Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ağustos '07

 
Kategori
Siyaset
 

Paris komününün ruhu

Fransa’da neler olup bittiğinden haberiniz varmı?. Victor Hugo’nun torunları şu aralar Fransız hükümetini feci bir şekilde titretiyorlar. Bastil ruhunun sahipleri, Paris komününün yaratıcıları, aydınlanma bilincinin kahramanları ve altmış sekiz öğrenci hareketleri efsanesinin baş aktörleri Fransa’da yine sahne aldılar. Yüzbinlerce üniversite öğrencisi adeta Fransız hükümetini ve Fransız sermayesini dize getirmiş durumdalar. Yüz binlerce üniversite öğrencisi geçtiğimiz Pazar günü Pariste çok büyük bir gösteri yürüyüşü yaptılar.

Haftalardır devam eden öğrenci eylemlerinin son halkalarından birisi idi Paris mitingi. Haftalardır süre gelen eylemlerin nedeni ise Hükümetin hazırlamış olduğu bir yasa tasarısı ile işçi haklarını gasp etmesi. İşte bu yasanın geri çekilmesi ile ilgili başlayan öğrenci eylemleri bütün bir Fransa’yı kasıp kavurur nitelikte.

ransada yüztane üniversite var. Bunların yetmişbeş tanesi kayıtsız şartsız eylemlere katılıyorlar. Geriye kalan yirmibeş üniversite ise önümüzdeki günlerde aktif olarak eylemlere katılacaklarını açıkladılar. Şayet işçi haklarını gasp eden yasa hükümet tarafından geri çekilmez ise eylemlerin aralıksız olarak sürdürüleceğini açıkladılar. Hükümet ise öğrencilerle pazarlık yapma arayışında. Bu müthiş güzel bir manzara. Bir ülkenin öğrenci kitlesi ülkesindeki toplumsal sorunlara karşı bu denli duyarlı olabilir. Bu denli mücadeleci olabilir. Öğrenci liderleri her gün televizyon ekranlarında hükümetin ve sermayedarların ayağını denk almaları yönünde açıklamalar yapıp toplumu anti demokratik yasalara karşı duyarlı olmaya davet ediyorlar. Üniversiteli olmanın anlamı budur.

Peki bizde durum nedir. Onca toplumsal sorunumuz olmasına rağmen, milyonlarca işsizimiz olmasına rağmen üniversitelerden en küçük bir tepki yok. En küçük bir eylemlilik yok. Kaldı ki mevcut toplumsal sorunlarımızdan bile habersiz üniversite öğrencileri. Bu gün ülkemizdeki gelir adaletsizliği odenli kötü bir noktada ki, Bangladeş seviyesindeyiz. Yani bire onüç oranında. Ne demektir bu. Her onüç kişiden biri yaşanabilir bir ekonomik gelir seviyesine sahip. Bu içler acısı bir durumdur. Önümüzdeki elli yıllık zaman diliminde ülkemiz ciddi bir açlık tehlikesi ile karşı karşıya. Durum vaziyet böyle iken toplumun en bilinçli kesimi olarak bilinen üniversite öğrencilerinde bu duruma karşı kayıtsızlık had safhada. Böyle üniversitelilik olmaz. Üniversiteli dediğinizde toplumun en bilinçli kesimi akla gelir. Bilinçli insanları kandırmak kolay değildir. Çünkü okur, araştırır, gözü kapalı bir şekilde yaşanan sorunlara evet demez. Sorgular, sorunların kaynağını araştırıp teşhis eder ve çözüm önerileri sunar. Toplumun geri kültürüne denk düşer nitelikte hareket etme lüksü yoktur. Toplumun geri kültürlerindeki insanları kandırmak kolaydır. Yönetenler ve egemen güçler toplumun geri kültürlerinin cehaletinden olabildiğince yaralanmanın yollarını arar. Oysa Üniversite öğrencileri bu yöndeki politik yöntemleri görmek ve bu sorunlara karşı tavır geliştirmek zorundadır. Toplumu bilinçlendirmeyi temel almalıdır. Toplumu sorunlarına karşı duyarlı olmaya davet etmelidir. Sorunların neler olduğunu topluma anlatmalıdır. Ama bizdeki durum aksinedir.Üniversite öğrencileri okul kantinlerinde boş muhabbetlerin esiri olmuştur. Sevgili arayışındadır. Derslere karşı feci düzeyde ilgisizdir. Fotokopi ticareti ile ders geçip hiçbir anlamı olmayan diplomayı cebine koydu mu her şeyin bittiğini sanır. Ama ekonomik mücadelenin içerisine girdiği zaman hayatın gerçekleri ile yüzleşir ve işsizler ordusunun bir neferi olarak sokak aralarında dolaşmaya başlar. Ondan sonra da feryadı figanı basar. Diplomamız var ama iş bulamıyoruz. Peki öğrenci iken neredeydin. Haberin yok muydu bu durumdan. İçi boş bir diploma alabilmek uğruna hiçbir toplumsal soruna eğilmeyip aman ha okuldan atılırım kaygısını taşıyan sen değil miydin. Atılsan ne olur atılmasan ne olur. Çerçeveletip as diplomanı kuru kuru ona bak. Bu gün sonuç budur. Kendi sorunlarına ve toplumun sorunlarına bu denli duyarsız olunursa gelinecek noktada budur. O zaman senin sorunlarına sahip çıkacak kimseyi bulamazsın.

Bu gün toplumumuzda dibe vurmanın nedenleriden birisidir üniversite öğrencilerinin apolitik ve asosyal yapısı. Peki Fransa; kimse onlara dokunabilir mi. Böyle bir öğrenci kitlesinin olduğu bir toplumla kimse oynayabilir mi. Bu toplum batar mı. Dibe vurur mu. Her toplumsal soruna sahip çıkan, toplumunu sorunlarına karşı duyarlı hale getirmeye çalışan Fransız üniversite öğrencileri ülkesinin dibe vurmasına göz yuımar mı. Tabi ki yummaz. Bravo Fransız üniversite öğrencilerine. Ne mutluki Fransız işçi sınıfına arkalarında onların sorunlarına her zaman sahip çıkacak yüzbinlerce insandan oluşan bir öğrenci kitlesi var. Fransız sermayesi ve onun uzantısı olan hükümeti içinde o derece şanssız bir durumdur. Bütün dünyanın mazlum milletleri bu gün Fransız işçi sınıfına gıpta ile bakıyordur. Neden bizim arkamızda böyle bir öğrenci kitlesi yok diye. Bize bilinç aşılayacak bizi yönlendirecek bir öğrenci kitlesi yok diye iç geçiriyordur. Acaba bu tip toplumlar batar mı. Dibe vurur mu. Asla başlarına bir şey gelmez. Kimse böyle toplumlara bir şey yapamaz. Ama bizim gibi yaşadığı sorunlara uzak olan bir toplumla herkes dilediği gibi oynar ve bizde seyirci oluruz. Ondan sonra da vaziyetimiz neden böyle diye arabesk yakınmalara girip en küçük bir eylemlilik geliştirmeyiz.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..