Sanat gezegeninde yaşam - uydularına yolculuk

Sanatla tanışıp, sanatla doymak, sanatla var olmak sanatla yaşamak, sanat gezegeninde yaşamak... İnsanın insanal bir utkusu olmalıdır.

Ne? Nedir? Sorularına çoğu zaman ayrıntılı ve doyurucu cevaplar aramışızdır. Sözlüklere, akademisyenlere, o büyük büyük dehaların görüşlerine; doğa üstü güçleriyle doğayı, toplumları ve insanı tekrar tekrar yaratan kutsal güçlere başvururuz.

Kimi zaman da evrenin kültür evriminin tarihsel karmaşası içerisinde şaşkınlıktan kayboluruz. Kültürün evrensel derinlikleri içerisindeki sanat gezegeninden felsefe, edebiyat, müzik, resim, tiyatro vb. uydularına yaşamın çok yönlü akışı içerisinde, doğrusu ve yanlışı ile zorunlu bir yaşam sürdürürüz.

Kültür evreninin mükemmel yapılanışını oluşturan unsurların, doğru bir duruşla, doyasıya içimize doldurmamızı ve içine dolmamızı sağlayan sanat gezegeni ve uydularında yaşanmış tarihe minnet borçluyuzdur. Borçlu olmayı gerektiren oldukça fazla nedenlerimiz vardır.

Bir sanat düşünün; kendisi için var olan felsefe ve edebiyatı ile kime ne verebilir, zorlasak da ne alabiliriz.

Günümüzün modern insanı, nasıl bir edebiyata ihtiyaç duyup nasıl bir edebiyat ve felsefeyle evrensel modern insanı oluşturup tanımlayacak.

- Ne acıdır!..

Şu an dünyanın bir çok ülkesinde, bırakın bizim ülkemizi gelişmiş ülkeler diye tanımlananlar da dahil; bilim, sanat, felsefe ve edebiyat, hangi bin yıllardan kalma karanlık korkak zihinlerle karşı karşıya.

Aranması gereken gerçeklikler varsa- ki mutlaka var- bu edebiyatın, felsefe ve bilimin özgür bir biçimde yapılanmasıyla olacaktır; bu gerçeklerimizin saflarına hep yeni güçler katılmalıdır. Bu karşılıklı katılım düşücesinde hırs, kariyerizm, olumsuz çıkarcılık değil, doğru bir bakış açısı ve insanın toplumsal emeğine, toplumsal emeğin insanal yaşamın sürdürülmesi fikrine ve emekçilere duyulan yakınlık olmalıdır.

Bir ülkenin gücü ve geleceği olan milyonlarca emekçiye hizmet edecek olan özgür, aydın, ilerici sanat ve edebiyatımızın; insan emeğinin, toplumsal ilerlemenin, emek toplumunun geçmiş deneyimi ve canlı katılımları ile zenginleştirilmesi… Aranması gereken gerçeklik başka ne olabilir. Neye nereden nasıl bakılmalı ve başlanmalıdır?

İnsanoğlunun düşüncesindeki son söz; dışa vurumlarının karşılıksız, araçsız, insanın kendisi için kendisinden bir sevecen toplum yaratmak istemesinden başka ne olabilir.