Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '09

 
Kategori
Tarih
 

Tarihten portreler Sukufe Nihal hanim

Tarihten portreler Sukufe Nihal hanim
 

Sukufe Nihal (Basar)


Merhaba Değerli Dostlar,

Onun adı Şükufe Nihal, ona kimler aşık olmadı ki. Unutulan kadınlarımızdan Şükufe Hanımı biraz tanıyalım. Şükufe Nihal, 1896 senesinde İstanbul’da dünyaya geldi. Babası Padişah 5. Murad’ın baştabibi Emin Paşa’nın oğlu Miralay Ahmet Şevket Bey, annesi Nazire Hanım’dır. Babasının görevi dolayısıyla çocukluğu Şam, Beyrut, Manastır ve Selanik gibi, imparatorluğun farklı ve uzak yörelerinde geçmiştir. Babasının teşvikiyle eğitimini en seçkin okullarda sürdüren Şükufe Hanım, ayrıca özel hocalardan Fransızca ve Arapça dersleri alır. Dönemin ileri gelen Osmanlı ricaliden olan Babası Ahmet Bey’in evinde düzenlediği toplantılarda biraraya gelen şair, yazar ve siyasetçilerden aldığı etki ve ilhamla küçük yaştan itibaren memleket meseleleriyle ilgilenmeye başlar. İlk şiiri, dönemin gazetelerinden Mehasi’nde yayınlanır. 1912 senesinde, babası ve annesinin isteği üzerine ilk eşi Mithat Sadullah (Sander) ile evlenir. Ancak Şükufe Nihal Hanım, Osmanlı kadın hareketlerinde ilk adımları atmaya başlayıp, siyasi faaliyetlere yönelmiş olup, yüksek eğitimine de devam etmek için adeta yanıp tutuşmaktadır. Oğlu Necdet dünyaya geldikten kısa bir süre sonra eşinden ayrılır.

1914 senesinde, İttihad Terakki yönetiminin hak tanıdığı kadınlara özel, öğretim süresi üç yıl olan Darülfün’un edebiyat bölümüne girer ve hatta fakültede son sınıfı coğrafya bölümünde okur. Bu arada aynı sınıfta okuyan ve politikanın da içinde olan Ahmet Hamdi bey (Başar) ile tanışır. Ahmet Bey ile sadece duygu birliği değil, düşünce birliği içinde olduğunu da gören Şükufe Hanım, Ahmet Bey’le ikinci izdivacını yapmaya karar verir ve evlenirler. Bu evlilikten kızı Günay Hanım dünyaya gelir.

İnce ve hassas bir mizaca sahip Şükufe Hanım, kadın hareketini, kadının sosyal değişim içindeki saygın yeri için büyük bir çalışma içinde mücadelesini sürdürür. Nihayet bu anlayışı siyasi platforma taşımak ve Türkiye sathına yaymak için dönemin ünlü ismi Nezihe Muhiddin Hanım ve diğer birçok dostlarıyla Türk tarihinde bir ilk olan Kadınlar Halk Fırkası’nın (partisi) kuruluşunda önde gelen isim olur. Mamafih, Cumhuriyetin kurulmasına yaklaşık 4 ay kala olan bu müracaat, döneminde şartları gereği kabul edilmez. Daha sonra bu partinin faaliyetlerinin dernek statüsünde sürdürülmesine karar verilir ve bugün de Cumhuriyet tarihinin en eski sivil toplum örgütü olan ve halen de faaliyetlerini sürdürmekte olan Türk Kadınlar Birliği’ni kurarlar. Sosyal konulara ve sorunlara ruhunun derinliklerinde sorumluluk hisseden Şükufe Hanım, Türk Kadını, Haftalık Gazete, Yeni Mecmua, Hayat, Sus, Dergah, Kadın Yolu, Tan, Çınaraltı, Kadın Gazetesi, Türk Yurdu gibi birçok dergi ve gazetelerde şiirlerini ve özellikle kadın sorunlarını işleyen ardı arkası kesilmeyen makalelerini yazarak dile getirir.

Onu çok etkileyen Tevkif Fikret’in etkisiyle başlangıçta aruz ölçüsüyle şiirler yazan Şükufe hanım, dönemindeki edebiyat-ı cedide, fecr-i ati ve milli edebiyat ekolleri arasındaki seçimlerinde epey zorlandıktan sonra kararını milli edebiyat akımının ölçülerine uygun olan hece ölçüsü yönünde kullanmış ve şiirlerini bu ekolde yazmaya devam etmiştir.

Gerçek aşkı hep arayan Şükufe hanım’a kimler aşık olmadı ki. Dönemin ünlü edebiyatçılarından Cenap Şahabettin’in kardeşi ve kendisi bir ressam olan Osman Hamdi bey, Şükufe hanıma ilk eşinden ayrıldıktan sonra hem büyük bir dert ortağı olmuş hem de ona karşı büyük bir aşka kapılmıştır. Ona hitaben şiirler yazan Hamdi bey, maalesef beklediği duygusal karşılığı alamadığından dolayı adeta mecnun olup anadoluya göç etmis, Elazığda öğretmenliğe başladıktan sonra da Şükufe hanıma nice mektuplar yazıp aşkını ilan etmiştir. Fakat hiç karşılık alamayan Osman bey, 1920 senesinde kafasına tabancayı dayayıp intihar etmiştir. Karasevda yüzünden hayatına kıyan Osman beyi, Şükufe hanım hayatı boyunca hiç unutmayıp bunun vicdan azabını çok hissettiğini zaman zaman yakın çevresine söylemiştir.

Yine 1920’li yıllarda Şükufe hanıma büyük ilgi duyan, aşkı hisseden diğer ünlü kişi ise Nazım Hikmet’ti. Edebiyat sohbetleri toplantılarında defalarca biraraya gelen Nazım Hikmet, artık hislerini yazdığı bir kağıdı yakın arkadaşı Halide Nusret Zorlutuna’ya vermiştir. Olaya ayrıca tanık olan İsmet Kur, Nazım Hikmet’in kağıda aynen şunları yazdığını nakleder: ‘’Ben sizin için çıldırıyorum, siz aldırış bile etmiyorsunuz’’.

Bu olaydan sonra Nazım Hikmet ile Şükufe hanımın bir yakınlık, arkadaşlık yaşayıp yaşamadığı pek bilinmiyor. Fakat bilinen gerçek, Nazım Hikmet’in onun adına şiir bile yazdığıdır.

Aşk rüzgarlarında ona aşık olan başka diğer ünlü isimler vardı. Mesela Faruk Nafiz Çamlıbel ona ilk görüşte aşık olanlardan biri olup derhal kaleme sarılıp ona şiirler yazmıştır. Bir diğer ünlü kişi ise Ahmet Kudsi Tecer’di. Ona olan aşkını romanlara konu etmiştir. Büyük aşkına rağmen Şükufe hanımdan duygusal karşılık alamayan Faruk Nafiz Çamlıbel aniden başka bir kişiyle evlenir. Bu olayın ardından Şükufe hanım da 35 sene sürecek olan ikinci evliliğini Ahmet Hamdi Başar ile yapar. Bu evlilik 35 seneden sonra 1960 senesinde boşanmayla sonuçlanacaktır.

Durup dinlenmeden çalışan Şükufe Nihal hanım için, 1962 yılında Kadıköy’de geçirdiği trafik kazası adeta sonun başlangıcıdır. Yarı felç olan Şükufe hanımın durumu geçirdiği birçok ameliyata rağmen değişmez, hatta daha da kötüleşir. Bazen koltuk değneklerinde zorlukla yürümeye çalışan Şükufe hanım hayata adeta küser. 1965 senesinde bazı dostlarının yardımıyla Bakırköy’de bir huzurevinde inzivaya çekilir. Daha önce kızı Günay’ın ölümü ve oğlunun ilgisizliği ve bir zamanlar çok geniş bir sayıdaki dostlarının ortadan kaybolması onu daha da derinden yaralar. Şükufe hanımın, bir zamanlar köşklerde başlayan hayat hikayesi, ne yazık ki 24 eylül 1973’de bir huzurevinde noktalanır. Cenazesi sadece bir iki dost eşliğinde Aşiyan Mezarlığı’nda toprağa verilir.

Eserleri

Şiir

· Yıldızlar ve Gölgeler (aruz'la yazılmış şiirler 1919)

· Hazan Rüzgarları (1927)

· Gayya (1930)

· Yakut Kayalar (1931)

· Su (1933)

· Sıla Yolları (1935)

· Sabah Kuşları (1943)

· Yerden Göğe (1960)

· Şükufe Nihal / Şiirler (1975, ölümünden sonra oglu Necdet Sander siirlerini yayinlatmistir)

Roman [değiştir]

· Renksiz Istırap (1928)

· Yakut Kayalar (1931)

· Çöl Güneşi (1933)

· Yalnız Dönüyorum (1938)

· Domaniç Dağlarının Yolcusu (1946) Bugün de Milli eğitim bakanlığının tavsiye listesindedir.

·

· Çölde Sabah Oluyor (1951)

· Vatanim için (1955)

Öykü]

· Tevekkülün Cezası (1928)

Gezi Notları

· Finlandiya (1935

 
Toplam blog
: 28
: 1999
Kayıt tarihi
: 07.06.08
 
 

1958 Bursa doğumlu olup, çok uzun yıllardır ABD'de yaşıyorum. Öğretmen olan bir oğlum var,Tarih araş..