Tepedeki saç dökülüyor ense kalıyor, dağların tepesi de çıplak eteği ağaçlı, benzerlik ilginç

Tabii ki benzerlik tesadüf değil, benzer etkilere daha doğrusu eteklere/yamaçlara (insanda enseye) göre tepeler daha fazla etkiye maruz kalıyor. Kar yağıyor önce tepeye yağıyor. İnsanda da önce başın üşüyor, güneş önce başını yakıyor. Yoksa Allah’ın dağı ile kafamız arasında ne alaka var!

Ama insanlar bu ilginç benzerliği sanki bugüne kadar fark etmemişler. Belki işlerine yaramadığı için. Yalnız bunu doğrulamayan şeyler de var. Bu etki (Yazın sıcak, kışın yağmur kar fırtına önce dağın tepesine vuruyor) dağ için geçerlidir belki ama bizim kafamız için olmayabilir. Yani kafamız genelde açık olduğu için dış etkilere daha fazla maruz kalıyor, saçlarımız da tıpkı dağların tepelerinin çıplak olması gibi bu nedenle dökülüyor diyemeyiz.

Ama bence yine de bir etkisi olması lazım, kafamızı saklasak/korusak belki böyle kabak gibi açılmayacak. Dağların tepesi ile bizim tepemizin benzer olması belki de sadece tesadüftür. Ama ensemizdeki saçların tıpkı dağların eteklerindeki ağaçlar gibi dökülmeyip kalması (yani bu müthiş birebir benzeşme) insanda şüphe uyandırıyor.

E yani başımız/saçlarımız bir güneş, bir yağmur, kar; bir soğuk bir sıcak, yalayıp geçen acı rüzgâr… Yani bu üstelik yıllarca sürüyor. Saç dökülmesinin bununla ilgisi yok deniyor ama kapalı yerlerimizdeki tüyler dökülmüyor mesela.

Tamam dağların tepeleri ağaç/bitki yetişmesine uygun olmayabilir, belki o yüzden ama eteklere göre daha fazla etkiye maruz kaldığı da bir gerçek. Kafamızdaki durum da aynı. Ensemiz tepemize göre daha az sıcak alıyor, daha az yağmur, rüzgâr…