Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '09

 
Kategori
Yılbaşı
 

Sadece bir gülümseme…

Sadece bir gülümseme…
 

Netten...


- Çocuklar şimdi nereye gidiyoruz? soruyor öğretmen

- Noel Baba’yı karşılamayaaaaa! Hep beraber yanıtlıyoruz …

Beş yaşlarında olmalıydım.

Anaokulun önünde bizi bekleyen eski bir otobüse biniyoruz. Heyecan dorukta…Şehrin yakınında bulunan küçük ormana doğru yol alıyoruz…Başımda çok sevdiğim pembe şapkam, boynumda pembe atkım, ellerimde annemin ördüğü tek parmak yün beyaz eldivenlerim ve üzerimde siyah beyaz kareli paltom…Hayalimde, çocukluğum canlandı. O kadar yakın ve aynı zamanda o kadar uzak…

Otobüs yol kenarında duruyor. Birbirimizi iterek otobüsten iniyoruz. Her taraf beyaza bürünmüş, çok kar var…Çam ağaçları gelin gibi. Ormanda, huzurlu sessizlik…

- Haydi çocuklar, Noel Babaya seslenelim. Bizim geldiğimizi haber verelim.

Sessizlik, bizim mutlu çığlıklarımızla yok oluyor. Avazımız çıktığı kadar:

- Noel Baba biz geldik! Buradayıııııııııız….

Önce gergin bekleyiş…Ya gelmezse! Ve müthiş an…Çam ağaçların arasından, bizi duymuş, geliyor güleç bir Noel baba. Omzunda kocaman torba…

O kadar inandırıcı…O kadar gerçek ve sahici…

Noel Babayı çok seviyordum…Ona hayrandım… O her yıl tam da benim istediğim oyuncakları getiriyordu. O müthiş birisiydi, hayalimdeki hediyeyi biliyordu ve tam da onu bana getiriyordu. Sadece annemin kulağına fısıldadığım hediyeleri o da bilebiliyordu…

O gece, hayatımda yaşadığım ilk büyük hayal kırıklığıydı.

Noel Babayı, ormanda nasıl bulduğumuzu heyecanla anlatıyordum anneme, babama ve ablama. Sonra elimdeki oyuncaklar…Noel Baba, getirmişti bir bir istediklerimi…

Yalnız kaldığımızda ablam bana:

- Sen Noel Babaya inanıyor musun yoksa? Aptal! Öyle bir şey yok…Sokaktan bir adamı giydiriyorlar ve sizi kandırıyorlar…Sen anneme istediğin oyuncaklarını söylemiyor musun o satın alıyor ve okula götürüyor…Noel Baba diye bir şey yok…

Yıkılmıştım… Göz yaşları içinde, anneme gitmiş bir umutla, ablamın yalan söylediğini öğrenmek istemiştim…Ama içimde bir şeyler kopmuştu, kandırıldığım için değil, Noel Babanın bir uydurmaca olduğunu öğrendiğim için. Ben onun varlığına bütün kalbimle inanmıştım ve sevmiştim… O harika birisiydi...bunun bir kandırmaca olduğunu kabullenmek çok zor olmuştu.

Her ne kadar annem ve ablam( korkuyla ve pişmanlıkla) beni tekrar inandırmaya çalışsalar da…şüphenin tohumları içime düşmüş ve filizlenmişti. Noel Baba’nın gerçekte olmadığını küçük yaşta öğrenmiştim ve çok üzülmüştüm.

Şimdi tebessümle hatırladım bu anımı…

Yaşadıkça daha pek çok gerçeği öğrendim. Bazı insanlar umursamaz olduklarını öğrendim. Yolun sonuna geldiğime inandığım halde, daha da ileri gidebileceğimi ve önümde her zaman açılabilecek kapılar olduğunu öğrendim. Hayatımın, sadece saatler içinde hiç tanımadığım insanlar tarafından değiştirilebileceğini öğrendim. İnandığım şeyleri savunmak ne kadar zor olduğunu öğrendim. İyi birisi olabilmek ve insanları kırmak arasındaki çizgiyi nerede çizeceğimi anlamak ne kadar zor olduğunu öğrendim.Ve daha pek çok şey…

Güne ve dünyaya çocuk gözüyle bakmak harika olduğunu düşündüm.Her şey ne kadar kolay olurdu…

Yine de içimizde o masum çocuklar hep var olduğuna ben inanıyorum. Birilerini mutlu edebilmek ve yüzlerinde gülümsemeyi görebilmek, harika bir şey ve bu bazen çok küçük çaba gerektiriyor.

Her şeye rağmen, gülümseyebilmeyi ve gülümsetebilmeyi başarabilmek umuduyla, mutlu yıllar diliyorum.

 
Toplam blog
: 144
: 1854
Kayıt tarihi
: 13.03.08
 
 

Doğduğum ve büyüdüğüm şehir Kırcali, Bulgaristan. Yıl 1964. Makina Mühendisiyim. Evli ve iki çocu..