Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Aralık '11

 
Kategori
Hukuk
 

Para, Ceza karşılığı olur mu?

Para, Ceza karşılığı olur mu?
 

Para cezası.:))


“Para cezası”. Hiç dikkatinizi çekti mi bilemem. Bu ifade aklınıza hiç farklı düşünceler getiriyor mu?

Para, nasıl olur da ceza kavramına girer? Para; “devletçe bastırılan, mal ve hizmet satın alma gücü olan ve herkes tarafından kabul gören bir mübadele (değişim) aracıdır. Para toplumda ortak bir değer ölçüsüdür.” demektir. Bu tanıma göre, neyi satın alıyoruz ki para ödüyoruz? Bir hizmet mi alıyoruz?

Bir suç varsa, bunun karşılığı cezadır. Cezanın bilimsel tanımı ise; özgürlüğün sınırlandırılmasıdır. Suç ise; bir zarar ve kural karşılığında, o suçun telafisi söz konusu ise telafi edilmesi, telafisi mümkün değil ise özgürlüğün kısıtlanması olarak karşımıza çıkar.

Dikkat edersek cezanın tanımında bir menfaat söz konusu değildir. Sadece telafisi söz konusudur. Para cezası bir karşılık değil, menfaat yani kâr edinmektir. 

Buna göre para cezası, sadece telafi olarak verilebilir. Birinin parasına veya malına bir zarar verildiğinde onun telafisi, bundan doğan suç unsuru sebebiyle ödenebilir. Fakat herhangi bir suç karşısında bunu paraya çevirmek veya direk alarak para cezası olamaz.

 Para, ceza olarak uygulanırsa bu, hukukta eşitlik ilkesini ve adalet ilkesini bozar.

Geliri az olanla fazla olana yaptığı etkiyi bir düşünün.

 Bir yoldan geçerken, trafik kuralı ihlal edildiğinde bunun karşılığında para cezası denilen ceza ifadesi kullanılıyor. Neyi satın aldım ki bunun karşılığında para ödüyorum? Hayır efendim, bu para, ceza olarak uygulanıyor. Ama devlet buradan bir menfaat elde ediyor. Sanki bir mal veya hizmet satmış da bunun karşılığında para talep ediyor.

Bir alışveriş yaptın, karşılığında ödediğin para bir ceza mıdır, yoksa o malın değeri mi? Bunu nasıl bir ifade ile ayırabiliriz?

Bir otoyoldan giderken, iki türlü ücret ödüyoruz. Birinin adı otoyol ücreti oluyor, diğerinin adı ise ceza oluyor; radar ( yüksek hız ) cezası. Bu nasıl oluyor? Tamam, bir yol hizmeti sunmuşsunuz ve bunun karşılığında para alıyorsunuz ve buradan menfaat sağlıyorsunuz. Ama cezada da para alıyorsunuz. Her ikisinde de kâr söz konusu. 

Bir suç karşılığında, suçun karşılığı telafi edilir. Telafisi mümkün değilse özgürlük kısıtlanır. Fakat bir kâr söz konusu olamaz. İki para ödemenin birinin adı ceza diğerinin adı kâr. Bunu nasıl ayıracağız? Benim işlediğim suç karşılığında bana uygulanan cezadan başkaları nasıl bir kazanç sağlayabilir? Böyle bir mantık olabilir mi?

Öte yandan, paranın ceza oluşu, ödemeyi yapan kişinin özgürlüğünü nasıl kısıtlamış oluyor ki cezanın tanımına uysun? Bu, cezanın tanımına aykırıdır.

Başka bir yönden, “para cezası” izafilik taşır. Bu durumda ceza olmaktan da çıkar. Bir meblağ, onu ödemeye gücü yetene ceza sayılmaz. Ödeme gücü yetmeyene ceza sayılır. Bugün, 250 TL lik bir sürücü cezası denilen meblağ, sıradan bir vatandaşa göre ödeme zorluğu çıkaracağından ceza özelliği taşıyabilir; fakat parasının hesabını bilmeyen birine çerez parasıdır, sadakadır. Bu durumda, hukukta eşitlik ilkesi ihlal edilmiş olur. Eşitlik ilkesini korumak için lüks tüketim mallarına uygulanan vergi ile bunu bir mukayese edelim bakalım.

Sonuç olarak; para, direk olarak ceza karşılığı olamaz. Bu adaletsizlik, hukuksuzluk ve mantıksızlıktır.

Sadece ve sadece birinin malına bir zarar verilmiş ise onun telafisi karşılığında ödenebilir. Yani zararın karşılanmasıdır. Yoksa bu yoldan geçtin ver şu kadar para. -Nedir bu?

— Ceza. Hız sınırını aştın.

Sonra, ver şu kadar para.

— Bu ne?

— Bunun adı da, bu yolu kullandın, hizmet karşılığıdır.

Bu ne mantık, Allah aşkına!

Benden, aynı yerde iki kez para alıyorsun. Birinin adı ceza, diğerinin adı ise hizmet karşılığı.

 
Toplam blog
: 358
: 1023
Kayıt tarihi
: 03.09.08
 
 

  Ne elimde garantim var ikinci bir soluğu almaya Ne aklım erer dünyayı yıkıp ta yeniden ya..