Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mart '10

 
Kategori
Psikoloji
 

Suçlu Profili

Suçlu Profili
 

Suç ve suçlu oranı artıyor mu acaba gerçekten? Her zaman medyada bahsedildiği gibi suç oranlarında bir artış söz konusu mu? Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü istatistiklerine bakıldığında 2005 yılında 55 bin 870 olan hükmen tutuklu ve tutuklu sayısı 2010 yılı Mart ayında 119 bin 288’ e yükseldi. Bu da suçlunun ve suçun arttığının bir göstergesi olsa gerek. 5 yılda iki katından fazla artmış suçlu sayısı. O halde şiddet ve suç artıyor diyenler haklılar. Hem kendileri için hem de aile üyeleri için (Özellikle çocukları) korkmakta ve çekinmekte haklılar. Yine Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü istatistiklerine göre 12-17 yaş arası hükümlü sayısı 2 bin 789, 18-20 yaş arası 8 bin 605, 21-39 yaş arası 77 bin 243, 40-64 yaş arası 29 bin 253, 65-79 yaş arası bin 174, 80 yaş üstü 63, yaş grubu bilinmeyen sayısı 161. Genç nüfus daha fazla suç işliyor sonucuna varılıyor bu istatistiklerden. 18-20 yaş arası 8 bin 605. Yaş aralığı az ama suçlu oranı yüksek.

Benim öngörüm bu oranın yıllar geçtikçe artacağı yönünde. Neden mi? Çünkü aile mefhumu her geçen gün zayıflamaktadır. İnsanları birbirlerine bağlayan değerler azalıyor. Maneviyat azalıyor. Gençlere bireyselcilik aşılanıyor. Gençlerin dünyasına kontrolü güç olan faktörlerin etkisi artıyor. Şehir yaşantısı artıyor. Bu sebepleri artırabiliriz. Ancak bu sorunların bir ikisini çözdüğümüz anda birçok problemleri çözeriz diye düşünüyorum. Bu problemlerin içerisinde en çok önemsediğim bir iki konuya değinmek istiyorum. Aile mefhumu zayıflıyor/zayıflatılıyor. Ailenin hem bilimsel, hem dini hem de örfi anlamda ne kadar önemli olduğunu anlatmaya gerek yok herhalde. Bir aile düşünün ki birbirlerine bağlı, doğru ve dürüst olmanın erdemlilik olduğu, yalanın konuşulmadığı, demokratik bir yapının hâkim olduğu, bireylerin birbirleriyle iletişim kurduğu ve ortak yaşam alanları oluşturulduğu bir yapıya sahip. Ancak bu söylediklerimiz anne-baba tarafından öncelikle uygulamaya konulacak tabii ki. Yani bir anne hiçbir şekilde yalan söylemiyorsa makbuldür. Çocuğa söylenen yalan masum yalan değildir. Karakterine kazınmış bir olumsuzluktur. Aile içerisinde insanlar dürüst olmayla başlarlar işe.

Eşine ve çocuğuna karşı dürüst ve erdemli olmakta çocuğa/bireye bu değerleri kazandırmada ön koşuldur. Aileye karşı olan hayat tarzı televizyon ve diğer iletişim araçları ile ballandıra ballandıra sunuluyor. Televizyondaki diziler, kadın programları gibi programlar aktif olarak kullanılıyor. Hatta reklamlarda bile bu konu işleniyor. Bir diş macunu reklamında üniversitede okuyan genç kızımız tatilde evine geldiğinde anne-babası tarafından ilgiyle karşılanırken genç kızımız sürekli oflayıp puflamakta ve hiçbir şeyden memnun olmamaktadır. Ne zamanki dişlerini fırçalar ve erkek arkadaşı gelir işte o zaman mutlu olur. Şimdi diyeceksiniz ki dizilerde evlilik dışı ilişkiler kol gezerken sen ne anlatıyorsun. Haklısınız, ancak evlilik dışı ilişkilerin zararından bahsederken böyle bilinçaltına işleyen kareleri kaçırırsak eksik kalır diye düşünüyorum. Birde o dizilere aile içinde filtre uygulanabilirken reklamlardan kimse rahatsız olmuyor. Bir diğer konu ise maneviyatın azalması. Yine insanların manevi duygularının inançlarının ve dini bilgilerinin azalmasının onların dünyalarında büyük bir boşluk oluşturduğu kanaatindeyim. Bizi hayatımızda yönlendiren değerlerimiz vardır. Örneğin bir Müslüman için dürüst olmak, yalan söylememek, ibadet etmek, haramdan uzak durmak, topluma faydalı olmak gibi. Eğer bizim bu duygularımız azalırsa bunların yerine olumsuzluklar dolma ihtimali yüksektir. Şahsım adına manevi duygularla insani duygular kavramlarını ayrı tutuyorum. Çünkü insan farklı farklı duyguları içerisinde barındırabilen bir varlıktır. Kötülükte iyilikte insanoğlunun fıtratında vardır. O halde insani duygular ucu açık bir ifadedir. Ancak manevi yani dini duygular deyince kapsamı bellidir. Maneviyatı eksik olan bir insan için neden yalan söylememek gerekir sorusuna herhalde doyurucu bir cevap vermek zor olsa gerek. Maneviyatı güçlü bir insanın işinde eksikliğin olmasının da zor olduğunu düşünüyorum.

Suç işleyen kişinin hayatında eksiklikler olduğunu kabul etmek gerek diye düşünüyorum. Bu nedenle toplumsal hayatımızın dinamikleri olan aile, din gibi kavramlara sımsıkı sarılmanın oldukça önemli kavramlar olarak görüyorum.

 
Toplam blog
: 59
: 2088
Kayıt tarihi
: 07.11.07
 
 

Psikolojik Danışmanım, 3 tane dünya tatlısı çocuğum var. Beşiktaşlıyım... Psikolojiye doğuştan bi..