Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ağustos '08

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Pozitif Bilimin Kabul Etmediği bir gerçek: RADYESTEZİ

Pozitif Bilimin Kabul Etmediği bir gerçek: RADYESTEZİ
 

Bir sarkaç yada çubuk nasıl oluyorda suyun kaynağını gösterebiliyor ?


Öyle enteresan bir çağda yaşıyoruz ki, ilimin her dalında yapılan araştırmalar, ortaya yepyeni ürünler, yeni kolaylıklar, yeni imkânlar çıkartıyor. Matematikten, Tıbba, Elektronikten, Uzaya kadar hemen hepsi insanlık için yeni bir şeyler bulmanın, yaratmanın yada üretmenin gayreti içindeler..

Size bu yazımda enteresan bir konudan bahsetmek istiyorum. Aslında bu konuyu, yöntemlerini, sonuçlarını daha önceden biliyordum ama adının Radyestezi olduğunu ve bu işin gerçekten uzmanları olduğunu ve bu kadar ciddi yöntemleri ve geniş kullanım alanı olduğunu bilmiyordum.

Nedir Radyestezi ?

Köken olarak Fransızca olan Radiesthesia kelimesinden Türkçeye olduğu gibi alınmıştır. Dilimizde yazılış ve okunuşu itibariyle ‘’RADYESTEZİ’’olarak kullanılmaktadır. Türkçe karşılığı olarak da “Bulma” “ortaya çıkarma” anlamına gelmektedir. Neyi bulma, nerede bulma, nasıl bulma ve ortaya çıkarmayı ise yaptığım araştırma ve bulduğum bilgilere istinaden sizlerle paylaşayım.


Radyestezi bir şeyin ortaya çıkartılmasında kullanılan, eskilerin deyimiyle ‘nevi şahsına münhasır” yani kendine has bir yöntemdir. Günümüzde nasıl ki laboratuarlarda belirli metotlar kullanılarak tahliller sonucunda bir takım sonuçlara varılıyorsa, radyestezi yöntemini de kullanmak suretiyle de bir takım tahlil ve tetkikler yaparak sonuçlara ulaşmak mümkün olmaktadır.

Başka bir ifade ile henüz fizikçilerce kesin izahı yapılamayan, ya da keşfedilemeyen eşya ve belirli kaynaktaki radyasyon veya manyetik alan etkileşimlerini sarkaç, çubuklar ve muhtelif numuneler aracılığı ile algılama, bunları bulma yada bulmaya yardımcı olma işidir. Bunları yapanlara, algılamaları okuyup anlamlandıran kişilere de Radyestezist deniliyor. Radyestezistler bu işi yaparken değişik modelde sarkaçlar, çatal çubuklar ve muhtelif kitler kullanıyorlar.

Radyestezinin tarihçesi epey eskilere dayanıyor. Yaklaşık 4000 bin yıllık bir geçmişi olduğu tahmin edilmektedir. Firavun mezarlarının bazılarında, bir ipe bağlı ağaç yuvarlaklara rastlanmıştır. Bu bilgiden de sarkaçların firavunlar zamanında kullanıldığını sanılmaktadır. Ayrıca, Çin imparatoru Yu’nun mezarında da kabartma çatal çubuk ve bu çatal çubukla yeraltındaki su kaynakları ve maden filizlerini gösteren açıklamalar bulunmuştur.

Radyestezinin Türkçe anlamı "ışın duyarlık, titreşim duyarlık" tır.. Bu insan bedenindeki titreşim alanlarının, canlı ya da cansız nesneler hakkında bilgi sağlamak için faydalanıldığı bilim dalıdır. Bu bilgi, hedef nesnenin enerji alanlarıya eşdeğer rezonansa girmesiyle sağlanıyor. Bilginin deşifre edilebilmesi için özel kalibre edilmiş cihazlar kullanılmakta. Önceleri sadece su bulma, maden arama ve kayıp nesnelerin yerini belirleme gibi alanlarda kullanılırken, radyestezi günümüzde tıbbi teşhisler için uygulama alanı da bulmaya başlamıştır. Şimdilik ülkemizde su bulma yöntemlerinde aktif olarak kullanılıyor.

Radyestezi; cisimlerin neşrettikleri (yaydıkları) radyasyon dalgalarını algılamak suretiyle bir takım akımları, olayları ve maddeleri teşhis etmeyi konu olarak almış bulunan bir ilim dalıdır. Bu radyasyon dalgaları gözle görülmez, kulakla işitilemezler. Ancak hassas duyularla hissedilebilirler ve genellikle bu dalgaların uyarılarını tanıyabilmek için yardımcı bir alete ihtiyaç duyulur ve yardımcı alet kullanılır. Günümüzde bütün dünyada radyestezi ilmi uygulayıcılarının (Radyestezist) kullandıkları iki yardımcı araç vardır: Sarkaç (pandül ve rakkas da deniliyor) ve çubuk (değnek, çatal çubuk, çatal değnek de deniliyor) ve muhtelif malzemeler (altın, gümüş, bakır, demir ve diğer bütün madenlerle kil, toprak, tuz, kireç hatta bahçe gübresi) dir.

Yani, Radyestezist olarak tanımlanan kişi, biraz da özel yetenekleri sayesinde bu malzemeleri kullanarak, ilgili objeye (su, petrol, maden, eşya gibi) yoğunlaşıyor ve bu cisim sayesinde özellikle suyun kaynaklarına ulaşabiliyorlar. Bununla ilgili çok başarı öyküsü okudum. Hatta bir tanesinde, ismini izin almadığım için yazamayacağım bir kişi, uzmanların hatta Jeologların bile bir arazide bulamadığı, imkânsız dedikleri su kayaklarını kendi yöntemleri ile buluyor. Bugün bile halen su çıkartılmaya devam ediliyor. Bu örnekle o kadar çok ki !.. Bu işi amatör olarak yapmaya çalışanlarda Anadolu’nun bir çok yöresinde halen varlar. Ama bazıları da bu işi meslek edinmişler, belli eğitim almışlar, sertifikasyon almışlar ve bu işi profesyonelce yapıyorlar.

Işımduyu, canlı ve cansız üç haldeki bütün maddelerin ışımalarından, farklı dalga boylarında, sürekli çıkan ışımlara karşı duyarlılık bilimidir. Kullanılan usul ve cihazlar (sadece sarkaç değil) diğer bilinenlerden farklı, diğer mevcut bilimci uygulama alanlarının hepsini kapsamaktadır.

Kısacası, Radyestezinin bilimsel bir açıklaması henüz yok. Bu yeteneğe sahip kişi bir özel sarkaç, yaş hayıt ağacı dalı, metal çubuklar kullanarak yeraltındaki su kaynaklarının debisini, derinliğini, akış yönünü suyun kalitesini tespit eder. Bu yöntemi uygularken de hiçbir teknolojik cihaz kullanmaz. Çıplak ayakla toprakta gezinir. Elindeki dal veya metal çubuğun aşağı veya yukarı kıvrılması ile yeraltındaki su hakkında varsa her türlü bilgiyi verir. Yapılan deneylerin % 90’ı başarılı olmuştur. Bu iş Fransa’da çok yaygındır. Zaten en ünlü Radyestezist de bir Fransız’dır. Ama ülkemizde de başarılı işlere imza atanlar, hatta bu işleri kurumsal ortamda yapanlar ve hatta Jeoloji, haritacılık gibi alanlarda da kullananlar vardır.

Bence, hükümet ve yerel yönetimler bu işe el atmalılar. Özellikle, susuzlukla karşı karşıya olduğumuz ve ileriki günlerde, aylarda, hele ki, önümüzdeki yıl, yağmurların olmaması durumunda müthiş bir kuraklık yaşayacağımız aleni bir şekilde belli iken, bu yöntemlere başvurması, yağmur duasına çıkılmasından yada bulutlara tohum atılmasından daha iyi bir çözüm olarak geliyor bana..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..