi, hayvancılık bitirildi, en çok ürettiğimiz pamuğu dahi ithal eder konuma getirildik.

Diğer önemli noktada dünya genelinde olan maden kaynaklarının ve su kaynaklarının tükenme aşamasına gelmesine rağmen ülkemizde bu kaynakların hala kullanılmamış olmasıdır. İşte bu yüzden gelişmiş devletlerin gözü bu kaynakların üzerindedir ve bu kaynaklara sahip olmak için ülkemiz ve milletimiz üzerinde çeşitli oyunlar oynamaktadırlar. Bu emelleri doğrultusunda bu gelişmiş devletler öncelikle bizlerin bağlarını koparma çabalarındalar ve bu bağlar koparıldıktan sonra dağılan toplulukları kendi hegemonyalarına alarak bu kaynakların üzerine konacaklardır.

Yeni yetişen gençlere burada büyük görevler düşmektedir. Ulu önder Atatürk bu vatanı bizlere emanet ederken sanki bu günlerin geleceğini o günlerde sezmişti. Bizler öncelikle ülkemize, milletimize, Cumhuriyetimize ve Atatürk ilke ve inkılâplarına sahip çıkarak kendimizi yetiştirmeliyiz. Milli birlik ve beraberlik içinde hareket ederek ülkemizi bu saldırılara karşı korumalı ve millet olmak için gereken unsurlarımızı korumalıyız. Bu yolda mücadelemiz sırasında siz büyüklerimizin öncelikle bizlere ışık olmanız gerekmektedir. Bu mesele vatan, millet meselesidir ve bu vatanın tüm fertleri bu meselede üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir.

Şayet bunu yapamaz isek ne ortada savunulacak bir vatan nede bu vatanı savunacak millet kalır.

Biz Türk Milletiyiz şanımıza ve onurumuza yakışanı yapmalıyız. Vatan görev beklemektedir ve bu görevde hepimiz omuz omuza mücadele ederek ülkemizi birlik ve beraberlik içinde bu soğuk savaştan zaferle çıkarmalıyız.

Ne mutlu Türküm diyene!

Diyebilen her Türk vatandaşı bu uğurda üzerine düşeni yapmalıdır ve inanıyorum yapacaktır.

Saygılarımla

Burçak YAZICI

 
Toplam blog
: 168
: 1098
Kayıt tarihi
: 02.07.10
 
 

4 kasım 1996 yılında İstanbul'da dünyaya geldim. Bu sene ilköğretimden mezun oldum. Okul hayatımd..