Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Tahammül etmek..

Tahammül etmek..
 

Ağaçlar bile Kardeşce...


Sokakta birbirimize tahammül edemiyoruz. Trafikte de öyle. Alışverişte, trende, vapurda, otobüste hatta eğlence yerinde ve aile hayatımızda (!) ..

Tahammül etme yani dayanma gücü. SEVGİ nin olmadığı yerde tahammül etmek zorlaşıyor. Herşeye öfkelenmek için bir neden mutlaka oluyor. Birbirini öldürecek kadar... Sevgisizlik bir süre sonra yürekleri karartıp nefret tohumlarını yeşertmeye başlıyor. Sonrada şiddet , davet edildiği yerde ansızın beliriveriyor.

Çocuklar belli yaşlarda çok soru sorarlar. Sabırla yanıtlamak zorundayız. Çünkü onlar yeni yeni keşfediyor her şeyi. Bilmedikleri bir dünya. Kocaman kocaman insanlar korkuyorlar, ürkekler. "Yeter artık" dememiz onları sadece o an için kırıyor , üzüyor hatta ağlatıyor ama bir süre sonra yeniden soruyorlar. Bu davranış süreklilik arz ettiğinde de o bilinmeyen dünyayı kırıp, döküp deneye yanıla öğrenmeye çalışıyorlar. Ya da içlerine kapanıp ileride potansiyel suskun , ezik, ailesi ve insanlarla iletişim kurmayan bireyler haline geliyorlar. Anne ve baba çocuğunu seviyordur ama tahammül edemiyordur. Çünkü gündüz onlara göre, çok çalışmışlar çok yorulmuşlardır. Çocuğa ne bundan ? Siz o çocuğun oluşumunda en büyük etkensiniz. Dünya'ya gelirken seçme şansı olsaydı belki gelmeyecekti.

Farklı pencerelerden hayata bakmayı öğrenmemiz gerekiyor. Yukarıda ki örnekte, çocuğa öfkelenmek, kızmak yerine bir an durup kendinizi onun yerine koyun. O'na dokunun , o'nun küçücük yüreğinde ki sevgisinin size pozitif enerji olarak geçmesini sağlayın. Ve düşünün ki O'nun size ihtiyacı var , dünyası vereceğiniz cevapla aydınlanacak..

Aynı şekilde eşinize , komşunuza , arkadaşlarınıza da empati ve sevgiyle yaklaşmayı alışkanlık haline getirirseniz bir süre sonra öfke yerini hoşgörüye terk edecektir inanın. Sabahleyin "Günaydın" demeden asansöre binen komşularınıza öfkelenmeyin. Davranışının altında bir ard niyet aramayın. Tekrar gördüğünüzde siz söyleyin. Ne kaybedersiniz ? Hayat detaylarla gerilmeyecek kadar kısa..

Trafikte yol istediniz vermedi diğer sürücü. Bekleyin. Size kaybettireceği zaman, tahammülsüzlük edip onu sıkıştırdığınız ya da inip kavga ettiğinizde , tartıştığınızda vücudunuzda ölen milyonlarca hücreden daha mı önemli ? Yaşlanmayı çok mu özlüyorsunuz ?

Alışverişte kasa'da bazı insanlar çok yavaş hareket eder. Sinir olursunuz. Olalım olmasına da o an vereceğimiz ani tepkiden o insan düzelecek mi? Ya da bir daha o davranışı sergilemeyecek mi? Herkezin farklı yaradılışta olduğunu kabullenmek neden zor geliyor ? Saygısızlık olarak algılayıp öfke kat sayımızı yükselteceğimize , en büyük saygısızlığı o an kendine yaptığını düşünüp frene basabiliriz. Toplumu terbiye etmek bizim elimizde değil. İnsanları olduğu gibi kabul etmek farklı bir olgunluk. Bunun adı "susmak" yada "bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" demek değil. Aynı toplumda, farklı kültürlerde yetişmiş insanların bir arada yaşayabilmesi için gerekli olan davranışlar.

Maruz kalacağımız davranış her ne olursa olsun, hafif bir tebessüm, anlamaya çalışarak , karşımızda ki insanı iterek değil severek yaklaşmak hayatımızı kolaylaştıracaktır. Hayata dokunmamız gerekiyor , uzaktan seyretmek enerjimizi tüketiyor biz farkında olmadan..

Sevgi dolu günler dilerim..

Nur Zeynep Çelik

 
Toplam blog
: 347
: 1365
Kayıt tarihi
: 31.10.07
 
 

İstanbul 25 Temmuz : /… İşletme tahsil ettim. Özel ilgi alanım olduğu için 2 yıl Psikoloji okudum..