Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Kasım '08

 
Kategori
Blog
 

Şair/Yazar dostum..

Şair/Yazar dostum..
 

ben Atatürk kızıyım, Atatürk'çüyüm ...


Bazı insanların dünya üzerinde sahip olduğu bir yer vardır onunki de tam orasıydı.. tam köşede.. herkesin her zaman onu görebileceği ve onun herkesi ve herşeyi kolaylıkla görebileceği bir yerde..

O bir seyyar satıcı.. diğerlerinden farkı gezici olmayışı.

Bir duvar dibine koyduğu kurukırmızı biber, ıhlamur, adaçayı, kurunane, kekik, sarmısak, kuşburnu v.b gibi şifalı bitkileri ve günboyu üzerine oturduğu küçük bir tabureydi onun sahip oldukları..


Üşütmüşüm, her yanım dökük.. etlerim lime lime olmuş gibi. Sırtımda spor çantam yol boyunca aşagıya inip yine onun yanından geçiyorken..

-iyi günler, dedim birden... ıhlamur ya da adaçayı var mı?
- O bana "var kızım" derken,
- ne güzel tam köşedesiniz, dedim tam merkezde.. herkesi ve herşeyi görebiliyorsunuz., pardon.. adaçayını yaparken ne kadar koyacagım cezveye?

O bana çayı tarif ederken ben onu inceliyorum. Beyazlamış saçlarına ragmen, yaşının çok da fazla olmadıgını anlıyorum. yeşil gözlerinin üzerinde uzun ve sık kirpikler dikkatimi çekiyor. Yüzü; hayatta epey sıkıntı çekmiş oldugunun habercisi..

- Kızım, diyor ben aslında gazeteci, şair yazar ve ressamım. Antolojilerde dizi dizi şiirlerim var. Romanım var bir tane halen yazmakta oldugum. Tekirdağ gazetesine yazarım.. Burada duruyorum ( eliyle etrafı gösteriyor) günboyu olan biteni hemen kağıda döküyor gazeteye gönderiyorum.. kazalar oluyor hemen yazıp gönderiyorum, uyuşturucular kol geziyor görüyorum bildiriyorum..

O bir çırpıda hızlı hızlı heyecanla anlatırken ben şaşkınlıkla bakakalıyorum bu tatlı kadına..

"Adınız ne?" diye soruyorum.
-Emine Sonal..

Duvarın üzerinde duran bir dosya dikkatimi çekiyor.
- pardon bakabilir miyim?..
İçinde küçük küçük kağıtlara yazılmış küçük dörtlükler, karakalem çalışmaları, gazeteye yazdıgı küçük makaleler.. "vay be! diyorum içimden... helal olsun! hele bir kara kalem Atatürk çalışmaları var ki görülmeye değer.. tam bir Atatürk kadını oldugu besbelli.

Emine hanım rahatsızmış, beyninde ur varmış. Bu rahatsızlığından dolayı doktorlar tarafından bilgisayar ve televizyon yasaklanmış belli bir süre.. bu yüzden kendi yazılarını arkadaşlarına veriyor onlar Emine hanım adına yazılarını internetteki bazı bloglara ve antolojilere giriyorlarmış.

Çok güler yüzlü ve çok konuşkan.. ve sanki konuşmaya da hasret gibi..

Ben de ona Milliyet'in internet sayfasında blog yazdıgımdan bahsettim.. bana hemen dosyasının içinden 29 Ekim'de Tekirdağ'da ve Tekirdağ valiliğinin düzenlemiş olduğu Cumhuriyet gecesindeki resimlerini gösterdi. Tekirdağ valisine yaptığı karakalem Atatürk Portre çalışmasını sunarken çektirmiş olduğu bir resimdi.. valilik bu çalışmasından dolayı ona ödül bile vermiş. Tekirdağ'da tanınan bir kişilik oldugunu resimlerinden anladım.

"Ben vatanını milletini seven bir Atatürk kızıyım" diyor Emine hanım heyecanla konuşurken.. Ata'nın adını söylerken daha bir heyecanlanıyor. Bakın diyor; hemen duvarın üzerindeki dosyanın içinden doğuda şehit olan askerlerimiz için yazmış olduğu uzunca bir şiiri gösteriyor bana.. bunu yazdım.. hem ağladım hem yazdım" ama ben kendim yazamıyorum kızım, sağolsun arkadaşlarım yardımcı oluyorlar.. diyor sık sık..

Emine hanımın yanında duran yaşlı bir kestaneci.. başında külahı, elinde maşası, tüten ocagının üzerinde kestaneleri evirip çevirirken ara-sıra bize kulak misafiri oluyor. Elinden düşürmediği o sigara parmaklarını sapsarı, kendisini de kapkara yapmış.

Ve oradan geçerken sürekli simit aldığım Güler.. adıyla münhasır.. hep güler. Bir keresinde "taptaze" dediği için aldığım simiti ısıramadığımı söyledim o gün ona.. ve yine güldü. " taze olmadıgı halde taze dersen bir daha senden simit falan almam haberin olsun" dedim. "tamam" dedi gülerek. Başı kapalı ama, eşarpını çenesinin altından bağlamış..

Emine hanım Güler'i başıyla göstererek; o da sıkı bir Atatürk'çüdüür" dedi tüm memnuniyetiyle.. yazdıgım şiirleri çook güzel okur. kestaneci, kendi halindedir.. kimi kimsesi yoktur.. tek gözlü bir evde yaşar.. çocukları şehirdışında karısı öleli çok olmuş.. varsa yoksa sigarası.. kestaneleri.. aah kızıım neler gelip geçiyor, neler oluyor hergün şurada bi bilsen..

Adımı soruyor nihayet..

"Sema" diyorum..

- Sema hanımcım gene görüşelim.. bana uğra gelip geçerken sana şiirlerimi resimlerimi göstereyim.. oturur bir çayımı içersiniz.. birdenbire "dur dur.. internet adresimi vereyim "diyor..

Gülümseyerek "tamam" diyorum.. o yazıyor adresini duvarın üzerinde..

Blogcu, yazar, şair, ressam, gazeteci Emine Sonal..

Zaman zaman onun bana verdiği yazıları yayınlayacağım burada.. bu teklifime o kadar mutlu oldu ki !!

Yeni bir soluk tanıdığım için mutluyum...




 
Toplam blog
: 319
: 1390
Kayıt tarihi
: 29.10.06
 
 

"Ben; hiç yalnız kalmadım... Kalabalık bi ailede yere atılan yataklarda Yan yana, baş başa, el el..