Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Aralık '13

 
Kategori
Sosyoloji
 

Sizden güçsüze isteğinizi zorla yaptırabilirsiniz; razı olacak ya da karşı koyup sonucuna katlanacak

Sizden güçsüze isteğinizi zorla yaptırabilirsiniz; razı olacak ya da karşı koyup sonucuna katlanacak
 

Biraz karışık bir başlık ama hayatın acı kanunlarından birini irdelemeye çalışacağız. Gücün ve üstünlüğün geçerli olduğu dünyamızda insanlar tarafından kurulmuş olan düzenlerin bize daha fazla zarar verdiklerini görünce hani bu düzenleri kaldırsak bir çözüm bulabilir miyiz, diye düşünmek istiyoruz doğrusu.

İstiyoruz, istiyoruz ama hemen daha yolun başında yazının başlığında ifadesini bulan sert kayaya çarpıyoruz. Ya sistem ya kurt kanunu ikilemi bizi Tanrı’nın inanması zor kaderini kabul etmeye zorluyor.

İnsanların birbirlerinden farklı dolaysıyla daha güçlü yaratılmış olmaları değilse bile güçlü hale gelebilme yetenek ve imkânlarının olması, herkesin bu imkâna sahip bulunmaması, olsa bile bazılarının geride kalması insanlar arasında ezme, ezilme, hükmetme, boyun eğme gibi kavramları ortaya çıkarıyor.

Toplum düzenlerine güven kalmadı; şehirde dağdakinden daha fazla insan ölüyor. Adamın “Kaldırın şu düzenleri, bırakın insanlar kaderlerine razı olsunlar” diyesi geliyor. Ben şahsen kendi ülkem için konuşursam katili kontrol etmekle serbest bırakmak arasında fark yok diyorum.

Benim ülkemde daha güçlüler yapmak istedikleri konusunda kanundan çekinmiyorlar. Muhataplarının kendilerinden güçsüz olduğunu anlayınca da ipler kopuyor. Kanunu boş ver, hiçbir etkinliği yok, işte işsiz insanlara polis forması giydirip evlerini geçindirsinler diye maaş veriliyor o kadar. Kanunların Türkiye’de hiçbir işe yaramadığı apaçık. İşte bu durumda mağdurların, güçsüzlerin kendi kendilerini koruyabilecek sistemler üzerinde çalışmak faydalı olabilir.

Örneğin daha güçlü olan kötü, meşru olmayan bir eylemle daha az güçlüyü ezmeye kalktığında (dövmek, öldürmek, parasını almak vs) çevredeki güçsüzlerin bu kişi ile birleşmelerinin sağlanması düşünülebilir mi? En azından “Ona dokunamazsın, arkasında biz varız” anlamında. Biliyorum, böyle çözümler devletinden umudunu kesmiş insanlar için; ama yani bizim farklı bir durumumuz da yok. Yani insanları kendilerini korumayan/koruyamayan bir devletin eline ya da “Sizden güçsüze isteğinizi zorla yaptırabilirsiniz; razı olacak ya da karşı koyup sonucuna katlanacak” diye tanımladığımız çaresizliğe bırakmak kabul edilebilir bir şey olamaz.

Sizden güçsüze isteğinizi zorla yaptırmanız aslında her durumda mümkün değil. Eğer o da sizin gibi kötüyse arkanızda ordu olsa sonucu göze alır alnınızdan vurur sizi. Sizin gibi kötüyse ama. İnsanları çaresiz ve aciz, kötülerin karşısında savunmasız bırakan iyilik diye saçma sapan bir şey uydurmuşlar. Sen tekkede dedenin sakalını sıvazlıyorsun, adam karını götürüyor. Böyle bir durumda adaletin yaptığı bana kanuna saygılı ol, ona al götür demek. Burada ciddi bir hak ihlali var. Hakka hukuka saygılı olmamız haksızlığa uğramamıza neden oluyor.

Ben şahsen hayat boyu iyi insanlığımın hiçbir karşılığını görmedim. Aksine kanuna saygılı oldukça ezildim. Kanun eğer kötülerin kötülüklerini gerçekleştirmelerini sağlamak için varsa bilelim. Kişilere kendilerinden daha güçlü olup haksız yere kendilerine saldıranları alt etmek için gerekli bilgi ve teknikleri öğretelim. Türk polisi yok. Çağırsan da kim bilir kaç saat sonra gelecek. Ki gelse de ne yapacak. Her gün her saat her dakika herkesin başında polis olmaz ki. E ne olacak? Kanuna saygılı ve iyilik masallarıyla uyutulmuş mağdur ölecek. Böyle şey olur mu ya! Kardeşim koruyamıyorsan, bırak ben kendimi koruyum. Biz öleceğiz. Polis suçluyu yakalayıp götürecek. Kanun cezasını verecek. Ama biz öleceğiz de bunlar ondan sonra olacak. Adaletin yerini bulması için ölmemiz mi lazım. O çok işe yaradığını söylediğiniz kanun kitabınızı da mezarımızın üzerine koyun bari!

 

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..