Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Temmuz '09

 
Kategori
Eğitim
 

Program geliştirme ve kendini yenileyen öğretmen

Program geliştirme ve kendini yenileyen öğretmen
 

program geliştirme


Öğretim için planlanmış faaliyetler sistemi olarak da tanımlanabilecek program geliştirme faaliyetleri bir süreç olarak sürekli devam etmektedir. Ülkeler, değişen eğitim-öğretim anlayışları ve bilim-teknikteki gelişmeler sonucunda sahip oldukları eğitim ve ders programlarını sürekli yenilemektedirler.

Programı yapmaya karar verme öncesinde yapılan analizler yenilenmenin ne kadar gerekli olduğuna karar vermektedir. Sonrasında yapılması gereken program geliştirme grubunun kurulması ve çalışma planının yapılmasıdır. Belirlenen hedefler doğrultusunda çalışma planı uygulanır ve program öncelikle, belirlenen okullarda deneme aşamasına alınır. Belirlenen okulların her düzeyden ve farklı yörelerden olması gerekir ki deneme sonuçları uygulama sonuçlarına yakın olsun. Deneme aşamasında öğrenci ve öğretmenlerden alınan dönütler sonucunda programda gerekliyse değişikliklere gidilir. Ayrıca bu dönütlerden elde edilecek en önemli unsurlardan birisi de program geliştirme basamaklarından 'Eğitim durumlarını hazırlama' basamağıdır. Bu basamakta; kullanılacak öğretim anlayışı, yöntem ve teknikler belirlenir. Öğretim için gerekli teknik ve teknolojik materyaller geliştirilir ve kullanılmak üzere okullara gönderilir ve tanıtılır.

Uzayıp gidecek bu program geliştirme faaliyetlerinin sonucunda 'Paket' hazırdır. Artık top, programı uygulayacak öğretmenlere atılmıştır. Tabi ki her insan gibi öğretmenlerin de kendilerince belirledikleri öğrenme ve öğretme alışkanlıkları vardır ve tamamiyle değişen bir programa öğretmenin ayak uydurması zor olacaktır. Kısa süre içerisinde, yenilenen programın öğretmenlere uzmanlar tarafından tanıtılması sağlanmalıdır. Kurulacak öğretmen-öğretmen zinciri ile de en azından bu programın temel felsefesinin iletilmesi son derece hayati önem taşımaktadır.

Her süreç gibi zincirin herhangi bir halkasında oluşan zayıflık bütün bir süreci etkilemektedir. Artık program uygulamaya hazır hale gelmiştir ancak burada bir engel daha vardır. Biraz önce de bahsettiğim 'öğretim alışkanlıkları' ne kadar değişebilir durumdadır?

Ülkemizde daha önceleri mecburi olarak uygulanan (okullar boş kalmasın amacıyla) 'öğretim ve eğitim' felsefelerini, yaklaşımlarını bilmeyen öğretmenlerin atanması ve esas sorun olarak <ı>'en önemli birim olan' hizmetiçi eğitimlerin aslında tamamen 'hizmetdışı' haline dönüşmesiyle, eğitim bilimlerinin öğrenilmesi fikrinin 'angarya' basamağına indirgenmesi, kalıplaşmış öğretme stillerinin sağlamlaşmasına neden olmuştur. Evet, onca yılın eğitim tecrübesiyle öğretmenlerin kendilerini adapte etmemesi imkansızdır ancak bunun zaman alması da kaçınılmazdır. İşte bu açıdan 'hizmetiçi' eğitimlerin daha sık ve daha etkili düzenlenmesi ve hatta maaliyetinin azaltılması için ülkenin her biriminde yapılması gerekmektedir.

Tabi ki pasın öğretmenlere atıldığı basamakta işlemesi gereken unsurlardan birisi de iç motivasyonun aktifleşmesidir. Bunu sağlamak hem öğrtemenin kendisini yenileme isteğine hem de dış (maddi) etkenlere bağlıdır. Geçim sıkıntısını ve çocuklarının geleceğini düşünürken bir yandan da kendini alıştığı düzenin dışında bulan öğretmenin burada yaşayacağı sıkıntı aşikardır.

Bu kadar şeyden sonra bence ülkenin en üst seviyesinde bulunan öğretmenler, bunlara gerçekten değer verip para yoksa iş de yok mantığında olmalı mıdır isyanının velilerden, 'sen de ne çok biliyormuşsun yap da görelim, onca yıllık tecrübeyi yok mu sayıyorsun' isyanının da öğretmenlerimizden geleceğini biliyorum. Ancak ne yazık ki sürekli yenilenen dünyada, bu dünyaya hazır olmak zorunda olan milyonlarca gencin noksanları gelecekte hepimizin eksiği olacağından velilerin isayanı çok da kulak ardı edilmeden öğretmenlerin iç motivasyonunu arttırarak fakat daha da önemlisi zaten yeteri kadar fedakar öğretmenlerin yeniliklere açık ve adapte olmaya istekli olması gerekmektedir.

Elimizde büyüyecek nesil kalıp düşünceler içerisinde yüzmemelidir. Değişebilir düşünce ve bilginin varlığı gerçeğinde kaybolmalı ve daha da iyiye yöneltilmelidir. Gelişmelerden 'bihaber' bir toplumun aydınlatılması biz öğretmenlere düşmektedir. Ama herşeyden öte kendi öz ihtiyaçlarında fazlasıyla noksanlık olan bir insanın iş yaşamındaki etkinliği de düşecektir.

Acaba program geliştirme basamaklarına bir yenisi daha eklenmeli midir? En azından ülkemiz için...

 
Toplam blog
: 70
: 1093
Kayıt tarihi
: 27.01.08
 
 

Çok da eskilerde olmayan bir tarihte doğdu. Kulağına ismini fısıldadılar: İsmail. İsmini büyüyünc..