Saklı sahil

Yürümekle asla bitiremeyeceğiniz uzunluktaki sahile sahip olan. Bir söylentiye göre, Kanuni Sultan Süleyman’ın Mısır seferinden dönerken kervanının kaybolduğu, defne ve ıhlamur ağaçlarıyla kaplı ormanıyla, bu yeri merak mı ediyorsunuz?

Burası, ne Ege’nin incisi, ne de Akdeniz’in güneşinin olduğu bir mekan. Marmara Bölgesinde Bursa’nın Karacabey ilçesine bağlı bir sayfiye yeri olan Yeniköy(BOĞAZ).

NASIL GİDİLİR?
Eğer aracınız yoksa Bursa Batı Garajına ulaştıktan sonra, “Yeniköy Boğaz... Yeniköy Boğaz” diye haykıran bir çocuk sayesinde fazla zorlanmadan minibüsleri bulabilirsiniz. Yaklaşık bir saat on dakikalık yolculuk yaparak varıyorsunuz. Uzak olduğunu düşünüp de yoldan geriye dönmeye kalkıştığınız anda, yolunuzun sağını ve solunu kaplayan orman manzarası sizi caydıracaktır. Eğer kendi aracınızla gidecekseniz yanınıza bir harita almalısınız.

İstanbul tarafından Uluabat’a gelmeden, Seyranlar tali yoluna sapmanız ve dört, beş tane köy geçmeniz gerekiyor. İzmir tarafından gidecekseniz, Karacabey’in içine girmelisiniz. Köylerden geçerken inek, keçi koyun kirpi, tilki, tavuk gibi hayvanları ezmeden yol almaya dikkat edelim lütfen. Boğaz’a on dakikalık mesafede bir ayı barınağı bulunmakta, doğal ortamlarına alıştırılmaya çalışılan hayvanları ziyaret edebilirsiniz.

Havasını içinize çektiğinizde iyot ve ormanın binbir çeşit kokusuyla ciğerlerinizin temizlendiğini fark ediyorsunuz.

İster bisikletle, deniz kenarında uzanan yaklaşık 3 kilometrelik yolda gezebilir, ister ormanda yürüyüş yapabilir, yeni yerler keşfedebilirsiniz. Orman Bakanlığının koruma altına aldığı ormandaki piknik alanından çıkıp (araç giremiyor), yazlıkçılar tarafından pek bilinmeyen patika yolu takip ederek ikinci yerleşim yeri olan Malkara’ya ulaşıyorsunuz(ana yoldan da gidilir.). Yol boyunca kekik kokuları eşliğinde, defne , çınar ve ıhlamur ağaçlarının arasından geçerken çeşitli hayvanlara rastlayabilir hatta şahinlerin tiz seslerini duyabilirsiniz. (Arılara dikkat) Doğa ile başbaşa yürüyüşünüzü, denize kavuşarak noktalıyorsunuz. Daha ileri gitmek isterseniz 10 kilometre sonra Kurşunlu Köyü bulunmakta. Küçük bir tersanesi bulunan bu köyün, kahvesinde mola verebilirsiniz. Diğer sahillere nispeten deniz temiz olduğundan yüzebilirsiniz. Köyde dolaşırken gördüğünüz sütun ayaklarının, Manastırdan geriye kalanlar olduğunu duyduğunuzda üzülüyorsunuz.

Haziran da ıhlamur ve bal, Ağustos da defne zamanı.

Ve tabii ki her yerde olduğu gibi Eylül ayı vazgeçilmezi. Ağustos ayı sonunda defne ağaçlarından toplanan yapraklar sabun ve parfüm yapılmak üzere yolculuklarına buradan başlıyorlar. Köylülerin yol boylarına çıkarttıkları çam balı ve ıhlamurlardan almayı da sakın unutmayın.

NEREDE KALINIR?
Genellikle Bursa ve Karacabey’den gelenlerin yazlıklarının olduğu bu yerde, size mükemmel balık lokantaları veya harika otelleri tavsiye edemem. Bir pansiyonu, birkaç pidecisi, çay bahçesi, bir balık lokantası ve marketlerinden başka bir şey bulamazsınız. Günübirlik gelinebilir veya çadır kurabilirsiniz. Ormanla kumsal arasındaki dar alandaki yapılaşmayı ve köy kahvelerinin çokluğunu görmezden gelirsek, yaz aylarında pazar günleri, civar köylerin halkıyla dolup taştığından, gitmek için diğer günleri tercih edin.

Geçenlerde Bursa’ya dönerken, minibüste dört turistle karşılaştım. Turistik bir yer olmadığı için yazın hiç turist göremezsiniz. İçlerinden biri şoföre az Türkçe’siyle; “Almanya’daki Türk komşularının bu yıl gelemediği için yazlık evlerinin anahtarını onlara verdiklerini” söylüyordu.(Ne kadar misafirperveriz.) Siz de burada konaklamak isterseniz, anahtarını verecek komşular bulmanız gerekebilir.

Beğeni herkes için farklıdır. Kimi eğlenceyi, lüks yaşamı, beach clupları tercih eder. Kimi köy yaşamını, doğal olanı, sessizliği. Tercih sizin, ne olursa olsun havası, el değmemiş ormanı ve uzayıp giden kumsalıyla size keyif verebilir.