Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ocak '15

 
Kategori
Haber
 

Soruyoruz: "Bartın'da asırlık evler çöktü çökecek. Tedbir alındı mı? Bu vebal ve utanç kimin olacak?

Soruyoruz: "Bartın'da asırlık evler çöktü çökecek. Tedbir alındı mı? Bu vebal ve utanç kimin olacak?
 

Vali Azizoğlu. Top şimdi onda.


 

 

Tarihi evler, yıllar yılı dura dura, bakımı yapılmadan bu günlere kadar gelerek şimdi “yıkılma” sinyalleri veriyor Bartın’da. Halk artık, ufak ufak şikayetlere başladı. Çareyi, devamlı kaldırım değiştirmekte buluyorlar şimdi..

Türkiye’de bir SİT alanı gerçeği var. Evlere şenlik.  Evini barkını yıkamazsın. İzinsiz onaramazsın, arabaya yükleyip taşıyamazsın taşınmaz mallarını. Ya n’aparsın?  Evin içine sizden yaşlı bir teyzeyi, amcayı, dedeyi oturtturursun. Kendin, bir  başka eve geçersin. Ev yıkılacakmış, çökecekmiş, kaykılacakmış, eğrilecekmiş, kimin umurunda? Ört ki, ölem !

Biz de Bartın’a gittiğimizde, Asma Yolu üzerindeki evlere bakıp bakıp, “bu zamana kadar  nasıl oldular da tepe takla gelmediler” diye diye devamlı kaldırım  değiştire değiştire geçtik o yollardan.

Bu yıkılmağa her an namzet evler, Kırtepe’de ve Asmaya giden yolda ve Asma Caddesinde mevcut.

Kültür Müdürü Fuat Dursun ile konuştuk. “ Bartın’da 275 tane tescilli tarihi bina mevcut. Proje götürüyoruz mal sahiplerine. Bir parça katkı sağladıkları takdirde, çoğu Bakanlıktan hibe olmak üzere evlerinin restorasyonunu  yapıp binayı sağlamlaştırıyoruz. Buna bile yanaşan yok” diyor. Öbür taraftan SİT elinizi kolunuzu bağlamış. Satamazsınız. Devredemezsiniz. Zaten kim alır ki!

Yıllar yılı bu hayalet evler, Bartın’ın derdi. Bildim bileli bu evler  hep böyle. Gittikçe kararıyor, soluyor, eğriliyor ama, eceliyle ölmüyor. Hep ayakta pejmürdeleri oynuyor. Bu tarihi evlerin eli olsa, uzatacak gelen geçenlere  neredeyse sadaka isteyecek.

Mal sahipleri onlardan, onlar da mal sahiplerinden bıkmışlar gibi. Birbirini görseler tanımıyorlar bile. Bir zamanlar burada bir asude hayat yaşanmıştı. Aile tablosunun resimleri, şimdi bu virane evlerinde, duvarların yegane süsü. “Eskiye  mazi, yenmişe kuzu derler” felsefesinin numuneleri olarak her an için bu içler acısı binalar, göz bebeklerimize acı acı temas ediyor. Bir yerlerimizi kanatıyor.

İş bu kadarla kalsa iyi. Ya aniden yıkılırsa, ya altında kalan olursa. Buralar işlek caddeler. Araba geçerken bile zangır zangır sallanan dişleri birbirine vurarak iniltili sesler çıkan bu evlerden birini,  belediye nasıl oldu da yıktı, anlayamadım. “Tehlike saçıyor” diye yıkmıştır muhakkak. Eeee, diğerleri de  kalıbına uydurarak tehlike saçıyor diye yıktırılamaz mı? Dedik ya. Karşınıza koskoca SİT acubesi çıkıyor.

Valilik ne diyor bu işlere acaba? Ne desin, iyilik sağlık. “Meftayı kaldıracağı günü” bekliyor olmalılar. Kendiliğinden yıkılmasını bekliyordur. Vali Belediye el ele vererek bu yerler sağlamlaştırılmak üzere tedbir alınıp çökmekten kurtaramaz mı bu evleri?  Enkaz altında kalanların kalacakların hesabını nasıl verecekler? Sadece belediye ile olmaz. Valilik de duruma el koymalı. Yıkıntı olmasını istemeyiz ama, vebal büyük. Her an yıkıntılar yaşanabilir buralarda.

Bu vebali bu yıkıntıyı kimse karşılayamaz. Tedbir alıp,  gerekeni yapmıştır diyebilmek için, vakit geçmeden kolları sıvamak lazım.

Şu Safranbolu’ya hayranım. Evlerinin  tamamına yakını tarihi evler unvanını, paşa gibi ayakta durarak koruyor. Safranbolular nasıl yapmış. Bunu  bilmek,  öğrenmek lazım.

Dedik. Vebal büyük. Yıkıntı her an  olabilir. Hiç olmazsa,  yayalar için “mecburi gidiş” istikametlerini gösterir  oklar yerlere boya ile kazılmalı. Vatandaş olası enkazların altında kalmamalı. Motorlu taşıtlar için kaideler ve korunmalar icat ediyoruz da, insanlar için önleyici, iyileştirici tedbirler neden almayalım. Di mi? SİT denilen nesneyi de utandırmış oluruz böylelikle. Bu memlekette “âmâ' ların” bile gidecekleri yol için yerlere sarı yolluklar döşedik, onları zahmetlerden kurtardık. Bu örneğe bakarak Bartınlıları  bu kabustan, bu “utanç” tan kurtaracak makam yok mu bre !

Ört ki, ölem !

BU TARİHİ ASIRLIK BİNA BARTIN ORTAOKULUNU, ELLERİMİZLE YIKTIK. SİT KANUNUNA RAĞMEN KİM YIKTI, HAYRETLER İÇİNDE KALDIK. ŞİMDİ DE UTANIYORUZ. BU TARİHİ BİNA  İYİLEŞTİRİLEMEZ MİYDİ, NİYE YIKILDI DİYE .(Bu binanın  temeli yeniden atıldı. hala daha aynısı yapılacak. bu da ayrıca utanç vesilesi)

BU DA YERİNDE YELLER ESEN HÜKÜMET KONAĞIMIZ. ZELZELEDEN ZARARLI ÇIKTI  DİYE YIKILDIYDI. YIKMASINA KILIF UYDURUYORUZ. ELDEKİLER  İÇİN  DE BİR KILIF UYDURULAMAZ MI?

ŞU GÜZELLİĞE BAKIN. DÖRDE KATLA RESMİ,  AL CEBİNE KOY. ISITSIN SENİ. YA SAÇTIĞI TEHLİKE?

YILLAR YILI BU BİNA, YIKILSIN, ÇÖKSÜN DİYE GÖZÜNÜN İÇİNE BAKILDI. BELEDİYE KİTABINA UYDURARAK  BU BİNAYI  TEHLİKE SAÇIYOR DİYE YIKTI.. DEMEK Kİ YIKILABİLİYORMUŞ. AMA, İNADIM İNAT DİYEN KOSKOCA BİNA, KENDİLİĞİNDEN ÇÖKMEDİ. ŞİMDİ İBRET-İ  ALEM OLSUN DİYE ENKAZI DAĞ GİBİ YIĞILI BİNANIN. KALDIRILMADI BU YÜZDEN. BU BİNA YOK ARTIK.ÖRT Kİ ÖLEM !

EVİN BİR YANI, " KALK GİDELİM DİYOR. DİĞER BİR YARISI DA " OTUR OTURDUĞUN YERDE " DİYOR.

BAHÇE İÇNDEKİLER, CADDELERDEKİ GİBİ TEHLİKE ARZ ETMİYOR.

BARTIN. PANORAMİK GÖRÜNTÜ.

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..