Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ağustos '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sevgiyle çalışmak

Sevgiyle çalışmak
 

Bu sabah biraz yorgun biraz isteksizce kalktım işe gitmek için hazırlandım, kahvaltımı yaptım ve evden çıktım. Gece biraz geç vakitte yattığım için gözlerimden uyku akıyordu sanki. Sabahtan, akşam nasıl olurda eve dönerim düşüncesiyle kafamda zamanı hızla ilerletirken asansörün önünde buldum kendimi. Birkaç saniye durakladım, merdivenden mi insem yoksa asansöre mi binsem diye. Tabiki bu kadar isteksizliğin ve miskinliğin üzerine asansörün düğmesine bastım. Asansör beşinci katta durdu, bindim ve aşağıya indim, yolu geçip durağa çıktım. Aslında hava o kadar güzel ve sıcaktı ki güneş pırıl pırıl parlıyor, sıcaklığı gözbebeğimden girerek kalbime ulaşıyordu.

Servisim 2-3 dakika içerisinde geldi, otobüs bile bu sabah sessiz ve soğuktu. Otobüs ikinci durakta durdu ve diğer arkadaşları alacaktı. Tam hareket ederken yanımdaki koltuğa daha önceden aynı birimde fakat farklı işlerde çalıştığım bir arkadaş oturdu. Hatır sormalar, iş güç derken yıllık izinden bahsetmeye başladık. Arkadaşın 10 yılı dolduğu için izin süresi 30 güne çıkmıştı.

- Ben “ Ne kadar güzel bu yıl bol bol izin yapmışsınızdır” dedim.

- O ise; beni şaşırtan bir cevapla “Gerek yok ben izin kullanmam hiç. Çalıştığım iş ağır, hafta sonları iki gün bana zaten yetiyor, ne gereği var izin kullanıp işe gider orada vakit geçiririm” dedi.

- Ben ise; “Ama izin sizin en doğal hakkınız, buna vücudunuzun da ihtiyacı olabileceğini” söyledim.

- Arkadaşım, “Öylede olsa bana yetiyor, hem geçmiş yıllarda babamın rahatsızlığı dolayısıyla işe geç gittim, zaman zaman işi aksattım şimdi bu çalışma zamanlarını ona sayıyorum” dedi. Gerçekten de şaşırdım. “Ben böyle de mutlu ve huzurluyum hayat mücadelesi, çalışmak gerektiği inancındayım” dedi.

- Ben ise;”Bu kadar kendinize yüklenmeyin yıllar sonra yorgunluğunu hissedersiniz” diye söyledim.

- Arkadaşım, “Doğru size de hak veriyorum ama bu tarz çalışma bana yetiyor da artıyor bile

şimdilik böyle çalışmaya devam” diyerek sözünü bitirdi.

Kendi kendime şaşkınlık içine düştüm. Hayatta böyle ince düşünen, artıyı eksiye tamamlayan, terazi de dengeyi sağlayan, yaptığı işin bir mecburiyet değil de bir gereklilik olduğunu söyleyen insanlarda varmış. Hayattan böyle de zevk alınabileceğini fark ettirdi bana. Aslında o da haklıydı bir bakıma çalışmak; yaşamak, varolmak için vardır. İşimize isteyerek, severek gelirsek zaten o yük olmaktan çıkacaktır. Belkide bir çok insan böyle düşünse problemli insan bile azalır toplumda. Her nerde, nasıl çalışıyorsak işimizi sevmeli, pozitif bakabilmeliyiz.

Düşüncelerimi Halil Cibran’ın birkaç satırıyla bitirmek istiyorum.

Sevgiyle çalışmak;

Bir kumaşı, sevdiğiniz kişinin giymesi için dokur gibi, Kalbinizden çıkardığınız ipliklerle dokumaktır.

Bir evi, sevdiğiniz kişinin oturması için yapıyormuş gibi, Sevgiyle ve özenle inşa etmektir.

Bir meyveyi sevdiğiniz kişinin yemesi için yetiştiriyormuş gibi, Tohumlarını şefkatle atmak, ürünü neşeyle toplamaktır. “ Tasarladığınız her şeye kendi ruhunuzdan bir soluk katmaktır…”
Halil Cibran

 
Toplam blog
: 82
: 1963
Kayıt tarihi
: 13.10.06
 
 

Müzik ve amatör fotoğrafçılıkla ilgileniyorum. Yazma isteği içimde vardı. Mutlaka bir gün düşünce..