Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Haziran '16

 
Kategori
Güncel
 

Ramazan ekranlarındaki "hocaların" astronomik paralar alması doğru mu?

Ramazan ekranlarındaki "hocaların" astronomik paralar alması doğru mu?
 

Her Ramazanda yaşanan tartışmalardan biri de televizyonlarda Ramazan programı yapan ünlü hocaların aldığı paralardır.

Ne kadar doğru olduğu bilinmez Nihat Hatipoğlu, Mustafa Karataş gibi hocalar program başına büyük paralar alıyorlarmış...Peki bu hocaların din adına verdikleri bilgilerden para kazanmaları doğru mudur?

Tartışma konusu bu...Kimilerine göre, hocalar Kuran ve din eğitiminden hiç bir maddi karşılık beklememelidir...Hepsini Allah rızasını yapmalılar.

Bu mantığı Kuran ayetlerine dayandıranlar, aslında ya işin özünü inmiyor ya da bile bile saptırıyor. Kuranda ilgili ayetler, peygamberlerin din tebliğleri için insanlardan herhangi bir ücret istememeleriyle ilgilidir.

Oysa, bu hocalar peygamber değildir...Bunlar din tebliğ etmezler, ama bildikleri kadar insanlara dini bilgiler verirler. Bu bilgilerini paraya tahvil etmeleri de onların kendi tercihidir.

Laik Cumhuriyet vatandaşında şu kanaat yaygındır: Hocalar, ölülerini yıkamak dahil her işi maddi karşılık beklemeden yapmalıdırlar...Bu yüzden imamların, hocaların aldıkları paraları asla meşru görmezler.

Ben ne adamlar biliyorum, çocuğunun sünnetinde oynattığı dansözün göbeğine çil çil bankonotları takarken gurur duyar da sünnette Kuran okuyan imama verdiği/vereceği üç kuruşu çok görür.

Sanki, imam onun sünnetinde okumak zorundaymış gibi...

Bir keresinde, bizim caminin müezzinini ölmüş babası için Tebareke okumaya çağıran böyle bir adam, müezzine "borcumuz var mı" gibi ağız ucuyla soruyor...Bizim genç müezzin de sıkıldığından "yok,"diyor...Adam da pişkin pişkin eli boş yolluyor çocuğu...

Şimdi bakınız, senin baban ölmüş...Muhtemelen dünyanın malını da bırakmıştır sana...Sen şimdi kendi babana Tebareke okuyacak bilgiden yoksunsun, caminin genç müezzinini çağırmışsın...Çocuk, her akşam gelin baban için Kuran okumuş...Çıkarıp bir yüz lire vermek yerine eli boş yolluyorsun...

Gerekçe de hazır; Kuran parayla satılmaz...Hadi oradan zübük!...Eğer, Kuran parayla satılmazsa sen kendin öğren kendin oku...Caminin imamı, müezzinin senin ölmüş babana okumak zorunda mı?

Ben, bizim müezzine keşke isteyip paranı alsaydın, dedim...Çocuk, önemli değil hocam, diye olgunluk gösterdi.

Şimdi, televizyonlarda saatlence program yapan hocalar sayesinde bu televizyonlar milyanlarca liralık reklam alıyor...Ee..Hoca, işi parasız yapacak, bu cukkalar da televizyoncuların cebine girecek...Bu haktan reva mıdır peki!

Ramazan ayı böyledir...Hem kişisel yönüyle ibadet ayıdır, hem de sosyal bir vakıadır...İnsanlar, İslami yönden bilgi açı olduğu için ya da hocalara hayran oldukları için bu programları izliyor ve hocalar da emeklerinin karşılğını alıyor...Azına çoğuna karışmam, bu da bir piyasa meselesidir.

Nihat Hatipoğlu'nun kendi açıklamasına göre, kazandığı bu paralarla Ankarada ailece kurdukları bir öğrenci yetiştirme vakfı ve okulunun giderlerini karşılıyorlar...Yani kazandığını yine İslami hizmet için kullanıyor...Buna kim ne diyebilir!

Kaldı ki, emeğinin karşılğını alan bir insan bunu kendisi için de harcayabilir...Yok, eğer meccanen verirse o da kendi bileceği bir iş...Ama, bilgisinden para kazanıyor diye kimse suçlayamaz.

Aslında çoğu kişi, hocalara değil, hocaların anlattıklarına kızıyor...İstiyorlar ki, televizyon ekranlarında dinden imandan bahsede biri olmasın...

Bu ülkede dini istismar ederek halkın paralarını soyan "himmetçiler" de geldi geçti...Bunların nedeni de aslında İslami anlamda bilgisizlik değil midir...Bırakın insanlar aydınlansın, bırakın dini esasları öğrensin...

Hocalar da emeklerinin karşılığını televizyonculardan alsın...Ne mahzuru var?

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..