Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '13

 
Kategori
Blog
 

Milliyet Blog'da bir yılın muhasebesi

Milliyet Blog'da bir yılın muhasebesi
 

Bilgi çağının en güçlü sitesi, en geniş aile birliği.


Zaman çabuk geçiyor. Milliyet Blog ailesine 12.04.2012 tarihinde katıldım. Geçen bu bir yıl içerisindeki istatistikler şöyle :Toplam Blog : 150, Toplam yorum : 1267, Ortalama okuma : 613, Sayfa görüntüleme : 61479, Blog görüntüleme : 102226, Yine bu bir yıllık dönemde, üç günde bir blog yazmış bulunuyorum.

Arkadaşlarıma zahmet verdiğim için, ayrıca zaman ayırıp başka arkadaşların blog yazılarını okuma fırsatı bulamadıkları için gerçekten üzgünüm. Üç günde bir blog yazmanın ne acelesi vardı? Sanki MB sitesi kaçıyor gibi zehaba kapılmışım. Can tende, ruh bedende kalırsa bundan böyle haftada bir blog yazmanın daha uygun olacağı kanaatini taşıyorum.

Bu yolculukta beni yalnız bırakmayan ve desteklerini esirgemeyen tüm yazarlarımıza teşekkür ediyorum. MB’nin birbirinden değerli yazarları arasında yer almak, bu kadar geniş bir ailenin üyesi olmak, sevindirici ve güzel bir duygu. Yüz yüze görüşmemiş sadece ekran vasıtası ile tanışmış, sevgiyi, saygıyı, birlik ve beraberliği şiar edinen insanlar topluluğu içinde olmak güzel.

Bize bu imkanı sağlayan, böyle büyük bir aileyi bir araya getiren, hiç görmediğimiz ve tanımadığımız perde arkası MB kahramanlarını da unutmamak gerekir. Belki onların yükünü ağırlaştırıyoruz. Kimimiz nazlı, kimimiz sazlıyız. Onları üzüyor, yoruyor alabiliriz. Onlar bu konuları bize yansıtmadan, sabır ve metanetle görevlerini sürdürüyorlar. Sonuçta kural ve kaidelerle sevk ve idare edilen bu sitenin çalışanları;  yazarlarımızın yazılarını zamanında yayınlıyor ve görevlerini başarı ile ifa ediyorlar. MB’nin bu vefakâr ve cefakâr gerçek kahramanlarına;  kurul başkanına, üyelerine, editörlerine, sair çalışanlarına ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Onlara selam ve saygılarımı sunuyorum. Daima sağlık ve mutlulukla yaşamalarını diliyorum.

Yazarlar için güzel bir söz vardır : ”Söz uçar yazı kalır”. Yazıya dönüşmüş her bilgi, belge, duygu ve düşünce bütün insanların yararına sunulmuş demektir. Ben de yazarlarımızın ardında bıraktıkları izleri sayılan yazılarını takip ederken "yorum" kelimesinin bir başka anlamını da öğrendim. Anlamı tefsir, açıklama, anlam çıkarma, değerlendirme yapmak olduğu halde burada ise “Ellerinize, yüreğinize, gözlerinize sağlık. Selamlar ve saygılar.” diye yazmakmış.

Yazar tek isimli olur zannediyordum ancak burada birden ziyade müstear isimle, resimsiz yazı yazan yazarları gördüm. Kim bilir belki aranıyordur, belki bir suçu vardır. Buna neden gerek duyuldu onu anlayamadım. Belki de hüsnü cemali çok güzeldir nazar olur.

Yazılan yoruma cevap dahi vermeyen kıymetli yazarlar gördüm. Sanki özeldir gökten inmiştir. Bazı yazı başlıklarının konu ile yakından uzaktan ilgisinin olmadığına muttali oldum. Bunun da yazının okunması adına dikkat çekme gayesi taşıdığını anladım.

Sessiz, sedasız haftada onbeş, günde bir, ayda bir yazı yazan yazarlarımızı tanıdım. Takdir edildiklerini ve paha biçilmez yorumlara mazhar olduklarını gördüm.

Uzunca yorum yazmanın anlamsız, iki üç kelimeden ibaret yorumun daha makbul, 1000 karakterlik yorum kutusunun 500 karaktere indirilmesinin daha uygun olduğuna kanaat getirdim.

Yeni yazarların ilgi, eski yazarların saygı beklediklerini anladım.

Bazı yazarlarımızın kendi ürünleriyle değil, başkalarının ürün ve isimleri üzerinden yazı yazdıklarını, yorum ticareti yaptıklarını anladım.

Bazı yazarların sivri dille meydan okuduklarını, nedense buna keskin bir dille cevap verilmediğini gördüm.

Çoğunlukla günde üç blog yazan yazarlarımızın, üç yazısına da yorum yapıldığı halde bu yorumlara hiç cevap yazmadıkları gibi bu yorum sahiplerinin yazdıkları yazılara da hiç yorum yazmadıklarına şahit oldum.

Bazı yazarlar gördüm yazdıkları yazıda isimleri geçen yazarlara mesajla “Şöyle böyle bir yazı yazdım. Sizin de adınız geçiyor, okursanız sevinirim.” şeklinde yorum işareti yaptıklarını öğrendim.

Yılın enleri, öne çıkanları, iz bırakanları başlıklı yazılar gördüm. Bu yazıların yazarlar arasında kırgınlığa ve dargınlığa sebebiyet verdiğine tanık oldum.

Düşünce yazıları gördüm. Konu üzerinde düşündürmeyi, tartışmayı ve bu yolla gerçeklere ulaştırmayı amaçlayan faydalı yazıların daha çok yazılmasının artı getireceğine kanaat getirdim.

Deneme yazılarında geniş ölçüde ironiden yararlanıldığını, özellikle senli, benli, iç konuşma ve içtenlikli dil kullanıldığını, daha ziyade felsefeli yazılara yer verildiğini takdire değer gördüm.

Gelenler oldu, gidenler oldu. Gelenler için sevindim, gidenler için gerçekten üzüldüm. Kıymetli İzmirli97 Sayın Osman Bey'i, Kıymetli Uğur İbrahim Kesici'yi unutmak ahde vefasızlık olur. Her iki yazarımızın da kendileri için daima açık olan MB kapısını çalmadan geri dönmeleri içten dileğimdir.

Her tarafın BEN'le kaplandığını, BİZ'den sadece izlerin kaldığını gördüm. Ancak henüz emekleme dönemindeyim. Sakıncalı piyade sınıfına dahil olmayı düşünmüyorum. Güven ve itimada şayan olduğumuz onaylanmadan bu konulara ve derinliklere girmek istemiyorum. Bunları şikayet mahiyetinde yazmıyorum. Ben öğüt vermeye, eleştirmeye yetkili ve mezun biri değilim. Bunlar benim gördüklerim. Yazarlarımız nasıl isterlerse öyle yazarlar, öyle anlatırlar. Belki de bunlar birer yenilik ve zenginliktir, ben de henüz yeni öğreniyorum.

Eh, hayat böyledir işte. Yemeğe bile tartıyla tuz katılmıyor. Ya fazla olur ya eksik. Kimi var çok kıymetlidir, kimi var az kıymetlidir, kimi de kıymetsizdir. İnkâra yönelmeyelim, ikrara dönelim. Yaşamın kural ve kaideleri vardır. Dünya gülistan bahçesi, yaşam ahım şahım değil. “Yok ben memnunum hayatımdan. Zevkim, sefam yerinde, maddi gücüm cebimde, bir elim yağda, bir elim balda.” diyenler olabilir. Ne yazık ki onlar çoğunluğun çok çok uzağında kalanlardır. Sitem dallara değil, köklere edilmelidir.

Bilginin bilgisizce patladığı bir dönemde yaşıyoruz. Gaye şişeyi kırmadan ve kırıcı olmadan yaşamı sürdürmektir. İlgisiz sevgi, sevgisiz mutluluk olmaz. Fedakarlık gösterilmeden başarı elde edilemez. Yüklendiği yükü nerede indireceğini bilmeden yola çıkan, yeniden sorma cesaretini gösteremeyen, iyi dinlemeyen, araştırmayan, hata ve yanlışlardan ders çıkarmayan, iki eliyle bir düğmesini ilikleyemeyen, tüccar, siyasetçi, yönetici, başkan ve patron tahakkümü altında ezilen, adeta lider, başkan ve patron komutu ile açılıp kapanan aletlere benzeyen,susmayı nezaket kurallarından sayan bir toplum olduk.

Gideceğimizi, geri gelmeyeceğimizi üstümüze toprağın küreleneceğini bildiğimiz halde yaptıklarımızdan nedamet duymuyoruz. Çıkarların kölesi olanlar hiçbir zaman başarıya ulaşamazlar. Mevkiler, makamlar ne daim ne de kaimdir. Rüzgar sadece bir yönden esmez ve rüzgarın önünde durulmaz. Esen rüzgarla gelenler bir başka rüzgarla gideceklerini bilmelidirler.

Kıssadan hisse:

Üst katta oturan sarhoşun gece yarısı balkondan aşağıya işemesiyle; alt katta oturan ve aynı balkon altında eşiyle birlikte gece aydınlığını seyreden komşunun "acaba yağmur mu yağıyor" diye başını kaldırdığında bundan nasibini almasıyla başlayan adli soruşturmada adı geçen sarhoşun ifadesinde “Memlekette demokrasi var. Balkon benim, çiş benim. Kime ne ?“ diye savunma yapması, bazılarının nasıl bir demokrasi istediğini gözler önüne seriyor.

Bu geniş ailede var olan değeri artırmak, üyeler arasında sağlam köprüler tesis etmeyi görev saymalıyız. Elbette dikensiz gül bahçesi olmaz ancak dikenlerin görevinin gülleri korumak olduğunu unutmamalıyız. Bu büyük ailenin gayesi sevgiyi, saygıyı, güveni tesis etme olmalıdır. Ben benim, benden sonra tufan kopsun misali olmamalı.Gelin biz olalım ve değerlerimize sahip çıkalım. Bakınız değerler bir bir elimizden uçup gidiyor ve gidenler geri gelmiyor.

Yazıları silinmeyen, tükenmeyen, iz bırakan kıymetli yazarlarımıza saygı duyuyorum. Birkaç kez bu ekranlarda dile getirdiğim gibi hiç kimse gökten inmemiştir. Geldiğimiz yer bellidir. Benlik güdenler ilerleyememiş geri kalmıştır.

MB ailesi içindeki bu yolculukta yazarlarımıza ve okurlarımıza ayak uydurabileceğimi hiç tahmin etmiyordum. Yazarlarımız emin adımlarla yola devam etmektedir. Bu yolda onlara yük olmadığıma seviniyorum. Onlarla birlikte bende başarıyla varılacak hedefi hayal ediyorum. Bu bir yıllık muhasebenin sonucu başarı ise bu başarıyı kıymetli yazarlarımızın hanesine, başarısızlık ise kendi defterime yazdığımı belirtmek istiyorum.

Netice itibariyle beni yalnız bırakmadıkları için, verdikleri teşvik edici cesaretlerinden dolayı her kese teşekkür ediyorum. Yüreklerinin sevgiyle, sağlık ve mutlulukla dolmasını diliyorum. Selam ve saygılar sunuyorum.

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN

 
Toplam blog
: 608
: 2204
Kayıt tarihi
: 12.04.12
 
 

Bingöl'de, Baharın son ayında, ikindi üzeri un ambarı (kiler) arkasında, ebesiz, hemşiresiz, Emin..