Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Kasım '07

 
Kategori
Sosyoloji
 

Savaş tamtamlarına karşı taraf olmak

Savaş tamtamlarına karşı taraf olmak
 

Savaş tamtamlarını kim daha fazla çalarsa, günümüz değer yargıları eksenine oturmuş kalıplar çerçevesinde, o savaş tamtamcıları daha makbuldür gibi bir sonuçla karşı karşıyayız.

İlkel milliyetçilik ve şoven bakış açısını kim daha fazla kaşıyıp, okşayıp piyasaya salıyorsa, o istisnasız makbul olma sıfatını alnına yazıyor.
Hani bu tip insanlarda hep dikkat ederimde, insanlığa karşı en küçük bir sevgi ve merhamet kırıntısına rastlayamam.
Ve her zaman ürkmüşümdür bu ve benzer tiplerden.
Yani savaş tamtamcılarından.
Ne bir sevgi kırıntısı söz konusudur, nede insanlık adına ortak akıl yürütme yönünde bir kaygı söz konusudur.
İllede ilkel ve milliyetçi şoven duyguları kaşıyıp kaşıyıp, toplumu parçacıklara ayırma mücadelesine girişmek vardır.
Son günlerdeki gazete manşetlerinden tutunda, stad tribünlerine ve sokak aralarına kadar yayılan dalga dalga ilkel şoven milliyetçilik akımı, önümüzdeki dönemlere inanılmaz düzeyde damgasını vuracak gibi.

Bu tip bir ilkellik, şoven milliyetçilik anlayışı toplumsal dokumuza alabildiğine hakim olursa ki gidişat o yönde, neler olabileceğini kestirmek hiçde zor değil.
Bir çok farklı milletin yaşadığı ve yurt bildiği ve gönül bağı ile bağlı bu topraklarda, oluk oluk kan akacak gibi bir görüntü gözümüze batıyor, beynimizi kemiriyor.
Gidişat bu yöndedir. Ve o gidişatki öyle bir anlayış ile besleniyorki, ve beslenme adeta obezite düzeyinde ve toplumun hiç bir kesimi bu anlayışın beslendiği kaynaklara yönelik tek bir laf etmiyor ve gariptir bu yönde karşıt bir tez geliştiremiyor.
Ve en garip olanıda, tez geliştiremediği gibi, bu yönde adım atmak anlamında kaygı güden çevreler, adeta vatan hainliği gibi incitici bir yaklaşımla ve lekeyle karşı karşıya kalıyor.
Ve en tehlikeliside budur diye düşünüyorum.
Farklı açılımları toplumun önüne koyabilme kaygısını güden çevreler, milliyeçi, şoven bakış açısına sahip çevrelerce inanılmaz bir baskı ve sindirme ile karşı karşıya kalıyor.

Bu cepheden baktığımızda önümüzdeki dönemlerin kanımca çok tehlikeli sonuçlarını bire bir yaşayacak gibiyiz.

Bu gün için en fazla çözüm üretmesini beklediğimiz kurum hiç kuşki yokki yasama organı.
Oysa yasama organı, hemen hemen hiç bir soruna bilimsel çözüm geliştiremediği gibi, bu gün gelinen noktada ve gıdasını ırkçı şoven milliyetçi akımlardan alan çevrelerin tümü ile ülke gidişatına hakim olduğunu görüyoruz.

Dikkatimiz ve beynimizinin odaklandığı tek bir detay var, savaş tamtamlarının hangi nehirde ve nasıl serüvenler yaratacağıdır.
Sonu meçhul olan top yekün silaha sarılma anlayışı, tümü ile toplumu kendisine esir etmiş ve başka hiç bir şey düşünülemez olmuştur.
Ve bu gibi dönemlerde en tehlikeli olan şeyde, taraf olmaya zorlanmaktır.
Taraf olmaktan kaçan insanların, toplum nezdinde düşmüş olduğu inanılmaz görüntü, insanı derinden yaralayan bir noktaya gelmiştir.
Ve o taraf olmak anlayışıki, öyle bir noktadadır ve taraf omayı reddeden ve ortak akıl yürütme anlayışını öne süren ve somut çözüm önerilerinin hayata geçirilmesi yönünde kesin ve net tavırlar geliştirilmesi gerektiğini ileri süren çevreler, bu topraklarda hangi yöne doğru kayacaktır, doğrusu meçhuldür. Ve bu çevrelerin önümüzdeki dönemlerde toplum nezdinde nasıl bir sınıflandırma girdabına itilip, nasıl bir anlayışa muhatap olacaklarıda meçhuldür.

Hani bir tarafta ölü sevicilerin olduğu ve tümü ile yazgımızı elinde tutan ve illede ölümlerden, öldürmelerden, kan, kin, öfke ve nefret denizinden beslenenlere karşı taraf olmayı reddeden özgürlükçü, devrimci, demokrat ve aydın çevreleri, önümüzdeki dönem Türkiye'sinde hiçde iyi bir yaşam beklemiyor gibi.
Hoş uzun yıllardan beridir, yani son 40 yıldır özgürlükçü, devrimci, demokrat ve aydın çevreler sürekli olarak bu yönde taraf olmaya zorlanmış ve bu çevreler kendilerine gösterilen yoldaki taraf olma anlayışını reddederek, kendi bildikleri yoldan taraf olmayı anlatma mücadelesinde, olmadık zulümlerin, olmadık baskıların muhatabı olmuşlardır.

Şu bellidirki her zaman ve kesin olan bir şeydir; Devrimci demokrat ve aydın çevrelerin taraf olduğu nokta bilimdir, kültür ve sanattır ve savaş karşıtlığıdır ve anti emperyalizmdir.
Bunun dışında hiç bir neden ve koşul devrimci, demokrat ve aydın çevreleri başka alanlarda taraf olmaya zorlayamaz ve bilim, kültür ve sanat ve savaş karşıtlığı ve anti emperyalizm devrimci, demokrat ve aydınların kendilerini tariflendirdiği yegane alanlardır diye düşünüyorum.

Ve bu günkü ilkel ve şoven milliyetçilik akımlarının beslediği kaynaklara, en büyük şamarı devrimci, demokrat ve aydın çevrelerin hayata bakış açısındaki geniş ufuk vuracaktır. İşte o geniş ufku toplumun dokularına işleyebilmek adına, top yekün ciddi bir mücadelenin başlaması gerekiyor. Aksi halde kan, kin, öfke nehrinde akıntıya kapılıp gideceğiz.
Ve akıntıya doğru kürek çekmektense, o akıntı ile mücadele etmek şarttır.
Mücadele reddedildikçe acılar daha bir derinleşecek ve ilkel şoven milliyetçi akımların esiri olup acı günleri ruhumuzun derinliklerinde seyreder olacağız.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..