Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ekim '06

 
Kategori
Müzik
 

Sezen Aksu besteleri uzaktan da sezebilir mi? - 1

Sezen Aksu besteleri uzaktan da sezebilir mi? - 1
 

Sezen Aksu’nun adı gibi sezen(!) bir insan olacağı ve bir başka müzisyenin hissettiği duyguların ifadesi notaları hem de binlerce kilometre mesafeden birebir sezerek(!) sevilen bir şarkıya dönüştüreceği asla aklıma gelmezdi. Asla! Yakıştıramıyor ve Sezen Aksu adı ile yan yana dahi koyamıyorum böyle bir fikri kafamda!

Çünkü O’nu o kadar seviyor ve beğeniyorum ki! Çünkü Sezen’e ait her satır ve hemen her nota o kadar içime işliyor ki!.O kadar bana ait, kendime ait hissediyor ve o kadar çok beğenerek ve hayranlık duyarak dinliyorum ki! Hoş!?? Hangimiz kendimize ait hissetmiyoruz?.. Hangimiz onun şarkılarında kendimizden ve hayatımızdan birer kesit bulmuyoruz ki?!. İyi ki bir Sezen Aksu’muz var diyorum. İyi ki o güzel yüreği ve sesi var.. Ve iyi ki o duyarlı yüreğinin müziğini bize aktarabilecek yetenekleri ile donatmış tanrım onu! Ve bunları bütün samimiyetimle söylüyorum!

Ya farklı olsaydı?!. Ya bizler bunca yıldır bu şarkılardan mahrum kalmış olsaydık?!. Yüreklerimizin telini titreten, bazen gözlerimizde iki damla yaşa dönüşen..Bazen öfke olup dilimizin ucuna vuran.. Bazen kırgınlıklarımıza ve ümitsizliklerimize yol gösteren..Bazen hayatın tüm acımasız doğrularını ve gerçekliğini "Şırrak" diye yüzümüze çarpan.. Bazen de neşeli anlarımızda bellerimizi kıvırtıp gül memeleri sallatan Sezen şarkıları olmasaydı?!. İstanbul İstanbul olalı böyle bir aşk görmediği gibi, müzik müzik olalı Sezen gibi duygulu, bazen hırçın, bazen zıpır, bazen öfkeli, bazen intikamcı, bazen nispet yapan, bazen hesap soran, bazen mutlu edip bazen de hüzne boğan ama her daim çok zeki olup, katıksız doğru süzen bir Sezen görmemiş olsaydı?!! Sizce de eksik kalmaz mıydı hayatımızın çok büyük bir yanı? Müzik damağımızın eşsiz bir tadı eksik kalıp, hayatı daha yavan bulmaz mıydık?!.

Ama benim ve benim gibi milyonlarca insanın Sezen Aksu’yu seviyor olması, sanırım onu hatasız bir kul yapmak için de yeterli değil. Orhan Baba’nın dediği gibi "Hatasız kul olmaz" hatamla sev beni! Ve ben de Sezen’i bir hata olarak addettiğim bu kusuruna rağmen çok seviyor ve büyüklüğünü kabul ediyorum. Ama keşke bu hatasını o da kabul etse ve kendi büyüklüğünü bir kez daha kanıtlasa diye düşünmeden de edemiyorum! Söz konusu hikayeyi anlatınca bakalım sizler neler düşüneceksiniz? Bu hikayede Sezen Aksu’nun bir şarkının A bölümünü birebir aynı kullanıp, devamını farklı yazdığı bir izinsiz kullanma durumundan bahsedeceğim..Hem kendisinin, hem Zuhal Olcay’ın hem de Yavuz Bingöl’ün seslendirdiği ve konserlerde binlerce insanın bir ağızdan eşlik ettiği çok meşhur hatta klasik halini almış şarkıya ait şaibeli durumu aktarmaya çalışacağım. Elimdeki Mesam kayıtlarına dayanarak tabii ki! Çünkü kimseye (hele de Sezen Aksu gibi sevdiğim bir insana) çamur atmak gibi bir niyetim yok. Zaten bu dünyayı "çamur at izi kalsın" yolunu benimseyenlerden kurtarmaya çalışırken, aynı sevimsiz ordunun neferleri arasına bir de kendimi ekleyip, bu ordu(!) nun gücünü arttırmaya da hiç niyetim yok!

Bu konuyu açıklığa kavuşturmakla ilgili, birkaç gazeteci ve haberci(!) ağabeyden de yardım istemiştim vakti zamanında fakat Sezen Aksu’nun arkadaşı oldukları gerekçesiyle karışmak istememişlerdi. Ama bir tanesi bu günlerde kendine ait olduğu bir eserin çalındığı telaşıyla demeçler vermeye başladığı ve hatta sembolik tazminat rakamlarıyla da olsa hakkını mahkemelerde aramaya kalkıştığı için, içimde kalan ve vicdanımı rahatsız eden bu konuyu da hortlatmış oldu sağ olsun! Bazılarının yeterli parası vardır ve hakkını mahkemelerde aramaya kalkarlar! Ama kimileri de hakkı yendikleri ve bazıları kadar şanslı olamadıklarından, yeterli parayı bulamaz ve açmak istedikleri davaların teminat bedelini dahi yatıramayacak durumda kaldıklarından, adil olan hesaplaşmayı "ilahi adalet"e bırakmakla avunurlar!

Tıpkı değerli bestekar ve piyanist hoca Reşat Özerdem gibi! Ki Reşat Hoca’nın kendisini tanımasak da annesini çok yakından tanıyoruz Türk insanı olarak! Değerli sinema oyuncumuz Mürüvvet Sim’in oğlu Reşat Hoca. Ama altına imzasını koyamadığı bestesi kendisinden çok daha fazla tanınıyor bizler tarafından ve "El gibi" adıyla bir Sezen bestesi olarak biliniyor. Orijinal halindeki sözleri ve Reşat hoca’daki noter kaydıyla da "Geçer mi böyle ömür" adını taşıyor. Şarkının hepimizin bildiği sözleri şöyle:

Ne bir ses ne de haber gelmiyor artık senden
Öylece kalakaldım da deli hasretimle ben.
Bir yabancı selamı ile hüzünlere daldım,
Kendi ellerimle ben beni kederlere saldım
Sonunda bir oyuncak kara sevda aldım senden
Yani değişmedim hala, öyle biraz çocuk kaldım
Yok öyle el gibi durma gül biraz,
Sana gülmeler yaraşır,
Yok öyle güz gibi soğuk olma
Güz ayrılık taşır…

Hikayenin devamı bir sonraki yazımda…

 
Toplam blog
: 117
: 2206
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

1969 İstanbul'unda açmışım gözlerimi bu dünyaya... Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu, şimd..