Taklacılık

Takla, elleri yere koyduktan sonra ayakları kaldırıp vücudu üstten aşırtarak yapılan dönme hareketine denir. Bu hareketi öne doğru yapmak “düz takla”, arkaya doğru yapmak ise “ters takla”, dört kişiden oluşturulan düzenekten atlanması da “kız taklası” olarak adlandırılır. Takla atmak, jimnastik sporunun temel hareketlerindendir. Minderde yapılabildiği gibi kasa üzerinde de yapılabilir.

Son zamanlarda basında da sıkça rastlanılan bir deyim taklacılık. Taklacı güvercinleri bilirsiniz mutlaka. Mahallenizde görmüşsünüzdür, sahipleri düzenli olarak salar gökyüzüne onları. Onlarda uçarken takla üstüne takla atarlar. İzleyenleri mest ederler, Özellikle sahipleri bundan büyük bir mutluluk duyar ve mest olurlar.
Takla atmak sadece güvercinlere özgü bir özellik değil tabii. İnsanlar da çok iyi takla atarlar. Örneğin sporcular, kimileri yaptıkları spor bunu gerektirdiği için bazıları da işin içine görsellik katmak için takla atarlar. Bir de mecazi anlamda kullanılan “takla atmak” deyimi vardır. Genelde ironik bir olumsuzluk taşır. Çıkarları için her şeyi yapabilen kişileri tanımlayan kuvvetli bir vurgudur bu.

Takla atmak ayrıca beceri ister. Herkesin takla atması beklenemez. Kimisi takla atarken yüzüne gözüne bulaştırır, bir yerini kırar, yaralanır, bu işi beceremez. Ama, güvercinler kadar usta taklacılar da vardır. Onlar öyle bir takla atar ki, herkesi hayranlıkla baktırırlar kendilerine. Ve rahatsız olmazlar bu durumdan. Nokta kadar menfaat için virgül gibi eğilmek, onlar için sıradan bir şeydir. Takla ise bu işin tamamlayıcı unsuru olarak görsel şovudur.

Bunlara son zamanlarda siyasette, günlük yaşantımızda ve birçok kurum, kuruluşlarda çokça rastlamaya başladık. Herkes bu yöntemi kullanarak kendine alan açma peşinde. Siyasette seviye takla atarken düşmüşe döndü, taklacılar biraz işi abarttı. Koltuklar, makamlar, mevkiler takla atmakla alınabiliyor veya korunabiliyorsa, takla atmak atmanın önemi daha da artıyor dolayısı ile. Ama siyasetin suçu yok. Onu bu hale getiren siyaset yapanlardır.

Halen, Kurum ve kuruluşlarda da çok sayıda taklacı mevcuttur. Bu işi sanatsal görsel bir gösteriye çevirmişler. İnce ince işliyorlar sanatlarını. Beceriksizliklerini, yeteneksizliklerini, liyakatsızlıklarını gizlemek, mesailerini hoşça geçirmek onların özellikli işi olmuş. Benim önerim, bu tip şarlatanlara itibar eden riyaset makam sahipleri dikkat buyurmalı, taklacılara teveccüh göstermemelidir.

Hele, takla atarak ailesinden birilerini amir memur yapmışsa taklacı, işte o zaman taklacılık sanatını bir başka yapıyor. Taklacılık çapsız insanların işidir. Bu tip kişiler, işini layıkıyla yapanlara engel oldukları gibi, ağalarını da yanlış yönlendiriyorlar. Çağımızın hastalığı oportünizm (fırsatçılık, kendine yontmak, çıkarcılık) insanları taklacı dahil ne hale getiriyor. Neyse ki halen daha Ülkemizde işini adam gibi yapan liyakat sahibi kimi insanlar kalmışta, ortalık şimdilik taklacıların tamamen işgalinde değil.

Eğer, Takla atamıyorsanız, çok şey kaybetmiş sayılmazsınız, esas olan ise havada takla atmadan, onurlu bir şekilde ayakta durabilmektir.

Nizamettin BİBER
Uzman İnşaat Mühendisi