Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '06

 
Kategori
Eğitim
 

Önce mutluluk

Önce mutluluk
 

Kızım 16 yaşında, önümüzdeki yıl üniversite sınavlarına girecek. Bu yıl dersaneye de başladı. Hafta içi okul, hafta sonları dersane, gelecekteki yaşamını örmeye çalışıyor. Arada bir arkadaşlarıyla buluşuyor, televizyonda sevdiği programları izliyor, kitap okuyor, tüm sosyal yaşamı bu kadar. Müzik onun için vazgeçilmez bir unsur ama ne piyanosuyla, ne de gitarıyla uğraşacak zaman bulamıyor. Gelecek kaygıları şimdiden içine işledi. Meslek seçmeye çalışıyor. Gönlünde arkeoloji yatıyor ama ülkemizde arkeologların mesleğini tam anlamıyla yapamadığının bilincinde olduğu için tereddütler yaşıyor. Kariyer yapacağı, üniversiteden mezun olduğu zaman iş bulma kaygısı yaşamayacağı iş alanlarının sınırlı olduğunun ayrımında. Diğer yandan, çok istemese de ilerde iş sıkıntısı yaşamamak için gönlünde olmayan bir meslek seçmek zorunda kalmak da istemiyor. Onun bu sıkıntılı ve çelişkilerle dolu durumu biz anne ve babasını hayli üzüyor doğrusu.

Kızımın içinde bulunduğu durum, tüm gençlerin ortak sorunu aslında. Bir yandan sevdikleri işi yapabilme arzuları, diğer yandan seçtikleri mesleğin yaşamla buluşmama tehlikesi, çocuklarımızı bugünden mutsuzluğa sürüklüyor. Geçenlerde dersanedeki rehber öğretmeniyle görüştüğümde, çocuğumun öncelikle mutlu olacağı bir meslek seçmesini istediğimi söyledim. "Benim için çok para kazanması, kariyer yapması, yaşamının işe odaklı geçmesi önemli değil, onun mutluluğu önemli." dedim. Rehber öğretmen hem şaşırdı, hem de kızımın çok şanslı olduğunu söyledi. Çünkü birçok aile çocuklarının toplumda iyi bir yer edinmesini, para kazanmasını istiyorlarmış. Bugünden çocuklarının mesleğini aileler belirliyorlarmış. Bence eğer mutlu olacaksa bu seçenekleri de değerlendirebilir, ama kesinlikle öncelikle yaptığı işi sevmeli. Üretken ve yaratıcı olabilmenin birinci koşulu, mesleğini sevmesidir. Akşam işinden evine döndüğünde, o günün hesabını kendine verebilmeli. Yorgun da olsa, yorgunluğuna değecek bir gün geçirmenin hazzını yaşayabilmeli ki, çevresindekilere de mutluluğunu verebilsin.

Ben ortaokul ikinci sınıftayken gazeteci olmayı kafama koymuştum. Bu amaçla çalıştım, üniversite sınavlarında ilk tercihimdi. Ailem doktor, eczacı ya da öğretmen olmamı istiyordu ama yine de bana engel olmadılar. Hedefime ulaştım, heme okulunda okudum hem de 17 yıl mesleğimi yapabildim. Ben bu anlamda çok şanslıydım. Benim gibi istediğini elde edebilenlerin sayısı çok azdır eminim. Bugünkü gençlik ise, daha da zor durumda. İş alanları sınırlı, okulu bitirmek yetmiyor. Acımasız bir yarış bekliyor onları. Bunları bildikleri için de henüz 15-16 yaşlarındaki çocuklar bile geleceğe umutla bakamıyorlar. Binlerce pırıl pırıl genç, bu açmaz nedeniyle yaşamlarının başında yitip gidiyor, gelecekteki değerlerimiz şimdiden yok oluyor. Ve bu sorun öyle kısa vadede kolay kolay çözüleceğe benzemiyor. Kısacası, parası olan azınlık hedefine ulaşıyor, parası olan sağlık, eğitim, adalet gibi temel haklardan yararlanıyor.

 
Toplam blog
: 37
: 1503
Kayıt tarihi
: 26.08.06
 
 

1958 doğumluyum, İzmir'de yaşıyorum. 17 yıl gazetecilik yaptım ve emekli oldum. Şimdi babamın kurduğ..