Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Eylül '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Rus kadını ile Türk kadını arasındaki farklar... Ve erkeklerimiz...

Rus kadını ile Türk kadını arasındaki farklar... Ve erkeklerimiz...
 

Şimdiii... İki şeyi mukayese etmek için ne gerekir? İkisini de her yönü ile bilmek ve tanımak ve karşılaştırmayı "eşit şartlarda" yapmak.

"Türk kadınları tu kaka... Rus kadınları harika" diye ahkâm kesenlere sormak isterim: Ömürlerinde kaç Türk kadını ile birlikte oldular, hepsini tanımalarına imkân var mı? Yanlış seçimlerinin bileti "tüm Türk kadınlarına mı kesilmeli"? İki, haydi bilemediniz üç Rus kadını tanımakla, tüm Rus kadınlarının "Türk kadınlarından üstün olduğuna" nasıl karar verebiliyorlar?

Fiziksel karşılaştırma için söyleyebileceğim; Ne Türk kadınlarının hepsi çirkin, ne de Rus kadınlarının hepsi güzeldir. Fiziksel karşılaştırma yapanlara sormak isterim "Hiç aynaya baktılar ve aynı karşılaştırmayı kendileri ile diğer ülke insanları arasında da yaptılar mı?"

Rus kadınları eğitimli deniyor. Evet eğitimliler. Ama erkekleri de eğitimli, bu hiç dile getirilmiyor nedense. Çünkü, devlet el atmıştı eski rejimde eğitim işine. Bundan sonra ne olacak, hep beraber göreceğiz. Ama bu eğitimin diploması "nedense" pek çok ülkede (bizimki de dahil) geçersiz. Bu nedenledir ki pek çoğu ülkemizde (maalesef) ya revülerde, ya da "o, tarihin en eski mesleğinde" boy göstermekteler. Bu nedenledir ki bazı erkeklerimiz, yine genelleyerek... Hepsini aynı kefeye koymaktadırlar. Genel adı "Nataşa"dır onların. Bunu da birey olarak "yanlış bulduğumu" ifade etmek isterim.

Ülkemizde ise eğitim düzeyi son derece düşük. Kız çocuklarının okutulması "özellikle kırsalda" gereksiz görülüyor. Zaten verilen eğitim de ortada. Toplum olarak "okuma alışkanlığımız" yok. Benim, sizin çok okuyor olmamız önemli değil. Önemli olan çoğunluğun okuması ve kendini geliştirmesi. Kaç kişinin evine ciddi bir günlük gazete giriyor sorarım size? En basitinden teknoloji, mesela bilgisayar, "en çok hangi amaçla kullanılıyor"? Ben burada internet ile ilgili hiçbir abuk soru ile karşılaşmazken, Türkiye'de internet ve bilgisayar sözcüğünü duyan... O yüzlerinde çokbil(me)miş ifade ile "chatleşip chatleşmediğinizi" sorar veya ima ederler. Teknolojiden çok, onun "eğlencelerinden yararlanma" eğiliminde değil mi çoğu insanımız? Eğitim konusunda o kadar çok şey var ki aslında yazılacak. Eğitimin sadece okullarla sınırlı olmadığının, yaşam boyu kendini geliştirerek "medeni birey olabilmenin başlangıcı" olduğunun kaç kişi farkında acaba? Sanatın ne olduğunun, kime sanatçı dendiğinin bile ayrımında olmayan bir toplumda, sanatsal etkinliklerle "kaç kişi gerçekten iç içe"? Bu karşılaştırmada kadın/erkek ayırmadan, toplum olarak "eksik olduğumuz" ortada.

Kadın veya erkek diye ayırmadan... İnsan olarak ele alırsak eğer, -ki bizim ülkemizde nedense bu ayırımcılık inanılmaz boyutlardadır- toplumsal baskılar hayatımızı yönlendirmez mi hep. Yasak-günah-ayıptır her şey nedense. Hele de kadınlara. Erkeğin "elinin kiri"dir de ihanet, kadının ölüm fermanıdır nedense. Yapış-yapıştır pek çok ilişki. Erkek gitmek isterse gidebilir de çoğu kez... Kadın boşansa da, çevrenin, ailesinin ve eski kocasının baskı ve gözetimi altında değil midir genellikle. Azınlıklardan değil, genel toplum yapımızdan bahsediyorum. "Ben aslaaaa" veya "Ben hiiççç" demeden önce "Türkiye genelini-gerçeğini" bir düşünün derim.

Kadın biraz gönlünce giyinse... Hele bir de doğal davransa, hemen "hafif kadın" damgasını yer ülkemizde. Saçma -sapan ayrıştırma vardır bir de; Eğlenilecek kadın, evlenilecek kadın diye. İyi de o "eğlenilecek kadınlar" kiminle eğlenmişlerdir. Eğlenilecek erkekler, evlenilecek erkekler diye ayıracak olsa Türk kadını -erkeklerin, evlenilecek kadınlarda aradıkları özellikleri baz alırsak- kaç erkek vardır ki bu kriterlere uyan ülkemizde? İğneyi kendimize, çuvaldızı karşımızdakine batırmalıyız. Sadece karşı taraftan "mükemmel olmasını beklemek" ne denli adildir acaba?

"Ülkemde kadınların içine düşürüldüğü ikilem, düşündürücüdür aslında. Hem "eline erkek eli değmeyecek, hem de çok tecrübeli olacak". Nasıl olacak bu, sorarım size?" diye bitirmişim bu konudaki yazımı daha önce... Bu sorunun cevabı verilemeden, iki ülke kadınını kıyaslamanın son derece yanlış olduğu da muhakkak. İki ülke kadınını kıyaslayan bazı erkeklerimize "önce -özellikle ülkelerindeki- kadına, bakış açılarını, beklentilerini sorgulamalarını" öneririm.

Evlenirken eli erkek eline değmemiş eş isteyen ve her şeyi kendileri öğreten (!) erkeklerimizin... Kadının öğrendiklerinin eksikliğindeki rolü hiç düşünülür mü acaba? Örneğin; Kadın, bir şeyler daha katabildi ise kendine bu yönden -mesela film seyretti diyelim- uygulayabilir mi bunu. Bir teklif etsin bakalım... "Nereden öğrendin bunları ... (burada küfür var)" sorusu ve belki de ardından dayak gelmez mi? Gelmez derseniz bu "koskoca bir yalan olur". Sizin evinizde aksi olabilir belki ama, Türkiye "sizin eviniz kadarı" ile sınırlı değil. Hele ki "erkekliğine ve cinselliğine" söz etmenin nerede ise "cinayet nedeni" olduğu, erkekliğine laf söyletmeyen, bu konuda değil konuş(tur)mak, her sözü "alınmaya hazır apartta bekleyen" bazı erkeklerimiz söz konusu ise.

Kadın, bizde nedense "koca evinde ve kocasından öğrenmelidir" sevgiyi, sevişmeyi... Bu nedenledir ki, bilgisi(zliği) "kocasınınki kadardır". Yine burada yurdum kadını / erkeğinin azınlık değil, çoğunluğu ele alınmıştır. Lütfen gazetelerin "üçüncü sayfa haberlerine" ara sıra da olsa bir göz atın, namus-töre cinayetleri ne ifade ediyor sizlere bilmek isterim. Tecavüze uğrayan kadın öldürülür de, erkek elini-kolunu sallayarak gider evlenir gönlünce. Sanki kadın, o olayı tek başına yaşamıştır. Öldürülmese bile, yaşadığı travma yetmezmiş gibi, bir de suçlama cümlesi vardır toplumumuzun "Dişi köpek kuyruğunu sallamasa..." diye. Bu bile "öldürmeye yeter" kadını... Ölüm sadece "hayati fonksiyonların sona ermesi değildir". Yaşarken de ölebilir insan. İçi ölür, duyguları ölür. Hele bir de tecavüz edenle evlendirilir ki kızlarımız... Gel de bu evlilikten hayır bekle.

İçinde yaşayamadığı, yaşatmadıkları duygular... Yapabilecekleri diğer kadınlardan daha eksik olmayan kadınılarımız "olması öngörüldüğü şekilde olmak zorunda bırakıldığı için" beğenilmemekte ise eğer... Bunun suçu yine "o, yaşamaları gereken insana ait yaşanasıları, yaşatmayanlarda" değil midir?

Rus kadınlarını göklere çıkarıp, Türk kadınlarını aşağılayan bir yazıya yapılan... Ve çok beğendiğim bir yorum cümlesi, özetle ifade ediyor aslında söylemek istediklerimi; "Dans iki kişi ile yapılır".

Bu arada üzgünüm bazı erkeklerimiz adına... Çünkü, çok beğendiği tarafından "tercih edilmediğini bilmek" pek hoş bir duygu olmasa gerek. Rus kadınları, özellikle İtalyan erkeklerini tercih ediyorlar... Hani şu hem tensel, hem de duygusal yönden onlara ve dünyadaki pek çok kadına hitap eden, bakımlı, yakışıklı, eğlenceli ve bir o kadar da centilmen -yapmacık olmayanından- İtalyan erkeklerini. Rusya'dayım, sorguluyorum... Ve aldığım cevap "hep bu".

İtalyan erkekleri için iki sıradan cümle buldum internetten... Pek çok sitede aynı cümleler dolaştığından, kaynak belirtme gereği duymuyorum...

1-<ı> "Bir erkek için Rus kadını ne ifade ediyorsa, bir kadın için de İtalyan erkeği o kadar şey ifade ediyordur."

2-<ı> Aslında tehlikeli olan, Türk erkeklerinin Rus kadın fantazileri ya da geyikleri değil... Asıl tehlikeli olan Türk kadınlarının İtalyan erkek hayranlığıdır. Hem de İtalyan erkekleri (bazı fiziksel özellikleri ile) Türk erkeklerine benzediği halde... ıÜü İtalyan erkekleri, Türk erkeklerinin daha seksi, medeni, yakışıklı ve centilmen versiyonlarıdır." Burada bazı erkeklerimiz için acı olan şudur ki, fiziksel özellikleri aynı ama diğer açılardan çok farklı iki erkek modeli söz konusu... Yani son derece adil bir karşılaştırma yapılmıştır. Bu kıyaslamada, pek çok Türk erkeğinin kısa boyları ve bacakları, göbekleri ve göbeklerinin altından taktıkları kemerlerle daha da feci bir görünüm kazanmaları ise hiç dile getirilmemiştir.

Bunlar benim cümlelerim değil. Bilmem, tanımam İtalyan erkeğini. Neva'da bot gezisinde ve St. Petersburg sokaklarında gördüklerimse... Dış görünüşleri hakkında bilgi verebilir ancak ve -benim açımdan- o da genellemeye yetmez.

Bu yazıda amacım; "Farklı kültürlerdeki insanların kıyaslanmalarına... Ve bir tarafın yüceltilirken, diğer tarafın aşağılanmasına karşı olduğumu" anlatmaktı.

Acaba "bu karşılaştırmayı yapan" bazı Türk erkekleri de, Türk kadını tarafından İtalyan veya bir başka ülkenin erkeği ile kıyaslanmak ister miydi? Hani yani... Öylesine bir sorayım dedim:))

Not: "Bazı Türk erkekleri" yazdım özellikle... Çünkü hepsini aynı kefeye koymanın... Genellemenin yanlış olduğunu düşünüyorum.

 
Toplam blog
: 139
: 1916
Kayıt tarihi
: 12.04.07
 
 

Bana biri kendini anlat dese, susar kalırım. Her konuda çılgın bir istekle konuşan ben, işte o anda ..