Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Kuşkayası (Turgut Erbek)

http://blog.milliyet.com.tr/kuskayasi

24 Ağustos '07

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Son balık öldüğünde...

Son balık öldüğünde...
 

Resim: www.turkish-media.com/


Uzun süredir hiçbir şey yazamıyorum. Bu durgunluk zaman zaman her yazarın başına gelir. Bunun birçok nedeni var. Yorgunluk, günlük yaşamın getirdiği sıkıntılar, stres, moral bozukluğu ve en önemlisi de insanın dilini damağını kurutan bu cehennem sıcakları...

Elbirliği ile dünyamızı yaşanmaz hale getirdik, doğanın dengesini bozduk. İnsanoğlundan başka hiçbir canlı doğaya ihanet etmedi. Suların buharlaşması, kaynakların kuruması bile bizi düşündürmüyor, korkutmuyor. Beynimizi çalıştırmayı bir kenara bırakıp, akılsızlığımızı, beceriksizliğimi örtmek, insanları kandırmak için yağmur duasına çıkıyoruz. Buna kargalar bile güler. (ki güldüklerine eminim) İnsanları kandırmakta çok ustayız. Her şeyi bilir, çaresini çabucak buluruz! Zekiyiz! Bir leğende iki ayağın birden nasıl yıkanacağını bile öğrendik, bu az şey mi?

Her yıl ülkemizdeki göllere, akarsulara sürüler halinde gelen göçmen kuşlar bile gelmez oldular. Pamuk bulutların süslediği, mavi gökyüzünde “V” şeklini alarak süzülen turnaların ve yaban kazlarının görüntüleri artık yok. Ne yazık ki bizden sonra gelen kuşaklar o güzelim hayvanları göremeyecek, ruhumuzu dinlendiren o eşsiz seslerini duyamayacaklar. Göller ve akarsular kurudu. Dünyamız hızla çölleşiyor.

Çocukluğumu anımsıyorum da köyümüzün içinden taşlara çarpıp, şarkı söyler gibi akan bir çay vardı. Bunaldığımız anda çığlık çığlığa kendimizi göletlere atar, balıklarla oynaşırdık. Sevinç çığlıklarımız tepelerde yankılanarak bize geri dönerdi. Kayalıkların eteğinden, kumları kaynatarak çıkan o güzelim pınarları ne çok özlüyorum şimdi. Etrafları yemyeşil olurdu. Bin bir renkli kelebeklerin uçuşları, kulağımızı tatlı bir müzik gibi gelen arıların vızıltısı, çiçeklerin nazlı nazlı sallanışları… Gözlerimizin içine bakarak ve de keselerini şişirerek guruldayan kurbağaların sesleri… Uzun yıllardır oraları görmedim. Ama duyduğum kadarıyla o kaynakların kaybolmasıyla birlikte, çay da kurumuş. O güzelim yerleri anımsarken, gözlerimin buğulanmasına engel olamıyorum.

Hava sıcaklığı şimdiye kadar görülmemiş derecelere ulaştı. Ürettiğimiz zararlı gazlara, atıklara yenilerini ekleyerek ve de yüzlerce yıl uğraşarak sonunda ozon tabakasını delmeyi başardık! Buzullar hızla erimeye başladı. Saat başı tonlarca buzdağı eriyip suya karışıyor. Yaklaşan bu felakete ne kadar duyarlıyız acaba? Peki, bu felaketi önlemek için neler yapılıyor? Hiçbir şey... Dünyanın jandarmalığına soyunan ülke bir varil petrol için masum insanları, çocukları öldürmekle meşgul. Sözde gelişmiş ülkeler, geri kalmış ülkelerdeki önemli kaynakları ele geçirme yarışındalar. Dünya nüfusunun yarısı açlıktan ve susuzluktan telef olurken, onlar milyarlarca dolar harcayarak, kitlesel katliamlar yapmak için kimyasal silahlar üretiyorlar.

Bugünkü yazımızı, yüzlerce yıl önce yaşamış bir Kızılderili’nin sözleriyle bitirelim:

“Son balık öldüğünde, son nehir kuruduğunda, son ağaç kesildiğinde beyaz adam paranın yenmediğini anlayacak!"

Turgut Erbek / Ölçek Gazetesi


 
Toplam blog
: 72
: 1492
Kayıt tarihi
: 23.07.06
 
 

Edebiyata ortaokul yıllarında şiirle merhaba dedim. O yıllarda şiirlerim ve yazılarım yöresel gezete..