Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Haziran '17

 
Kategori
Sosyoloji
 

Suriye'de çözüm 2: Türkiye ve İran birliği

Suriye'de çözüm 2: Türkiye ve İran birliği
 

İRAN VE TÜRKİYE'NİN BİRLEŞMESİ

Suriye, Irak, Türkiye, İran, Rusya ve körfez ülkelerinde kartlar yeniden karıldı. ABD'nin aç gözlü bir şekilde tüm dünyaya el koyup geri kalan herkesi yok etme projesine karşı uzun zamandan beri ortada olmayan bir fırsat doğdu. İslam alemi son derece zeki ve stratejik bir hareketle çok güçlü bir şekilde birleştirrilebilir.

Bunun için aklınıza gelebilecek en zor senaryonun hayata geçmesi gerekmektedir. İran ve Türkiye'nin konfederasyon usulüyle birleşmesi... Evet, biri sünni diğer şii olan iki büyük kutup...Yavuz ve Şah İsmail'den beri iki büyük rakip. Olur mu ki?

Eğer dünyada en geniş coğrafyaya yayılmış islam aleminin nasıl böyle atomlarına ayrıştırıldığını anlamaya çalışıyor ve nasıl birleşebileceğine kafa yoruyorsanız bu dev islam aleminin bir an önce toparlanmasını sağlamanın tek bir yolu olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz. İran ve Türkiye'nin birleşmesi...

Şimdi diyebilirsiniz ki "Koskoca körfezin tamamı sünniyken birleşemiyor da şiilerle sünniler mi birleşecek?" dediğinizi duyar gibiyim. Sünnilerle birleşemeyecek olmamızın temel sebebi yönetimlerinin tamamıyla ABD'nin elinde olmasıdır.

Bunu ABD'nin bir emriyle kendi soydaşı ve dindaşı, hatta mezhepdaşı olan Katarlılara karşı yaptıklarından açıkçagörebilmekteyiz. Yoksa önünde hiçbir engel yok.

Hatta bir zamanlar Irak ve Suriye'nin yöneticileri birleşmeyi arzulamışlar, kısa süre sonra ABD'nin Irak'ı bombalamasıyla bu girişim sonuçlanmıştı. Yani sorun bu birleşmeyi sergileyecek devletlerin elinde hayatta kalmalarını, ABD saldırılarına maruz kalmalarını egelleyecek bir askeri gücün olmamasıdır.

Oysa 4000 yıllık tecrübesiyle İran, 2500 yıllık tecrübesiyle Türkiye'de bu güç iyi kötü bulunmaktadır. İkisi konfederasyon usulünden, yani içeride iki bağımsız devlet, dışarıda tek bir devlet, usulünden birleşecek olursa karşısında durabilecek bir askeri güç pek yoktur. Hele ki buna bir Rusya ve Çin desteği eklenirse sonra batı düşünsün...

Irak ve Suriye sorununda birliğin rolü

Bu birliğin kurulmasıyla birlikte ABD'nin Irak ve Suriye'de etnik temizliğe dayalı işgal planlarına şiddetle limon sıkılabilir. İran şiilerin yoğun olduğu Necef, Kerbela gibi bölgelerde kontrolü alabilir. Böylece sanı sıkılan sürekli bombalı saldırı düzenleyemez.

Türkiye'de Suriye'nin kuzeyinde tarihsel, etnik ve dini bağları bulunan bölgede kontrolü alırsa ABD, İngiltere ve İsrail üçlüsünün bütün soykırım hayalleri sekteye uğrayacaktır. O saatten sonra İngiliz--ABD-İsrail malı IŞİD'e ABD hangi silahı ve desteği verirse versin Türkiye ve İran'ın elinden onları ve bölgede karışıklık çıkarmak isteyen güçleri kimse alamaz.

Tabi burada ABD terörüne karşı bir Rusya faktöründen bashetmek gerekir. Rusya'nın askeri koruması ABD'nin kafasına esen yeri bombalamasına engel olacak olursa sorun büyük ölçüde çözülür. Suriye hükümeti halihazırda Rusya ile ittifak halinde ve ABD'nin karşısındadır.

Bu birlik sağlandıktan sonra ABD'nin emrinde olan ingiliz vatandaşı vekillerden kurulu Irak hükümetinin kurtarılması kalmaktadır. Türk-İran-Rus güçlerince sarılmış durumda olan Irak yönetimindeki İngilizler, ABD desteğinin kesilmesiyle birlikte ellerindeki erki yeniden Irak halkına bırakabilirler.

İşte bu da aslen aynı kökenden gelen Suriye ve Irak hükümetlerinin elinde bulunan coğrafyaların yeniden birleşmesine imkan verebilir ve mezopotamya olarak adlandırılan bölge bu birliktelikle yeniden ABD-İngiltere-İsrail işgalinden kurtarılabilir.

BİRLİĞİN ÜÇÜNCÜ ÜYESİ

Bu aşamadan sonra birliğin büyüyebilmesi için daha fazla güce erişmesi gerekecektir. Bu noktada ciddi bir askeri güç desteği gerekecektir. İşte bu güç birliğin üçüncü üyesi nükleer bir güç olan Pakistan'dan gelecektir. 

Pakistan birliğe katılarak genişleyecek bu büyük konfederasyonun üçüncü önemli sac ayağını oluşturacaktır. Aynı zamanda birliğin doğu sınırlarını da güvence altına alacaktır. Tabi ki bu noktada Rusya'nın Pakistan ve Hindistan üzerindeki etkisi büyük rol oynayacaktır. Gerçi Pakistan'ın ülkesinde de Türkiye'de olduğu gibi ABD üsleri bulunmaktadır ancak Pakistan ve Türkiye arasındaki tarihsel bağlar bu birliğe yardımcı olabilecek gücü zorlayabilir.

BİRLİĞİN BÜYÜYÜŞÜ, RUSYA VE ÇİN'İN ABD YAYILMACILIĞINI DURDURUŞU

Birliğin büyümesi için Arap ülkelerinin birleşmesi kağıt üstünde kolay görünse de aslında çok zordur. Zira bölge ağzına kadar ABD üssü doludur ve yönetimler ABD'den habersiz hapşuracak dahi olsalar ülkeleri herhangi bir gerekçeyle bombalanacak kadar ABD'ye bağlıdırlar.

Dolayısıyla birliğin büyümesinde Rusya'nın gücünün hissedilebileceği bir yön etkili olabilir. Örneğin Azerbaycan... Sonrasında buna birbirine komşu ve Rusya'yla sıcak ilişkileri bulunan Türki cumhuriyetler eklenebilir. Her ne kadar bu ülkelerde Rusya'nın etkisi olsa da ABD üsleri bulunduğu bir gerçektir. Ancak tıpkı Kazakistan'da olduğu gibi Rusya desteğiyle bu üsler birer ikişer kapatılabilir.

Özet geçecek olursak İran şu an Türkiye'yler hareket ederek yok oluşuna doğru gitmekte olan büyük taarruz planlarına dur diyebilir. Zira ülkesi ABD üsleriyle sarılmış durumdadır. Benzer sorun Türkiye için de geçerlidir. Türkiye'nin etrafı ABD üsleriyle sarıldığı gibi ABD'nin halihazırda Türkiye'de de üsleri bulunmaktadır.

İşte bu sorunun çözümünde Rusya ve İran'ın üzerine tarihi bir vazife düşmektedir. Rusya ABD'nin Suriye'deki korkunç büyüklükteki ABD-PKK üs bölgelerine karşı Türkiye ile birlikte hareket edebilir ve bu bölgeleri temizleyebilir. Türkiye teröristleri temizlerken Ruslar ve İranlılar ABD üslerine karşı bir formül üretmeye çalışabilirler.

Sorun büyük, mevzu karışık ama hiçbir şey imkansız değil. Eğer istenirse bir çözüm bulunabilir.

Eğer Rusya elindeki fırsatı görebilirse, İran da "Gideyim şurayı da şiileştireyim" basitliğindeki politikasından sıyrılabilirse islam alemi birleşme yoluna girebilir, Rusya ve Çin ABD'nin büyüyen işgal tehdidini bertaraf edebilir ve tüm dünya derin nefes alabilir.

 
Toplam blog
: 352
: 2915
Kayıt tarihi
: 05.06.10
 
 

Jack Amca, düşünsel dünyasındaki gelişmeleri dışa vurmak niyetiyle başladığı yazı yazma sevdasına..