O çocuklar birer kurbandı..

Konya'da kaçak olduğu belirlenen Kur' an kursu, büyük bir patlama, ölen çocuklar ve dava açmayan ya da açamayan aileler... Bir Türkiye gerçeği daha dava sonuçlarla uğraştığımız günde tokat gibi suratımıza patladı.

Bina çöktü. Bölgedeki herkes kurtarma telaşına düştü. Kimi çocuklar yaralı olarak çıkarıldı, kimininse cansız bedeni göründü soğuk betonlar arasından. Sayı konusunda kimi kaynaklar 17 kimi kaynaklarsa 18 diyor ama ne farkeder ki? Daha gencecik yaşta hayata veda eden o çocukların sorumluluğu kimin üstünde?

***

Şimdi emsal olaylarda gördüğümüz gibi herkes birbirini suçlayacak. ''Ben masumum, o yaptı'' denecek. Sözde belgeler havada uçuşacak. Patlamanın sorumluları bulunacak hafif cezalarla sıyrılacak işin içinden.

Ama kimse daha hayatlarının baharında olan gencecik kızların ''Kurs'' adı altında neden bir binaya tıkıldığını sormayacak! Soranlar ''Günahkar'' ilan edilecek. Sormaya kalkanlara ''Siz dine karşı mısınız?'' denecek.

1999 Ağustos'unda yaşadığımız o büyük depreme ''Takdir-i ilahi'' diyen zihniyet, bu olaya da aynı yaftayı yapıştıracak. O çocuklar boşu boşuna ölmüş olacak. ''Allah'ın işine bakın'' diyen şarlatanlar saracak etrafı.

Ama kimse bu binanın kaçak olduğunu belediyenin adı gibi bildiğini anımsamayacak. Anımsatmaya kalkanlara ''Her şeyde iktidarı suçlamayın'' denecek. Susturulmaya çalışılacak. Olay ört-bas edilecek.

Kur' an kursları gibi yerlerde çocukların zorla okutulmasını savunanlar çıkacak. Bunun dinin gereği olduğu anlatılacak. ''Sadece din öğretiyoruz'' denecek, ''Ne var efendim uyuşturucuya bulaşsalar daha mı iyiydi...'' gibi bahaneler üretilecek.

Ama kimse böylesine iyi işler yapıldığı söylenen bir binanın neden kaçak olduğunu sormayacak. Soranlara ''Siz karışmayın'' denecek. Olaya yine din kisvesi verilecek.

Bina incelenecek. Kimlerin çalıştırdığı öğrenilecek. Sorumlular gösterilecek. Çocukların eşyaları gösterilecek. Bir takım defterlerde yazılanlar yayınlanacak. Gözü yaşlı aileler ekranları kaplayacak.

Ama kimse o ailelerin neden şikayetçi olamadığını araştırma gereği duymayacak. Araştırmak isteyenler ''Allah istedi'' gibi cevaplarla karşılaşacak. Dinin nasıl yozlaştığını bir kez daha anlayacağız.

***

Bu bir Türkiye gerçeğidir. Herkesin ''Din elçisi'' kesildiği bir ülkenin tipik komedyalarından birisidir gördüğümüz. ''Odak'' ilan edilen AKP iktidarından güç alan kimi çevrelerin kendi çıkarları için gencecik çocuklara acımadığının göstergesidir.

Konya'da yıkılan binanın durumu ne ilk ne de sondur. Bu binaların nasıl varolduğunu, nerelerden maddi destek aldıklarını belirtmeye gerek yok. 17 ya da 18 önemli değil. 1 çocuk dahi ölse önemli bir meseledir gördüğümüz.

Din adına çalıştığını söyleyip insanların, çocukların canına kast etmek hangi kitapta yazar?