Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Temmuz '06

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

Siz hala IMF eliyle Türkiye’de bir şeylerin düzeleceğini mi zannediyorsunuz?

Siz hala IMF eliyle Türkiye’de bir şeylerin düzeleceğini mi zannediyorsunuz?
 

Siz gerçekten IMF reçetelerini uygulayan bir Türkiye’de halkın insanca yaşayabileceğini mi zannediyorsunuz?

Gerçekten böyle mi düşünüyorsunuz?

O zaman size o tatlı rüyanızdan uyanmanızı öneriyoruz; bu güne kadar hangi ülke IMF reçeteleri ile ekonomik refaha ulaşmış?

Bunun aksini ispatlayan ülkeler var; İşte Brezilya, işte Arjantin!

IMF’ nin reçetelerini uygulayarak iflas etme noktasına gelen Arjantin sonunda "Moratoryum" ilan ederek borçlarını ödememe kararı aldı. Brezilya ise hâlâ ekonomisini kurtarabilmiş değil.

Bugünlerde IMF’ nin Türkiye’den yeni istekleri var:

Türkiye’deki kıdem tazminatı yükü nedeniyle işverenlerin işçileri kolaylıkla işten çıkaramadıklarını ifade eden IMF, işçinin işten çıkarılmasının kolaylaştırılmasını istiyor. Bunun anlamı, kısaca, işçinin tazminat ödenmeden işten çıkartılmasının sağlanmasıdır.

Asgari ücreti yüksek buluyor! Asgari ücretin düşürülmesini talep ediyor!

Asgari ücret neye göre yüksek? Hangi ülkeye göre yüksek?

Katma Değer Vergisi (K.D.V.) nin yükseltilmesini istiyor. Düşük oranlı K.D.V.'nin kaldırılmasından yana. Bunun anlamı ise temel ihtiyaç maddelerine uygulanan (ekmek, un, gazete v.s.) yüzde bir olan KDV oranının yükseltilmesi.

Özel Tüketim Vergisi (ÖTV)’ nin yükseltilmesini istiyor.

Bunun anlamı ise, şirketlerden vergi toplayamayan hükümetin açığını kapatması için vatandaşın sırtına biraz daha bineceğidir.

Toplanan vergilerin içindeki payı yüzde 70 olan dolaylı vergilerin arttırılması, vatandaşın daha fakir, zenginin ise daha zengin olacağı anlamındadır.

Bağ-Kur ve SSK üyelerinin ilaç ödemelerine sınırlama getirilmesini istiyor.

Sosyal yardımların azaltılması, halkın açlıkla karşı karşıya kalmasını istiyor.

Bunun anlamı ise "Ölen ölsün, kalan sağlar bizimdir" mantığıdır.

IMF Türkiye’ye; "Üretimini artır, çiftçine verdiğin teşvikleri arttır, ithalatını kıs, ihracatını arttır, harcamalarını azalt, fabrikalar kur, istihdam sağla, işte sana bunun için çok düşük faizli bilmem kaç yıl geri ödemesiz, bilmem kaç ay vadeli kredi" der mi? Derse Türkiye elden gider!..

Ne diyecek? İşte yukarıda saydıklarımızı.. .

Türkiye’de firmalar krize girdiği zaman işverenler derhal yöneticilerine gelenek haline gelmiş olan şu talimatları verirler;

"İşçi çıkartın, maaşları anlaşmalı olarak düşürün, çalışanlara ödenen sosyal yardımları kaldırın, harcamaları kısın, işçileri zorunlu izine gönderin.”

Hiçbir zaman yönetimde hata aranmaz, doğrudan çalışanları hedef alan bu ucuz ekonomik yöntemlere başvurulur.

IMF’ nin yaptığı da budur. Ucuz ekonomik tedbirler almak…

Şimdi soruyoruz; Devletin öncelikli görevi halkının aşını, işini, sağlığını ve güvenliğini sağlamak değil midir?

Halkı işsizliğe, yoksulluğa ve çaresizliğe iterek ülke ekonomisi nasıl düzelecek?

Açlık ve fakirlik Türk halkının kaderi mi?

Bir küçük zümre vur patlasın çal oynasın yaşayıp, milyarlık yatlarına özel araçlarla falcı getirirken, ülkenin neredeyse yüzde sekseni fakirlik, açlık ve yoksulluk ile karşı karşıya yaşıyor.

Dünyanın yoksulluk sıralamasında fert başına millî gelirde Türkiye 135. sırada yer alırken nasıl oluyor da dolar milyarderleri sıralamasında 13. sırada yer alıyor? Bu tablo ülkenin içinde bulunduğu eşitsizliği gözler önüne sermiyor mu?

Her geçen gün cari açık artarken, işsizlik oranı yükselirken, tamamen tüketime endeksli bir toplum oluşurken, kaynağı belirsiz sıcak para dolaşırken, Amerikan Doları hapşırınca Türkiye ekonomisi zatürree olurken, dalgalı kurun dalgalarının bizi ne zaman yutacağının hesabı yapılırken, IMF reçeteleriyle Türk ekonomisinin düzelmesini beklemek…

Sahi siz hâlâ IMF eliyle Türkiye’de bir şeylerin düzeleceğini mi zannediyorsunuz.

 
Toplam blog
: 516
: 1080
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

1955 Ankara doğumluyum. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuyum. İstanbul'da uzun yıllar..