Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ocak '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Serseri yağmurlar yağıyor, bu akşam buralarda.

Serseri yağmurlar yağıyor, bu akşam buralarda.
 

Bilmiyorum neden ama serseri kelimesi birdenbire düşüverdi bu gün aklıma. Sararmış bir yaprak gibi... Amaçsız serserice cümleler kurdum kendi kendime. Sanki biraz buruktu yüreğim. Peki, neydi bu gün beni birdenbire, aniden bu cümleye sürükleyen bilemedim. Ben senin aşkın olamadım serzenişiyle mesaj kutuma ansızın düşüveren cümlemi?

Yoksa… Yoksa…

Nedir bilemedim.

Neyi mi?

Onu da bilmiyorum ki...

Ya da bilmek istemiyorum.

Ya da böylesi bir soruya verilecek cevabım olmadığındandır kim bilir.

Vermek istemediğimdendir ya da.

Dedim ya…

Serseri kelimesi birdenbire düşüverdi aklıma.

Serseri… Serseriler!

Dünyanın yuvarlaklığına inat, Galileo’yu bile yalancı çıkarabilecek denli belirgin yüz hatları vardır onların. Genelde kumral uzun dalgalı saçları, sağdan soldan sarkan sallım saçak gömlekleri, özensiz, kirli sakalları ve kimseye güven vermeyen bir de duruşları. Kimse onlara kız vermek istemez mesela ya da oğluna almak. Bunun yanında gönüllerde en çok taht kuran, fırtınalar estirenlerde onlardır. Her ne hikmetse gönüller onlara konar çoğu zaman. Bunun altında yatan birden fazla neden vardır, olabilir mutlaka. Bunu da konunun uzmanları daha sağlıklı koyabilir ortaya ama ben zaman zaman hepimizin içinde beliren kaçma isteği diyebilirim en basitinden.

Sorumluluklardan…

Yükümlülüklerden…

Bıkkınlıktan…

Yılgınlıktan…

Karmaşadan…

İşte en çok bu zamanlarda özlenir, bu zamanlarda düşer aklına insanların serseri yolculuklar. Bu zamanlarda özenirler, kıskanırlar, gıpta ederler serserilerin hayatlarına.

Onların bizimkilere benzer kaygıları, hırsları, korkuları, alacak verecek hesapları yoktur dünyayla. Sorumluluk almayı pek sevmezler mesela. Dünyayla bizim kadar haşır neşir de değillerdir. Çok bir şeyleri de olmaz belki ama çoğu da bizden daha mutludur. Bizden daha temiz, kirlenmemiş bir yürekleri, bambaşka mutluluk anlayışları vardır. Kimseye hesap vermek istemeseler de, kimseyi kırmak, üzmek de istemezler. Karakterleri gereği pek aile kurabilecek yapıda da değildirler onlar. Fakat belli etmek istemeseler de yeri geldiğinde herkesten, hepimizden daha fazla, daha derin sevebilir serseriler. İşte tam da bu noktada konu gelir dayanır yine etikete. Onlara sevgiyi yakıştıramayız nedense. Onların bu etiketle dolaşmayı istemelerinin ya da zorunda olmalarının nedeni, belki de bizim onları öyle görme isteğimizden, onlara o gömleği yakıştırmamızdandır kim bilir.

Yani serseriler bile istedikleri gibi serserilik yapamamakta, serseri adımlarına çakıl taşları takılmaktadır. Ben istiyorum ki bari onları bırakalım da serserice yaşasınlar hayatlarını. Pranga vurmasınlar, vurmak zorunda kalmasınlar ayaklarına.

İşte böyle dostlar. Bu gün biraz buruk, biraz serseri bulutlar dolanmakta buralarda. Hal böyle olunca da sıkıntıdan serseri yazıp tarattığım Google’ da bakın neye rastladım. Biraz içiniz burkulacak ama…

Ne edeyim dostlar. Dedim ya serseri yağmurlarda ıslanmak istiyorum bu akşam. İsterseniz siz de gelin çöküverin hemen şöyle yanı başıma…


*** http://www.youtube.com/watch?v=jVzJ7OjmSv8


Duman - içerim ben bu akşam
***http://www.youtube.com/watch?v=deiYTgyGYCA

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..