Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mart '15

 
Kategori
Eğitim
 

Milli Eğitim Bakanlığı, eğitimin tüm yükünü taşımakta zorlanmaktadır; bunun için...

Milli Eğitim Bakanlığı, eğitimin tüm yükünü taşımakta zorlanmaktadır; bunun için...
 

Eğiti ve Öğretim, daha demokratik bir sisteme bağlanmalıdır...


... MEVCUT "EĞİTİM SİSTEMİ DEĞİŞTİRİLMELİ", EĞİTİMDE "MERKEZİN YÜKÜ AZALTILMALIDIR"

Başlarken...

Devlet eğitim düzenini kuranlar, iyi bir yurttaşın nasıl meydana geleceği konusunda dar görüşlü olurlarsa, kişilerin yurttaş olarak bile bozulmasına yol açarlar(1).

x      x      x

ÜLKEMİZDE UYGULANAN EĞİTİM SİSTEMİ, YÖNETİMİ ZOR VE YÜKÜ AĞIR BİR SİSTEMDİR...

Bilindiği gibi, ülkemizde uygulanan eğitim sistemi, "merkezi bir sistemdir"; yani planlama ve uygulama merkezi yönetimde toplanmıştır.

Bu sistemde, eğitimi ilkeleri ve verilecek şekli devlet, hatta hükümetlerin siyasi ve sosyal tercihleri doğrusunda yönlendirilir. Bu sistem, bir anlamda ülkenin yönetim şekli ile de ilgilidir. Türkiye gibi üniter devletlerde bu eğitim sistemi uygulanır.

Bu tür eğitim sisteminde, eğitim ve okullaşma, öğretmen yetiştirme ve ders programlarının hazırlanması gibi görevler, devlet tarafından üstlenir. Öğretim hedefleri ise, yukarıda da değindiğim gibi, hükümetlerin siyasi, sosyal ve kültürel tercihleri doğrultusunda belirlenir.

Bugün, ülkemizde yaşanan eğitim karmaşaısının en önemli nedeni, bence sistemin tek merkezden yönetilmesidir. Eğitim yükünün bir kısmı, merkezden alınıp yerel yönetimlere verilmesi gerekir.

Bu konuda benim önerim, Ademimerkezi  bir eğitim sistemidir...

"ADEMİMERKEZİ EĞİTİM SİSTEMİ" TECRÜBESİ TÜRKİYE'DE YAŞANMIŞTIR...

Bu sistemin özelliği, okulların ve eğitimi etkileyen politikaların, temelde yerel denetim altında olması ve eğitimin yerel kaynaklarla finanse edilmesidir.

Bu sistemde, merkezi devlet kurumları(genelde; Eğitim Bakanlığı), eğitim için yardımcı ya da özel bir fon sağlayabilir ve yerel eğitim sistemine çok ender durumlarda karışabilir(2).

-- Osmanlı Dönemi'nde...

Genelde "ademi merkeziyetçi(yerinden yönetim)" bir eğitim sistemi uygulanmıştır. 19. yüzyıldan itibaren ülkeye getirilen modern eğitim sistemi, devlet kontrolünde olduğu için temelde merkeziyetçi idi. Ancak, Osmanlı Devleti'nin o dönemdeki haberleşme  ve ulaşım olanaklarının kısıtlılığı nedeniyle "merkeziyetçi"  bir eğitim sisteminin kurulması çok zordu. Bu nedenle, eğitim işlerinin düzenlenmesi, yerel yönetimlere bırakılmış ve uygulama "ademimerkeziyetçi" olmuştur.

-- Türkiye'nin Kuruluş Yıllarında...

Ülke, güç asayiş sorunları ile karşılaştığı için, İçişleri Bakanlığı'nın il ve ilçelerdeki en büyük temsilcisi olan valilere ve kaymakamlara büyük yetkiler verilmiştir.

1921 Anayasası'nın 11. maddesi de, bu nedenle, eğitim işlerini Vilayet Şuraları'nın yetkisine bırakmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında, bu yönetim sistemine paralel olarak da, kısa bir süre ülkede ademimerkeziyetçi bir eğitim sistemi uygulanmıştır.

Ancak, valiler ve kaymakamlar ile Eğitim Bakanlığı arasındaki uyuşmazlık, bu sistemin uygulanmasını zora sokuyordu. Çünkü, valiler ve kaymakamlar, öncelikle kendi bakanlığından gelen emirleri uyguluyorlar, Eğitim Bakanlığı'ndan gelen emirlere aynı özeni göstermiyorlardı.

Bunun üzerine Eğitim Bakanı(Mustafa Necati), birkaç ilin birleştirilmesiyle meydana gelen "eğitim bölgeleri" teşkil ve bunların başına da, eğitimden sorumlu ve doğrudan Eğitim Bakanlığı'na bağlı birer "emin" tayin ederek, "ademimerkezi" eğitim sisteminin devamını sağlamak istemiştir(3).

-- DEĞERLENDİRME :

Ademimerkezi eğitim sistem, Türkiye gibi geniş bir coğrafi alana yayılmış bir ülkede, okullaşma ve öğretmen atamaları gibi eğitim hizmetlerinin kısa sürede  ve sağlıklı bir şekilde yerine getirilmesini kolaylaştırması bakımından yararlı olabilir.

Ancak, bazı ülkeler, bu eğitim sistemine, "siyasal bazı yüklemeler yaparak" sıcak bakmayabilirler ve hatta karşı bile çıkabilirler. 

Türkiye'nin, siyasi yönetim şekli de, bu tür eğitim sistemini kaldıracak bir yapıya henüz hazır olmadığı için, uygulanacak bu eğitim sisteminde, merkezin denetim ve kontrolünü biraz daha artırılabilir.

Eğer, yeni bir anayasa yapılır ve bu anayasada, devletin idari yapısı,1921 Anayasası'nın, özellikle, "İdare" başlığı bölümünün 11,12,13 ve 14. maddeleri esas alınırsa, bu "yerinden yönetim" .anlamına gelen  "ademimerkezi eğitim sistemi" sıkıntısız uygulanabilir.

1921 Anayasası'nın, ilgili maddeleri özet olarak  şöyledir(4):

11. madde, "Vilayet, mahalli umurda manevi şahsiyeti ve muhtariyeti haizdir... medaris işlerinin tanzim ve idaresi Vilayet Şuralarının selahiyeti dahilindedir"...

12. madde, "Vilayet Şuraları, vilayetler halkınca müntehap azadan mürekkeptir"...

13. madde, "İcra selahiyeti, Vilayet  Şurası azalarının seçtiği daimi olan bir heyete aittir"...

14. maddesi, "Vali, yalnız devletin umumi  vazifeler ile mahalli vazifeler arasında taarruz vukuunda müdahale eder"

Bana göre, böyle bir eğitim sistemi, hem devletin ve dolayısıyla da Milli Eğitim Bakanlığı'nın yükünü hafifletir ; hem de -- özellikle, öğretmen atamaları ve sınav sistemleri gibi -- "karmaşık" eğitim ve öğretim işlerini "sadeleştirir ve  kolaylaştırır".

cdenizkent

-------------------------- :

(1) Bertrand Russel, Eğitim ve Toplum Düzeni, İstanbul: 1981

(2) AnaBritannica, Genel Kültür Ansiklopedisi, Cilt 11

(3) İlhan Başöz ve Howard E. Wilson, Türkiye Cumhuriyeti'nde Eğitim ve Atatürk, İstanbul: 1965, ss. 89-91

(4) TELKİLATI ESASİYE KANUNU, (20 Kanunusani 1337 -- 85) -- (1921)

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..