Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Nisan '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Şarkı söylemek lâzım

Şarkı söylemek lâzım
 

Televizyonlarda 2002 yılından beri uzun süreli sözde yarışma programları yapılıyor. İlki ‘Biri Bizi Gözetliyor’du. Ardından hemen ‘Benimle Evlenir Misin?’ geldi. Bu bittikten sonra ‘Pop Star’ hemen bu boşluğu doldurmaya başladı. Sonlanan veya sonlanmasa da televizyonların rekabet savaşına katkı yaptığı zannedilen benzer programlar ya hemen bir yarışmadan sonra, ya da aynı anda mantar gibi türemeye başladı. Taklit veya klonlama gırla gitti. ‘Türkiye Yarışıyor’, ‘Akademi Türkiye’, ‘Popstar Alaturka’, ‘Profesyonel’, ‘Buzda Dans’, ‘Şarkı Söylemek Lâzım’, ve saire, ve saire… En son yenileri de önümüzdeki günlerde yayına girecekmiş: ‘Bak Kim Dansediyor?’ ve ‘Ünlüler Sirki Yarışması’. Yeni taklitlerin ve klonların adlarını takip edemiyoruz artık. Ya da adlarını yanlış anımsıyoruz veya arada unuttuklarımızı da yapımcıların affına sığınıp bilerek değil ama ‘arada kaynayanların’ sınıfına sokuyoruz arada kaynayıp giden kaynana Semra’dan farklı olarak.

Bir milyar dolarlık reklâm pastasından pay kapabilmek için, insanlar ekranlardan kavga ettiriliyor. Ünlü kişiler bu kavgalardan rahatsız olduklarını söyleseler de, bu tip programların formatının ne olduğunu bilerek ya jüri üyesi ya da yarışmacı olarak giriyorlar bu işlere. Gözlerden ırak olmamak için gönüllü olarak atlıyorlar programların içine. Unutulmaya yüz tutmuş hatta unutulmuş bir zamanların ‘ünlüleriyle’ gündemdeki ‘ünlüler’ bazen çıkar çatışmasına da giriyorlar. Bu çıkar çatışmasında uğrunda kavga ettikleri savaş, sözde sanat için yapılıyor sanki sanatta kavga varmışcasına. Yarışmalara dahil olan ve bu tip programlarla ‘ünlü’ olmak isteyen ‘ünsüzlerin’ ise bir atımlık barutları olduğu, programlardan sonra basına yansıyan sönen balonlarından veya adliyelik vak’alarından belli oluyor. Sözde eğlence programları dahilinde olan bu programlarda ‘şov’un anlamı da değiştiriliyor. ‘Şov’ sözcük olarak ‘eğlence’, 'gösteri' anlamında olmasına rağmen bu tip programlarda ‘şov’ adı altında çıkar kavgası ve özel yaşam gizliliğinin olmaması savunuluyor. ‘Kim Beşyüz Milyar İster’ türü yarışmalarda bilgi ön planda olduğu halde ‘şov’un olmaması, insanların para vererek yarışmacılara cep telefonlarıyla mesaj çekerek sözde bu eğlenceye katılmaları sağlanıyor.

Devir, ‘çok seslilik ve medya’ devridir. Sansürsüz yayın ve özgür haber, özgür program vaat eden bu tip programlar revaçtadır. Ünlü futbolcu Maradona’nın bir İstanbul ziyaretinde, zenginlerin-sosyetelerin-ünlülerin yediklerini içtiklerini fakir halka anlatmakla kendilerini görevli sayan programcıların mikrofonuna ‘Maraba Televole’ demesiyle başlayan bu tip programlar, içerikleri değişmese de formatları değişerek-değiştirilerek halen gündemdeki en saygıdeğer yerini odalarımızın ‘baş köşelerinde’ oturarak almaktadırlar.

Adam Smith’in 1776 yılında söylediği ‘Laissez Faire, Laissez Passer’ sözü, o günün dünyasına bomba gibi düşmüştü. İngiltere dışında özellikle Fransa’da büyük ilgi gören ‘Bırakınız Yapsınlar, Bırakınız Geçsinler’ sözünün Türkçe versiyonu Turgut Özal ile özdeşleştirildi. Halkın yoksulluk içinde yüzdüğü ama bir o kadar da ihtişamlı bir yaşamın hakim olduğu, ekonominin tamamen Kralın ve Ruhban sınıfının kontrolünde olduğu Fransa’ya bu söz o zamanlar gerçekten ilâç gibi gelmişti. Turgut Özal’ın oğlunun da sermayesinin içinde olduğu ‘Magic Box’ adlı ilk özel televizyon kanalı, o zamanın yasaları izin vermemesine rağmen kuruldu. Bu ‘Sihirli Kutu’ kanalı, sansürsüz ve özgür haber vaat ediyordu.

‘Şarkı Söylemek Lâzım’da kavga çıkmış. Erol Büyükburç, kızgınlığı sırasında elindeki bardağı masaya vurmuş, parmaklarını kesmiş.

‘Bırakınız Yapsınlar, Bırakınız Geçsinler’. Hepimiz alkış tutalım. Hatta cebimizden para verip o programların içinde olalım.

‘Bırakınız Kavga Edelim, Bırakınız Şarkı Söyleyelim’.

 
Toplam blog
: 135
: 1226
Kayıt tarihi
: 11.10.06
 
 

Ankara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Öğretim Üyesi. Spor Sosyolojisi, Popüler Kültü..