Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '09

 
Kategori
Magazin
 

Rus kadınlarına, sora sora delirttiler...

Rus kadınlarına, sora sora delirttiler...
 

Rus kadınlarına, niye bu kadar güzelsiniz? Evlenmek için mi geldiniz, Türkler yakışıklı mı diye diye


Yaz biterken, âdettendir. Turizm hesaplamaları yapılır. Kim gelmiş, kim gitmiş. Ne kadar döviz bozdurulmuş. Seneye turizmi neresinden patlatırız acaba? Patlarken çatlar mı? Nasıl bir cümle sarfederiz ki, tesirli olsun. Hep beraber nasıl ağlarız? Ağlamak da bir sanat!

Turizm, insanın gönlündedir. Yaz, kış hiç bitmez. Bu aşk, hiçbir aşka benzemez. Gezme sevdası, apayrı biz hazdır. Bana göre daha yaz bitmedi. Daha çok sıcaklarımız var, terleyeceğiz. Deniz mevsimi yeni yeni başlıyor. Kumsal daha pırıl pırıl olacak. Rüzgâr durulacak. Pastırmaları kurutacağız. Domatesler sırada. Durun bakalım! Turizm bitmedi daha. Pastırma yazı başlıyor.

Şimdi moda, “her şey dahil modası”. Otelcilerden direnen olmadı bu sisteme. Ama esnaf çok içerliyor. “Turist otelden çıkıp dışarıda para harcayamıyor” diyor. Onlar da haklı.

Şimdi yeni modada “ Bu sisteme, ülke tanıtımı da dahil mi?” Eh, dahil tabi. Bu sistem Karayiplerden gelmiş. Oradan Dünya’ya yayılmış. Koskoca 5 yıldızlı otellerin restoranı, 2-3 kişi ile idare ediliyor. Müşteri tabağı kaptı mı, nereden dolduracağını, nereden içkisini alacağını iyi biliyor.

Bir otel müdürü anlattıydı. “ San Diago’da bir otelin verdiği hizmet, ayrı ayrı değerlendiriliyormuş. Buna göre iki kişilik lüks bir oda fiyatı, 219 dolar ediyor. Kahvaltı istemezseniz, fiyat otomatikman 199 Dolara düşüyor. Yanında mini bar, klima, havlu istemezseniz, 39 dolara iniyor fiyat.

Şimdi çok sıkı durun. “Yatak istemem, yerde yatarım “ derseniz, 219 dolarlık otelin fiyatı, 19 dolara düşüyor. Ama, şimdiye kadar “Yatak istemem” diyen çıkmamış.

Ya, işte böyle böyle. Sorup öğreniyoruz. Son on yıldan bu yana turist sayısı 10 bin artış göstermiş. Türkiye’de hani turist yoktu? Hani insanlar batıyordu?

En son Temmuz-Ağustosta çok gelen var. İstanbul, Muğla ve Antalya, turistlerin giriş kapıları. Antalya’ya hava yolu ile gelenler, Ağustos ayı itibariyle 5, 5 milyonu geçti. Rus turist sayısı bu yıl, ilk kez azaldı. Marmaris Emre Otel Genel Müdürü Bilge Deliveli: ‘ Bu yıl Ruslar azdı. Antalyalarda da öyle. Gittikçe seneye de azalacak gibi” diyor. 473 bin kişi geldi.Ekonomik kriz için, onlar da bize bakaraktan, “Teğet geçti” diyorlar.

Yalnız, Rus kızlarından, önyargımız nedeniyle de, adeta onları bunaltmış vaziyetteyiz. Bilhassa evlenerek Türkiye’ye yerleşen Rus kızlarına hep sorulurdu. İşte bunların bir başka benzeri de , Rus turistlerine soruluyor. “Çıldır” getirterekten!

“ Normal Rus musun, beyaz Rus mu? Gibi, gibi. “ Rusya’da iş yok mu? Evlenmek için mi geldin? Rusya’da erkek az değil mi? Komünizm mi iyiydi, şimdi mi? Domuz eti yiyor musunuz? Türk erkekleri yakışıklı mı? Kızlarınız saçlarını sarıya da boyatıyor mu? Rus kızları neden otuzuna gelmeden çöküyor? Baltacı Mehmet Paşa’yı tanır mısın? Daha neler neler. En çok sorulanı da “ Rus kızları neden bu kadar güzel?”

Biz gazeteciler, turiste örnek olmalıyız” derdi Turizm Bakanı Nihat Kürşat. Bizleri arabalara doldurur, Ege’de kıyı kıyı otel dolaşırdık. Bir gün yemek bitmiş, Bakan Kürşat, kadehler elde, turist kızla kolları çaprazlaştırıp, birbirlerine şampanya içiriyorlardı. Sofrada kimse kalmamıştı. Sadece onlar vardı. Farkına varıp, hemen resimledim. Arkadaşlardan Hulusi Şenel ( Şimdi Avustralya'da gazeteci) “Şimdi kovuldun” dedi. Niye öyle dediler? Bakan, gazetemizin patronu oluyordu aynı zamanda da, ondan!

İzmir’li Kürşat, gürledi, elindeki kadehlerle: “Yaz Cellek, dedi, devamla: "Turiste, istediği her şey verilmelidir!” Biz de yazdık. Bu meşhur söz, buradan çıktı, yayıldıydı Türkiye’ye. Turizm literatürlerine girdi. Demek o turistin gönlünde, öyle çaprazlama içki içmek varmış. Olur a! O da kırmamış!

Şimdiki Bakan Günay, kâğıt üstünden konuşuyor. 2008 yılı rakamlarına bakıldığında, gelen turist sayısına göre, Türkiye’nin Dünyada 7 nci sırada elde ettiği gelirle 9. sırada olduğunu söylüyor.

Günay, yine masa başında konuşuyor. “Dünya’da ilk on içindeyiz. Bir kaç yıl içinde ilk 5 içine girmeyi hesaplıyoruz” Diyor. Ve ekliyor. “ Krizi atlatabilirsek. 2010 yılında 20 milyon turist bekliyoruz”

Ah sayın Günay. Masa başında konuşmak ne rahat değil mi? Boğazın kurusa, üstü örtülü bir bardak suyun da hazır. Şu bizim patron Bakan gibi yollara düşseniz, turizm tesis sahiplerini ve turizmcileri yerinde, bire bir ziyaretle, onlarla kadeh kaldırarak dinleseniz, anında çaresini oracıklarda verseniz, şu turizm çoktan kurtulurdu.Ya, işte böyle böyle.

Ört ki, ölem!

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..