Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '13

 
Kategori
İlişkiler
 

Savaşmak da, sevişmek de aynı...

Savaşmak da, sevişmek de aynı...
 

İlk bakışta, ne kadar da anlamsız geliyor değil mi söylediğim? Ne demek yani şimdi; savaşmak da,  sevişmek de aynı demek? İnsan, düşünüp taşındıktan sonra söylemeli değil mi diyeceğini?

Halbuki her ikisi de aynı amaca hizmet eder; hem de binlerce yıldan beri... Birinde sevdiğinin, diğerinde düşmanının kalbini fetedersin... Sevdiğinin kalbini fetettiğinde, aldığın, ömür boyu mutlu olma ihtimalidir belki... Düşmanın kalbini ( başkentini ve belki bütün topraklarını ) fetettiğinde, ya ne zaman kovulacağını kollarsın, ya da onu nasıl zaptedeceğini...

Ama işte, her ikisi de aynı sonuca varır her seferinde... Fetettiğin yer, her neresi olursa olsun, ancak ev sahibinin izin verdiği sürece, ev sahibinin izin verdiği kadar kalabilirsin; kabul etsen de, etmesen de...

Sevişerek sevgilinin ruhunu, bedenini işgal edersin; belki zorla, belki temelli ve gönüllü... Savaşta düşman topraklarına, yaban vatanlara diş geçirmeye, olmadı söz dinletmeye çabalarsın belki...

E dedik ya... Savaşmak da, sevişmek de aynı... Sevişirken, tutunduğun, yarin narin bedenidir; savaşırken, toprağın kara bağrına sığınırsın; seni bekleyen sondan habersiz, belki bazen de ölümüne çaresiz...

Savaşırken, arkanda duranı, sevişirken, ruhuna karışanı, nefesiyle havaya, suya, belki sonsuza karıştığını kollarsın. En nihayetinde, savaşırken de, sevişirken de, tanımadığın yaban ellerde, bilinmezin koynunda, olmakla, olmamak arasındasın. " Ya hep, ya hiç! " diye meydan okuyanlarla can,  ciğer kuzu sarmasısın bazen de; değil mi? Yüreğin yeterse, bu gerçeği de inkar edersin belki...  

Ama işte, dönüp, dolaşıp, geldiğimiz yer, aynı her seferinde... Yaban ellerde, yalan diyarlardasın sen; ev sahibi celallenip, seni kış kışlamadığı sürece...

Ve savaşmak da, sevişmek de aynı; kabul etsen de, etmesen de... Patron " Git! " dediğinde, gözü yaşlı, eli böğründe; tıpış tıpış döneceksin; kendi vatanına... Tabi eğer, onlar sana dönecek bir vatan bırakırsa!...

Madem öyle... Madem savaşmak da, sevişmek de aynı; diye tutturdum ben bu gece... Ya savaş, ya seviş... Bölme yüreğini boş yere iki yere... Nasıl olsa, savaşsak da, sevişsek de düşmanın dilediği kadar kalacağız; yaban ellerde...

Ya da gel... Hiç debelenme. patinaj çekip durma karşımda. Bilmediğin adamların diyarında, tanımadığın kadınların ıssız ve soğuk koynunda... Ya da kaynama istersen, ateşine odun olacağın yar ateşinde veyahut aşk cehennemlerinde...

Yat kapının önünde, kalk kapının önünde!... Nasıl olsa, savaşmak da, sevişmek de aynı değil mi? Ne işin var, tanımadığın yaban ellerde? Kal, gitme vatanından, öyle bi başına, uçsuz, bucaksız diyarlara... Bak! Burada kalırsan; Yediğin önünde, yemediğin arkanda...

Haksız mıyım ama? Hadi sen de söylesene Allah aşkına!...

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..