Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '07

 
Kategori
Blog
 

Örelim mi?

Örelim mi?
 

Benim objektifimden; örgü ören-modern dilenci


Üc ay olmus. Cesitli sebepler araya girince blog yazamadim. Vakit buldukca kus bakisi göz attim siteye. Birkac yazi okuyabildim buldugum zaman dilimi icinde. Ev degistirdikten sonra internet baglantisinda gecikme oldu dolayisla dört hafta nete hic giremedim. Sizlerin arasinda olamamak hos degildi. Özlemisim Sizleri.

Uzun bir aradan sonra yazmaya baslayinca kendimi yeni yürüyen bir cocuk gibi hissettim. Önemli degil, "ilham perisi" nin fisiltilarina kulak vererek yazmaya calisacagim.

Kitap yazarlari da her ortamda ve sürekli yazmadiklarindan söz ederler. Münih'ten, Kanarya Adalari'nin sakin ortamindaki evinde, ilham-perileriyle birlikte olabildiginden söz etmisti.

Bir baska yazar Türkiye'den Almanya'ya geliyor bir süre kalmak icin. Fakat burada daha rahat düsünemedigi dolayisiyla yazamadigi icin; fazla kalmadan tekrar Türkiye'ye dönüyor.
Demek ki' ilham perileri her yerde ve her zaman bizlerle birlikte olamiyorlar anlasilan.

 

Sıkılmadan okuyabileceginiz, uzun olmayan bir yazi ortaya cikarabilirsem, omzuma vurup kendimi tebrik edecegim. Ama inanin söyledigime kendim bile inanamiyorum.

Sürekli yazmaya aliskin kisilerin aliskanliklari rutin bir ugrasi olduğu için, konuyu daha cabuk toparlayabiliyorlar. Benim gibi amatörlerin de, deneyimlerini artirmak icin istekli olmalari yeterlidir. Gerisi corap sökügü gibi gelecektir evvel Allah.

 

Izlerini kaybetmemek icin blog habercimde 157 blog- yazar arkadasim kayitli. Bunlarin arasinda bardağın dolu tarafını görenler favorimdir.

Türkceyi akici bir uslüpla kullanirken duygularini, heyecanlarini, sevinclerini, hayallarini, dostluklarini, gördüklerini, tavsiye edenler; önemli güncel haberleri paylasmak isteyenler; yemek tarifleri yazanlar; yasamin nadide inceliklerini yakalayanlar; yabanci ülkelerde gördüklerini, onlarin yasamlarini paylasanlar; keskin espri-zekalariyla arada bir bloglarina mizahi yeteneklerini yansitanlar ve cok degerli bilgi -birikim ve düsüncelerini paylasan dingin beyinleri; övgüyle layik buldugum ve suan hemen aklima gelmeyen daha bir cok blog yazar arkadaslarim var listemde.

Kimilerinin yazilarini okurken gülümsedim; kimilerine spontan, dilimin ucuna gelen sözlerimle yorumlar yazdim. Kimilerine; begeni ve övgülerimden baska yazacak bir söz bulamadigim icin, yorum yazmadim ama yazilarini takip etmeye calistim. Bir tesekkür edilebilirdim ama tesekküre layik tek bir yazilari yoktu ki. Her seferinde tesekkür icin yorum yazmayi mantiksiz buldum. Belki bir cogu beni tanimiyor da olabilir.


Kimilerini okudum (!) sizler de- güzelsiniz oldugunuz gibi kalin ama bana pek cekici gelmedi konularınız ve tarziniz diye yorum yazmadiklarim da oldu.

Aramiza yeni katilan degerli blog- yazarlardan ilgimi cekenleri de kayit etmeye halen devam ediyorum ama; 2000'lere yaklasan blog üyesi arasinda secim yapmak hem zorlasiyor hemde sonu gelmeyecegi gibi, okumak icin bütün günümü hareketsiz pc önünde gecirmeninde sagliksiz bir tutku olacagina inaniyorum.

Bundan böyle listeme almak icin fazla cömert olamayacagim icin üzgünüm. Milliyet blog ana sayfasinda gözüme takilanlardan bir kacinida okumaya calisacagim.


Internet baglantim olmadigindan bahsetmistim. 15 Mayis -15 Haziran arasi e-posta kutumu acamamıstım. Actigimda tam 688 blog  birikmis. Bunlarin arasinda 20-25 tane ayni ismi tasiyan, ayni baslikli yazilar vardi. Düzeltmeler yaparak yayina tekrar tekrar verilen yazilar olabilecegini tahmin ediyorum.


Ilk acemilik dönemlerimin verdigi heyecandan olsa gerek; yayina verip yazimi orada görebilmek icin acele ediyordum. Hata ve eksiklerimi yazimi yayına verdikten sonra gördügümde, hemen geri cekiyor düzeltip tekrar yayina veriyordum.


Daha önceleri her gün 40-80 arasi blog gelirdi ve aynı gün okumaya calisirdim. Okuyamadiklarimi sonraya birakir veya zaman yetersizliginden ilgimi cekmeyen basliklı yazıları da silmek zorunda kaldigim anlar da oluyordu.

Ama gelen blog sayilari bugünlerde oldukca azaldi. Yaz tatili nedeniyle olabilecegini tahmin ediyorum. Güzel havada pc karsinda cöreklenmenin dogru olmadigina benim gibi inananlarinizda vardir kim bilir.

Dört hafta icinde biriken 688 blogu ancak bes gün icersinde sifirlayabildim. Aralarinda yeni gelenler vardi. Hepsini okudun mu? diye merak edenlere yanitim; "maalesef okuyamadim" diyebiliyorum.

Dedigim gibi blog habercimde olmayan yeni yazarlari tanimak, onlarida okumak icin zaman ayirmam gerekir ama öyle degil mi? Yeniler arasinda bazen hic okunmamislar gözüme ilisti. Üzüldüm. Çok ayip oluyor. Tanimak icin yazilarina bir göz atmak gerekmez mi?


Bu blog bahcesinde yok yok. Hepinizin kokusu, zerafeti, görünüsü kendine has güzellikte.
 

19 Martta güncelledigim; "Kategorize etmeyin lütfen !" http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=12997 baslikli yazima cesitli yorumlar geldi. Bunlar arasinda sevgili Lale Bese'nin "yazinizi okurken basim döndü" sözüyle baslayan elestiri icerikli sorulari vardi.

Yorum kutusunun kapasitesi yetersiz gelecegi icin, blog yazarak sorularini yanitlayacagima dair söz vermistim.

Her sözünün arkasinda durmayı prensip edinen ben; en kisa zamanda sözümü yerine getirememis oldugumu hatırlayınca,  gecistirmis olabilecegimi düsünmüs olabilir diye kaygilandim dogrusu. 

Cok güzel insanlar var aramizda. Her biri dogrusuyla, hatasiyla birer degerdir/enerjidir. Ögrenecegimiz cok seyler olmali birbirimizden.

Bir yaziya farkli düsünceli görüsler, farkli elestiriler geliyor. Okurken insani ister istemez düsünceye sevk ediyor. O veya bu nedenle düsünce üretemeyen -düsünmek icin kendini motive edemeyenler icin de burasi bicilmis bir kaftan.

 


Ben; benim gibi düsünmeyen insanlarin zihniyet ve düsüncelerini arastirip okurken keyif aliyorum.

Yapici, bariscil verimli düsünceler üretebilenleri kutluyorum.

Bazi arkadaslarimiz ilgi duyuyor degerli zamanlarini harciyor cesitli arastirma ve istatistikler yapiyorlar.

Site icinde teknik degisikler yapılmasını düsünüyorlar. Daha dogruyu, daha güzeli yakalayabilmek adina paylasiyorlar.

Bir digeri duygularini, sevincini, rahatsiz eden düsüncelerini v.s. paylasip sagligini tehdit eden icindeki baskiyi atarak rahatliyor.


Yeni tanidigim degerli bir blog yazar arkadasimiz Coskun Karabulut'un blog basligi: "Blogda herkesin derdi baska" (dert) sözcügü olumsuz anlamda kullanilmamis. Dedigi gibi herkes farkli düsünce ve amac icin burada. Ben de öyle düsünüyorum. http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=46911

Okunma sayisini artirmak icin yazilariyla pek alakasi olmayan müstehcen resimleri sayfalarina ilistiriyorlar diye hakli elestirileri var.

Yazi okundugunda kisinin negatif zihniyeti hemen anlasiliyor, foyasi meydana cikiyor. Kadinlarin manevi degerlerini, ahlaki normlarin disina atarak onlari bir sehvet- objesi gösteren- reklam araci yapanlar; kadinlarimizi manen incittigini, yeni yetisen tecrübesiz genc kizlarin o resimlerdeki görütülere özenerek tesvik edilebilecegi olasiligini  hic aklinizin ucundan gecirdiniz mi acaba? Sadece erkekler koymuyor sayfalarına bayanlarimiz da var aralarinda.

Reyting yapamayacagi gibi gözümüzden düsecektir. Ben sahsen böyle zihniyet tasiyan kisilerin yazilari okumak icin zamanima yazik etmek istemiyorum. Konuyla ilgili ortahalli müstehcen bir resim ilistirilmesini de pek mantiksiz bulmuyorum.


Ilk zamanlar ask konusunda sikca yazildiginda yazanlar elestirilmisti. Simdi yazma ve okuma istegi doyuma ulasmis olacak ki' pek fazla gözüme ilismiyor. Böyledir... yasamda kalici ve sürekli olan ne var ki? Biri gelir biri gider...

***


Sevgili Lale Bese'ye yanitlarimi kismen özetlemeye calisacagim. Bu vesileyle kendisine sevgilerimi gönderiyoum.

Her insanin düsüncesi, görüsleri, elestiri konulari  kendileri icin anlamlidir ve degerlidir. Saygi duymak gerekiyor aslinda.  Düsünce ve görüslerimize karsit insanlar her an karsimiza cikacaktir ve cikmalidir.

"Dinginlik güctür"

Daha rahat konsantre olabilmek daha verimli cesitli alternatiflerle düsünce üretebilmek icin gereklidir.


Bazi insanlarin en kücük bir elestiriye tahammüleri yok.

Onlari kiracagimizi hissettigimizde birkac kez derin nefes alip olumsuz enerjimizi bosaltmak, en iyisi üzerine bir uyku cekip ertesi gün yine gerek duyuluyorsa, konuyu tekrar cesitli yüzleriyle/yönleriyle düsünüp degerlendirmek yanlis bir yöntem degildir.


Bariscil ve pozitif düsünmek, bir nebze de olsa duyarlı olmak hem bizi hem karsit düsünceli insani üzmeyecektir. Daha makul degilmi ne dersiniz? 


Kadindan daha güclü fizik yapisina sahip oldugunu bilen erkek dizginleri elinden birakmak istemez. Özellikle geleneksel aile ortaminda kendi dogrulari onun en dogrulardir. Yanlis da olsa, itaat edilmesini ister. Eger o beyaza kara diyorsa karadir. Itiraz olamaz. Oturuma, tartismaya kapalidir konu,

Oysa kara olmadigini ondan baska kimse göremiyordur. Adet ve görenek deyip yüzyillardir aile içinde ve toplumlarda yasatilan insancil olmayan hatalar hala kirsal bölgerde taptaze yasatiliyor. Ayrintilarina girmeye gerek yok hepimizin bildigi müzmin sorunlar.

Yazimda bu gibi insanlarin "kuzu kuzu" arkasindan gitmek demek; insanin düsünce üretkenligini, yaraticilik yetenek ve becerileri körelten, beynin ve bedenin tembellesmesinin yanısıra  saldirgan ve isyankar yapip kötülüge tesvik etmektir diye örnek vermek istemistim.


Mükemmelcilik/ bir baskasindan üstün olma dürtüsü; insanin dogasinda olsa da mütevazi olabilmekte mümkün.

Ben senden güzelim ben senden zekiyim, zenginim, basariliyim, kültürlüyüm, asil bir soydan geliyorum, benim su etiketim var, senin yok...sen benim muhatabim bile olamazsin, sana selam bile veremem, gibi düsünce yapisi; her zaman insanlari birbirinden koparmistir.

Hepimiz misafiriz bu gezegende. Yasamin yasanasi nice güzellikleri varken bos seylerle kendimizi ve baskalarininin üzülmemesinden yanayim.

Bu evren hepimizin. Ilim, bilim adamina da ihtiyac var, cöpcüye de ihtiyac var.

Birinin bir digerine ihtiyaci hep olacaktir. Dolayisiyla insanlari birbirine yaklastiran kücük bir tebessüm, kücük bir jestin önemi insanlari daha üretken yapabilir.

 

Yazilara sinirsiz özgürlük taninmasi kurumun kurallari geregi mümkün olamiyor. Belki böylesi daha iyi. Yinede sitenin icerigine uygun herseyi yazabiliyoruz. Sorumlu kisiler buranin asayis ve yönetimini üstlenmisler. Yasal ve kurumsal sorumluluk tasiyan tecrübeli bir kurulus. Yazilar onlarin denetimden gectigine göre ufak tefek seyleri kendimize dert ederek birbirimizin huzurunu kacirmanin bir mantigi olamaz..

MIlliyet yönetim kurulu seviyeli Milliyet blog yazarlar sitesi imajininın korunmasına özen gösteriyor. Bu imaji korunması icin desteklemeliyiz.

Gün dogmadan neler dogar. Bir bakarsiniz ilerde cok degerli konulara imza atarak kendilerinden söz ettirebilecek konuma gelebilir bir çok blog yazarı.

Simdiden "Milliyet Blog Hatira Ormani" bile kuruldu. Burada bulunan üretken, yaratici yeteneklerle elbirligiyle izler birakacak nelere imza atilamaz ki? Birlikten dirlik dogar. O birligi muhafaza etmek cabamiz olmalidir diye düsünüyorum.

 

Sevgisiz ve dostsuz hicbir insan sürekli saglikli ve mutlu yasam süremez.

Insanlarin birbirine ihtiyaci her zaman olacaktır. Sosyal iliskilerin, dostluklarin türü sanal veya reel olmasi önemli degil. Sonucta muhatabimiz insandir.

Saygi ve güven kazanmak icin özveri gerekiyor.

Saniyorum yazim yine uzun oldu. Bagislayin lütfen.  Buraya kadar okuma sabrini gösterdiginiz icin cok tesekkür ediyorum. Her türlü elestiriye acik oldugumu bilmenizi isterim.


Sevgiler, saygılar

Mine

 

 
Toplam blog
: 139
: 4264
Kayıt tarihi
: 27.07.06
 
 

Yurt dışında yaşıyorum. Spor, yürüyüş vb. bedensel aktiviteleri düzenli uyguluyor - vegan tarzı besl..