Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Aralık '15

 
Kategori
Güncel
 

Ressam Burhan Kum'un Türk'ün bilimle imtihanı başlıklı yazısına eleştirel bakışım

Ressam Burhan Kum'un Türk'ün bilimle imtihanı başlıklı yazısına eleştirel bakışım
 

ben hava raporuna bilgi alırken


http://www.evrensel.net/haber/268430/turkun-bilimle-imtihani
 
Evrensel sitesinde ressam Burhan Kum "Türk'ün bilimle imtihanı" başlıklı yazısını okudum. Faydalı, hem de yer yer çok faydalı buldum; fakat iki noktada yazının öz fikrini kahreden hatalı yaklaşımı var.
 
Yazıda, bilimsel ve insani etik, bilimsel ve bilim insanı olma değerleri ve milliyetçilik bağlantılı düşünce açımlarıyla insan uygarlığı üstüne değerli eleştiriler buldum. Bilim ve bilim insanı üstüne felsefi bir yaklaşımı var. Bu yaklaşıma iki örnek alıntı:
 
“Bilim insanı “olmuş” bir kişi toplumun gözünde uzmanlık alanında çığır açmış olmanın ötesinde aklı başında, nerede durması gerektiğini bilen, baskıya boyun eğmeyen, insan onuruna saygılı kişidir.”
 
"Bütün ulusların hastalığı olan milliyetçilik hayata insanlığın ekseriyetini dışlayan bir pencereden bakmanın mitolojik anlatısıdır. Bu anlatı, yerel unsurlar kadar, bizzat ulusları ayıran hayali sınırları kaldırdığını iddia eden uluslararası organizasyonlar ve kurumlar tarafından körüklenir."
 
Milliyetçiliği körükleyen kurumların arasında Nobel Vakfı'nı da göstermektedir sayın yazar. Her şeye rağmen ben Prof. Aziz Sancar'ın 2015 kimya dalında Nobel Ödülü almış olmasından gururlandım. Ayrıca, değerli bilim insanı Aziz Sancar'ın bu ödülden dolayı TC devletinin liderleri ve kurumları tarafından takdir edilmesini de onun siyasi ve inançsal kimliğine aldırmadan doğru ve insani buluyorum. 
 
Ancak bir noktada yazının ana fikir ekseninden saptığı kanısındayım. Güvenlik güçlerinin PKK şehir örgütünü dağıtmak üzere sürdürdüğü operasyonu “Kürt halkına saldırı” olarak nitelemesi hem yazının öz kimliğine hem de gerçeklik açısından bana sorunlu göründü. En azından bilimsel başarı olgusunun insan uygarlığı vahşetini önlemede etkisizliğini vurgulamak adına oldukça zorlama bir örnekleme yapılmış.
 
Kürt halkına saldırı: “Bu yazıyı yazdığım dakikalarda devletin silahlı kuvvetleri Diyarbakır’ın Sur mahallesine BÜYÜK bir TAARRUZ hazırlığı içindeydi. Sanki günlerdir sergiledikleri vahşet beklediklerini getirmemiş, “nihai sonuç”a henüz ulaşılamamıştı. Ne bekliyorlar, Sur’u, Cizre’yi, Diyarbakır’ı, hatta tüm Kürdistan’ı yerle bir edip, yeniden inşaya hazır halde TOKİ’ye teslim ettiklerinde istedikleri sonuca ulaşmış mı olacaklar?”
 
Güvenlik güçlerini vahşi saldırganlar olarak nitelerken PKK şehir militanlarının yaptıklarından hiç söz etmiyor olmasına ne mana vereceğimi bilemedim. Sokaklara kazılan hendekler, kurulan barikatlar, yakılan cami, hastane ve okullar, kurşunlanan ambülans ve itfaiye uydurma haber görüntüleri olabilir mi? Sizce de bir tiyatro oyunu mu sergilenmektedir? Çatışma ortamından kaçarak kasaba ve şehirlerden göç eden yurttaşlar nereye gidiyorlar dersiniz? Belki de onların içinde Kürt halkı yoktur; ya da “hain Kürtlerden olabilirler; ne de olsa PKK militanlarını güvenlik güçleri karşısında yalnız bırakmışlardır. Bir de operasyonun gerçekten de “barışçı Kürt halkı” üstüne yapıldığını varsayalım. Bu varsayıma göre düşününce de, tankıyla topuyla, helikopterleri ve uçaklarıyla güvenlik güçlerinin bir aya yakındır ne kadar az “Kürt” imha etmiş olmasını yazıda tespit edilmiş olan “saldırgan ve yok edici devlet” amacına uydurmakta zorluk çıkıyor.
 
Son cümlesini de mantıksal algım bakımından sorunlu buldum: “Ne diyelim, çıplak olan sadece kral olsaydı elbiselerini yine de görüyor gibi davranabilirdik. Ancak ülkenin tamamı çıplaklar kampına dönüştüğünde herkes de kör olmuş demektir”
 
Kralın çıplaklığını görmemek iktidara boyun eğme yalakalığıdır. Yani kral çıplaksa onu çıplak görmeliyiz. Burhan’ın dediği gibi “giyinik görüyor gibi davranmak” her şeyden önce yazının öz teması olan bilimsel ve bilim insanı olma etiğine aykırıdır. Ressam Burhan Kum belki de farkında bile olmadan tam da bu aykırılık içinde sokaklarda çıplak dolaşan PKK şehir terörünü giyinik göstermektedir.
 
Son cümlesi büyük laf küçük anlam olmuş. Hepimiz çıplaksak kör gibi davranıp da giyinik olduğumuz sanısıyla yaşamanın yalakalık anlamı bile kalmış değildir. Çıplaklar kampında kim kendini giyinik zanneder ki çıplak olduğunu görmeyen körlere iltifat etsin?
 
Muharrem Soyek
 
 
Toplam blog
: 363
: 1765
Kayıt tarihi
: 04.08.08
 
 

Parasız yatılı Darüşşafaka Özel Lisesi'nde iki yılı hazırlık sınıfı olmak üzere yedi buçuk yıl ok..