Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mayıs '15

 
Kategori
Yemek - Mutfak
 

Sözde modern yaşamın zararları

Sözde modern yaşamın zararları
 

Yöre sofrası ile ilgili tüm görselleri yazı sayfasına aktaramadım


Kabul etme elin ihsanını, Mihnetsiz olur üzülürsün, Sevme dünyanın menfaatini, Meşakkatsiz olur yıkılırsın. İplik gibi hep bükülme, düğüm olur çözülürsün.

Yüreğinin sesi daim rehberin olsun, dinledikçe huzur bulursun. Gelirken ağlamış, giderken güleceksin, Desinler bir seher yeliydin estin ve gittin!

Yediklerimiz bizi güçlü ve zinde olmamızı, yaşam kalitemizin artmasını sağlar, bu nedenle yediklerimizin vücudumuza yarar ve zararlarını iyi bilmemiz lazım.

Köylerden şehirlere göç ettik, şehirlerdeki yaşama uymak için köyün bütün yemek çeşitlerini unuttuk.

Şehirlerin gelenekleri, yaşam tarzları ve yemekleri bizi doğduğumuza pişman etti. Ne kesiliyor, ne nasıl pişiriliyor, yerli mi, ithal mi, pişiren kim, yağı, tuzu nasıl bilemedik.

Yemek konusunda sağlığımızı ne olduğu belli olmayanlara teslim ettik. Hastalıklar çoğaldı, kilolar arttı. Doktorlar bile çare bulamadı bu kez sair doktorlar meydanı boş buldu.  

Şunu yiyin, onu yemeyin, üç günde kilolarınız düzelir, şunu terk edin buna başlayın sağlığınız yerine gelir diye insanları maddi olarak sömürüyorlar.

Modern yaşamın faydalarından ziyade zararlarını görüyoruz. Aldığımız gıdalardan ötürü birçok hastalığa çare arıyoruz. Vücut yağları erimiyor, kilolar eksilmiyor.

Evvel zamanımız yoktu, hayat meşgalesi ihmalden ihmal doğurdu. Sağda, solda hatta evlerimizde bile ne bulduysak onu yedik. Sonra yeriz dedik geleceğin tehlikesini kendimiz hazırladık.   

Meğer yediklerimiz bize sağlık, güç yerine rahatsızlık ve güçsüzlük vermiş bir türlü farkına varmadık ta ki yol ayırımına gelince anca farkına vardık.

Ömrün çoğu heba geçtikten  sonra, köylerimizin kadir kıymetini anladık dönmek istedik artık güneş yüce tepeleri aşmıştı, vadilerde akşam olmuştu dönemedik.   

Bu Can oldum olası bir dal, kuru bir yaprak misali ancak geçen onca yıllarda neden daha sağlıklı, daha doğal gıdalar almadı diye hep düşünmüştür. 

Her daim nerede olursa olsun Lokantalarda yemek yediğimde her defasında acaba, nedir, ne değildir, kim pişirdi, diye içimden neler geçmiş neler. 

Bazı yazılarımda Mersin’in beton yığını olduğunu, bağ ve bahçelerin yok olduğunu, portakal, mandalina, yafa, limon kokusunun tükendiğini bu duruma üzüldüğümü yazmıştım.

Bu savım değişmedi ancak Mersinde hâlâ nadir de olsa öz güzelliğini koruyan güzel yerler de vardır.

Birkaç yıldan beri Mersin merkezinde en işlek caddesi İstiklal Caddesi üstü, hastane caddesi kenarında takriben bir dönüm arazi üzerinde betonlaşmadan uzak, doğa güzelliği ile korunan YÖRE SOFRASI işletmede ağız tadıyla yemek yenebilir.

( SERA BAHÇE ) de “ Tereyağlı köy lezzeti, Trakya, Eğe zeytinyağlı, Cuma günleri kuru fasulye günü, Sıkma börek ayran, Serada güne merhaba deyin, sera bir aile işletmesidir. ( Bu sözler onların tanıtım sözleridir )

Sera bahçede dilediğiniz her türlü kahvaltı ve yemek çeşitlerini bulabilirsiniz. Süt, yoğurt, peynir, çökelek, taze sebze ve meyveler, et, tavuk, balık yumurta ve özellikle kabak tatlısı Sera bahçenin mutfağından eksik olmaz. 

Sayın, Genel Müdür Sami Altunekim denetiminde Sultan Abla, Şükran ve Lale bacıların hazırladıkları köy yemeklerini ağız tadıyla yiyebilir, kimin pişirdiği, neyin ne olduğu açıkça belli olduğundan, düşünmeye, kaygı duymaya gerek yoktur.

Ümit, kardeşten hem de kepekli un hamuruyla fırında her türlü pişirim. Hüseyin ve Hasan evlatlarımızın sevgi, saygı ve güler yüzlü hal ve tavırlarıyla her türlü takdiri hak etmektedir.

Çalışanların tümü bir aile birinci ya da ikinci derece akraba sayılır. Hava durumu, yaz, kış sezonları dikkate alınarak her türlü düzenleme yapılmıştır. Masa ve sandalyeler ahşaptan imal edilmiş.

İş yeri sahibi bir hukukçu, hem de patron. Şükrü Caner Bey ile ara sıra görüşürüz çünkü mesleğini İstanbul’da sürdürmek mecburiyetinde.

Bu iş yerinin bütün plan, projesi ( çizim ve tasarımı ) kendisinin eseridir. Patron diye seslenirim ancak, Caner Bey kesinlikle patron sözcüğüne karşı insan sözcüğüne hasret .

İnsanların yeme ihtiyacını en güzel şekilde karşılayan, huzur ve güven içinde tasarlayan, sevk ve idare eden Sera Bahçe çalışanlarının gösterdikleri dikkat ve özenin her türlü takdire şayan olduğunu bildirir kendilerine teşekkür ediyorum.

Mersindeki yazarlarımızla Sera bahçede bir sabah kahvaltısını yapmak veya öğlen yemeğini yemek, çayı deniz kenarında Menekşe çay bahçesinde içmek istiyorum. Bunun da nasip ve kısmete bağlı olduğunu biliyorum. 

 

 

Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 608
: 2204
Kayıt tarihi
: 12.04.12
 
 

Bingöl'de, Baharın son ayında, ikindi üzeri un ambarı (kiler) arkasında, ebesiz, hemşiresiz, Emin..