Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '13

 
Kategori
İnternet
 

Sosyal medya gıcıkları!

Sosyal medya gıcıkları!
 

Ne kadar çok havalanırsan, o kadar çabuk düşersin! Amannnn! Dikkat kardeşim!


Bu sabah Habertürk'te okuduğum bir habere göre, İngiltere'de spor kıyafetleri satan Sweatband adlı bir fima, yaptığı araştırmayla, Facebook ve Twitter'da sevilmeyen tiplerin ortak davranışlarını sıralamış.

Buna göre, Sosyal medyada, insanlar: Sporda fotoğafını yayınlayanları, her yediğini, içtiğini paylaşanları, ilgi çekmeye çalışanları, sürekli oyuna davet edenleri, çocuğuyla ilgili her anı paylaşanları, özel hayatını deşifre edenleri, her seyahatini etiketleyenleri, katıldığı her etkinliği bildirenleri, her fotoğrafa yorum yapanları, hekese müşteri gözüyle bakanları hiç sevmiyormuş.

Bunda şaşılacak ne var? Demek ki insanlar, günlük yaşantılarında ve sosyal ortamlarında da olduğu gibi, sosyal medyada da çıkıntı tiplere, her halta maydanoz olanlara gıcık oluyorlar.

Bununla birlikte, yukarıda saydığım kızgınlıkların, bazılarının bilinçaltı, bazılarınınsa, kıskançlık ve çekememezlik gibi insani zaaflarımızla da ilgisi var bence:

Bu toplumda, sabah, akşam sanal olarak spor yapan! spora başlamayı planlayıp, planlayıp bir türlü harekete geçemeyen, harekete geçse de, işin sonunu bir türlü getiremeyen, havadan, sudan sebep ve mazeretlerle spor yapmayan, başladığı sporu yarıda bırakan milyonlarca insanımız var.

Çünkü ülkemizde, kendisi şehirde yaşasa bile, ruhu bir türlü şehirli olmayan, ne beden sağlığını, ne ruh sağlığını ciddiye alan, spor yapmanın yararlarını es geçen, sporun ruhunu, pratiğini kavrayamamış tonla vatandaşımız var. Haliyle, tüm bu insanların, kendilerinin gösteremediği iradeyi göstererek düzenli olarak spor yapanlara gıcık olması, bence oldukça nomal bir durumdur.

Ortalıkta atıştırmak, ne kadar normal ve insani bir davranışsa, bunu sosyal medyaya taşımak da ancak o derece anlaşılır bir harekettir.

Sürekli ilgi çekmeye çalışmak, yerli, yersiz sorumluluktan kaçmayı, yaşamdan kaytarmayı önermek, ha bire aileden söz etmek, özel yaşamı ortalara dökmek, ha bire yediğinden, içtiğinden, gezdiğinden, tozduğundan dem vurmak ne kadar hoş karşılanırsa, günlük yaşamımızda, sosyal medyada da benzer şekilde karşılığını buluyor demek ki.

Her lafa, söze atlayan sazanlar! nasıl bir hava, nasıl bir duygu durumu yaratıyorsa, insanların duygu ve düşüncelerinde, aynı sazanlığı sosyal medyada yapanlar da, aynı muameleyi görüyor; bu kez gerçek yaşam yerine sanal mekanlara gelseler de...

İnsan doğası, insan davranışları, hangi sosyal ortamda, hangi insan toluluğunda olunursa olunsun, benzer bilinçaltı ve üstü tepkileri veriyor demek ki. Sosyal kural ve algılar, bire bir olmasa da, sanal ortamlarda da insanlardan, makul davranışlar sergilemelerini, insan olduklarını unutmamalarını bekliyor demek ki.

Öyle anlaşılıyor ki, insanlar, sosyal veya sanal, hemen hemen her zeminde, aşırılıklardan, gereksiz ego vurgularından irite oluyor, absürd biçimde ortaya çıkmaya çalışanlardan rahatsız oluyor.

Beni bu haberde en sevindiren şeyse, her zaman ve her şartta olduğu gibi, sanal ortamlarda da insan olmanın, insan kalmanın, insanca davranmanın geçerli ve değerli olduğunu bir kez daha görmemdir.

Birçok yazımda da vurgulamaya çalıştığım gibi, aslolan, insanı değerli kılan, başkalarından farkını ortaya koyan en temel yaklaşım: Kişinin ne kadarını becerebilirse, o kadar kendisi olabilmesidir.

İster gerçek yaşamda, ister sanal ortamlarda, insanın sergilediği davranışlar, ruhunun aynasıdır. Aynasında çatlak olanlar, er geç layık oldukları değeri bulacaklar; belki yarın, belki yarından da yakın...

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.

 

 

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..