Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Haziran '13

 
Kategori
Güncel
 

Taksim Gezi Parkında hedonizm yoktu

Taksim Gezi Parkında hedonizm yoktu
 

Hedonizm temsili


Dikkat ediyorum da olumlu toplumsal hareketlerin kötülenmesi ve çamurlanması kömür karasından daha kara hale getirilmesi için özgürlük karşıtı kılla özdeşleşmek isteyenler tarafından elinden gelen yapılıyor şuursuzca, fütursuzca. Bu normal midir? Güya Taksim Gezi Parkı direnişi nedeni ile parkın içerisine yerleşenler hedonizmin temsilcileriymiş diyorlar bak sen. Güneş balçıkla sıvanmaz beyler veya bayanlar.

Peki hedonizm nedir? Bir bakalım. Hedonizm veya hazcılık, eski Yunanistan'da Kirene Okulu'nun, yani Sokrates'in öğrencisi Aristippos'un (M.Ö. 435-355) öğretisidir. Hazzın mutlak anlamda iyi olduğunu, insan eylemlerinin nihai anlamda haz sağlayacak bir biçimde planlanması gerektiğini, sürekli haz verene yönelmenin en uygun davranış biçimi olduğunu savunan felsefi görüştür. Hedonizmin temelinde "hayatın en önemli değerinin haz ve zevk almak olduğu ve ideal yaşama ancak bu şekilde ulaşılacağı" fikri vardır.

Hedonizmin kurucularından biri olan Aristippos bedensel zevkin önemini vurgular. Diğer kurucu Epikros ise duygusal hazzın da önemli olduğunu savunur Aristippos'a göre ise her davranışın nedeni, mutlu olmak isteğidir. Yaşamın gereği hazdır. Haz insanı insan eden duygudur. Bilgilerimiz duygularımızla alabildiğimiz kadardır, bunda öteye geçmez. Bu yüzden Aristippos duygularımızın getirdiği hazza yönelmeyi, acıdan kaçmayı söyler. En üstün iyi, hazdır. Ancak gerçek haz sürekli olandır. Sürekli olan hazza da bilgelikle varılabilir.

Epikuros da hazcılığı devam ettiren filozoflardandır. Ne var ki Epikuros, Aristippos'un bedensel hazzına karşı tinsel hazzı yeğler. Onun için en büyük haz, ruh dinginliğidir. Buna da bedensel zevkler peşinde koşmakla değil, bilgelikle varılır. Aynı zamanda batıda insanların cinsel yaşamlarına heyecan katmak amaçlı eşlerini değiştirdikleri kamplara da bu isim verilir ve hazcılık kampı olarak bilinir.

Hedonistler devamlı olarak zevk ve hazzın peşinde koşarlar ve bunun en doğru yaşama biçimi olduğuna inanırlar. Kişinin, anlık istek, zevk ve hazzının karşısındaki diğer insanları önemsemeden yaşaması gerektiğini savunurlar. Hatta "bilgi"nin bile "an"da yaşanan duygulardan oluştuğu düşünülür. Hedonistlerde sıklıkla görülen ortak özellikler; bencillik, kendini beğenme, başkalarını kendi çıkarları için kullanma, eleştiriye kapalı olma şeklinde özetlenebilir. Günümüzde Dünyada son yıllarda yükselişe geçen hedonizm sosyal uzmanlar tarafından tehlikeli bulunmaktadır. Halen,  Dünya çapında milyonlarca hedonist yaşamlarını yeme-içme, eğlence ve cinsel haz üzerine kuruyor. Özellikle gençlerin yalnız zevk almaya yönelik yaşam kurmaya çalışmaları aileleri ve uzmanları endişelendiriyor. Çünkü hedonizmi benimseyen bireyler zevke ulaşabilecekleri her yolu korkusuzca deniyorlar. İleri düzeydeki hedonistler hazzı yaşamak için kullandıkları yolda ahlaki ve yasal olmayan her davranış ve tutumu rahatlıkla uyguluyor. Hedonist akım daha çok, 15-40 yaşlarındaki, özellikle çocukluk yıllarında her istediği yapılan, ihtiyaçları kolay ve fazlaca karşılanan, para sorunu yaşamayan kişilerce benimseniyor. Sanırım Hedonizmi öğrendik.

Peki Taksim’de Gezi Parkı'ndaki ağaçların sökülüp, yerine kışla yapılması planlanan projeye karşı başlayan çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu eylemcilerin bu felsefi öğreti ile bir ilişkisini, rabıtasını kurabildiniz mi? Bu söylem iftiradan ibaret değil mi?

Yakın tarihe kadar gezi, sadece bir parkın adı iken, bundan itibaren Ülkemizin üzerindeki korku perdesinin yırtıldığı yerin adı oldu. Korku imparatorluğu polisinin, biber gazının, copunun ve maskeli süvarilerinin ilk yenilgisini aldığı cephenin adı oldu. Direnen o genç insanlar, o kırmızılı kadın oradan sürülse de, kepçeler, buldozerler çınar ağaçlarını gölgeleriyle birlikte kurutsalar da dahi.  “Gezi Parkı direnişi”, sadece Taksim’in son ağaçlarına sahip çıkma mücadelesi değildir. “Gezi Parkı direnişi”, rant uğruna bu ülkenin varını yoğunu harcamaya ahdetmiş bir anlayışa karşı koyma mücadelesidir ayrıca. Bu direniş tarihe altın harflerle kazındı.

Bir parkın direnişinin, topla tüfekle yapılan direnişlerden daha gerçekçi, daha direnişçi, daha barışçıl, daha insancıl, daha varoluşçu ve daha sonuç alıcı olabileceğini gösterircesine. “Diren Gezi Parkı” dedi direnen bu gençler.

Bilindiği üzere Fransız İhtilalı üç kavram üzerine oturmuştur, Özgürlük, adalet ve kardeşlik. Post modern bir dönemde ise bu kavramlar ayrıca gezi parkı eylemleri ile yaşadığımız çağda tam da yerini buldu.

Bu eylemcilere hedonist insanlar yakıştırması yapanların beyinlerine akıl, gözlerine gözlük öneriyorum. Siz ne dersiniz.

Nizamettin BİBER

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..