Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Temmuz '10

 
Kategori
Yurtiçi Tatil
 

Palamutbükü, bir yeryüzü cenneti

Palamutbükü, bir yeryüzü cenneti
 

PALAMUTBÜKÜ BENİM OBJEKTİFİMDEN...


14 Temmuz 2010 gecesi, bavullarımı tatil için hazırlıyordum ve bir taraftan kendi kendime gülümsüyordum. Bavullara ütüsüz hiç bir giysi yerleştirmem ve gecenin geç saatinde elimde ütü, tatilde giyeceklerimizi ütülüyordum. Havanın sıcaklığı yetmiyormuş gibi, ütünün verdiği sıcaklıkla iyice bunalmış olsam da yine kocaman gülümsüyordum.

Nedeni ise Haşmet Bababoğlu'nun bu yazısı: http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/babaoglu/2010/07/04/pazar_notlari_tatil_keyfi

16 Temmuz gecesi Datça Palamutbükü'ne doğru yola çıktık ve 24 temmuz sabahı evimize döndük. Facebook üyesi olamadım, fakat sanal dünyada en çok ziyaret ettiğim MB sayfamda tatil fotoğraflarımın küçük bir kısmını paylaştım.Fotoğrafları ekledim ve Haşmet Babaoğlunun sözleriyle, tatil keyfim tamamlanmış oldu... Bu satırları yazıyorken gülümsüyorum yine.

Palamutbükü ... ben çok sevdim. Tatil anlayışıma bire bir uyan bir yer. Bu bükü o kadar çok sevdim ki, bugüne kadar hiç yapmadığım şeyi yaptım; iki yıl üst üste deniz tatilimi tekrar bu güzel koyda geçirmeye karar verdim. Geçen yıl ilk defa gitmiştim Palamutbükü'ne ve büyülenmiştim.Pırıl pırıl derin denizi, adaçayı kokan sokaklar, bakir ve henüz bozulmamış doğa, sıcacık ve güleryüzlü yerli halk, yabancı turistler yok , gece sahilde âdeta denizin içinde mum ışığında yenen akşam yemekleri, bol balık, leziz zeytinyağılılar, güleryüzlü garsonlar ve sınırsız hizmet. Sabahları ise hep farklı mekanlarda, ışıl ışıl deniz manzarasında yenen müthiş köy kahvaltıları... Sessiz, sakin, huzur dolu ve kendimi yenilediğimi hissettiren bir yer.

Tatillerde de her zaman olduğu gibi erken kalkmayı severim, güneşin doğuşunu sahilde izlemeyi ve denizde tek başıma yüzmeye bayılıyorum çünkü. Sabahları, güneş henüz doğmadan sahilde yürürken hiç tanımadığım insanlar gülümseyerek selam vermelerini ne kadar özlemişim ...O kadar içten, o kadar bize özgü, fakat gündelik yaşamımda pek rastlamadığım bir şey.Hİç tanımadığım insanlarla selamlaşmak harika bir şey, insana olumlu enerji yükleniyor sanki...

Palamutbükü kısaca bana şunları anımsatıyor; harikulade berrak deniz, bomboş ve upuzun sahil, rengarenk minicik taşlar, balık, çıtır çıtır kalamarlar, ilk defa tattığım kabak çiçeği dolması, cır cır böceklerin sesi, huzur, enfes bademler, Nostalgia kafeteryasından yayılan eski şarkılar-Edith Piaf, Adamo, Enrico Masias, Charles Aznavour... harika yıldız manzarası , beyaz, pembe, mor renkli begonviller, hasır güneş şemsiyelerin altında okunan kitaplar ve tabii ki sadece on kilometre uzakta bulunan âdeta başka gezegendeymişsiniz hissini veren antik Knidos.

Palamutbükü , kalabalıktan uzaklaşmak isteyenler, doğayla baş başa olmak isteyenler , havuzu aratmayan olağnüstü güzel bir denizde yüzmek isteyenler için ve gerçek anlamda dinlenmeye ihtiyacı olanlar için bir yeryüzü cenneti... Ama bu sadece benim fikrim elbette ki, çünkü herkesin tatil anlayışı farklıdır. Kendimi, "ultra" her şey dahil imkânları sunan tatil köylerinde, hep yabancı ve rahatsız hissettim.

Bu yıl tatilde, Uçurtma Avcısı, kitabını devrettim...Çok etkilendim. Bir sonraki güncemde, vakit bulduğumda, kitapla ilgili düşüncelerimi ve hissettiklerimi yazmak istiyorum.

26 Temmuz 2010

Bursa

 
Toplam blog
: 144
: 1854
Kayıt tarihi
: 13.03.08
 
 

Doğduğum ve büyüdüğüm şehir Kırcali, Bulgaristan. Yıl 1964. Makina Mühendisiyim. Evli ve iki çocu..