Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Temmuz '12

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Tercihlerimizin sonuçlarına katlanmasını bilmemiz gerekiyor!

Tercihlerimizin sonuçlarına katlanmasını bilmemiz gerekiyor!
 

Ergene Trakya'nın ölüm kanalı ama onu ölümcül hale getiren nokta burası! ÇORLU DERESİ!


Ülkemiz, her 3. dünya ülkesi gibi; birilerinin ürettiğini kullanabilmeyi ‘başarı’ olarak gören yönetimlere teslim edilmeye mahkumdur. Seçim denilen ‘demokrasi festivalinde’ önümüze başka tercih koyulmadığı için çoktan seçmeli bir test sınavındaki kadar az tercihli bir ‘seçimin’ seçmeni olmaya mahkumuz. Buna aslında, “Azdan seçmeli” demek daha doğrudur. Daha ilkokulda (benim zamanımda adı buydu) erken çocukluk çağlarımızdan başlayarak, adına TEST denilen, bilgiden çok tercihlerine güvenmeye yönelten bu özürlü sistemle tanışırız.

İşte, yetişkin denilen ‘iyi yetişmemiş’ (ama süre olarak bir şeylere yetişmiş) bireyde; bu özürlü sistemin, zirveye ulaştığı yer, seçimlerdir.

Neye ve niye seçildiğini kendi bile tam olarak bilmeyen adayların neyine, niye oy verdiğimizi bilmeden, sırf futbol takımı tutar gibi rozetine bakarak seçeriz.

Tercihleri test etme şansımızın olduğu ya da olmadığı durumlar da vardır: Bir markete girdiğimizde raflardaki gıda maddelerini genellikle bir kere olsun tüketmek zorunda kalırız. Bunun yanında eskiden mahalle bakkalları varken peynir, zeytin gibi gıdaları tezgahtarın bıçak ucuyla ikram edip test ettirme şansı vardı. Bakar, hoşumuza giderse alırdık.

Tamam, peyniri, zeytini anladık da; pirinci, ayçiçek yağını, unu test eder misiniz? Bu soruma “evet” diyorsanız şimdi dikkatli okuyun:

1- Pirinci test etmek için pilavının nasıl olduğuna mı baktınız? “Ayy, bu pirincin pilavı ne güzel oluyor!” Diye ‘sevindirik’ mi oldunuz ama hepsi bu kadar değil! Neden mi? (Az sonra…)

2- Ayçiçek yağını aldınız patlıcanları kızarttınız, lezzetini test ettiniz… Beğendiniz mi? Afiyet olsun. Ne güzel diye ‘sevindirik’ oldunuz ama hepsi bu kadar değil! Neden mi? (Az sonra…)

3- Unu aldınız bir güzel yufka açtınız… Ne güzel incecik oldu. Arkasına gazete koyup okuyacak kadar kafayı yemediyseniz yaptığınız börekleri yerken parmaklarınızı yediniz ama hepsi bu kadar değil!. Neden mi?

NEDENİNE GELİNCE:

Yediğiniz pirincin, ayçiçek yağının, unun içerisinde sizin tercihleriniz dışında, size sorulmadan, sizden izin alınmadan, siz isteseniz de, istemesiniz de eklenen katkılar var!

Siz tercihlerinizi yediğinizde;

1- Hani yerinde duramayan vızır vızır hareket edenlere bir benzetme yapılır: Cıva gibi! İşte cıva gibi olmanızı sağlamak için bolca cıva!

2- Şarjlı piller gibi yüksek enerjili olmanız için bolca Kadmiyum! (Yanında Nikel de olsa, bir tek şarj aletiniz eksik olacak!)

3- İster nazara karşı size faydası olacak diye düşünün, ister şifa niyetine bolca kurşun! Bu kurşun düşmana sıkılanından değil, ha! Emin olun birileri sizi yıllardır kurşunlamış ama siz farkında değilsiniz!

4- Nitrat ve nitrit gibi bileşikler biraz kötü kokar ama onun da mistik bir etkisi olabilir. Zaten, au azotlu bileşiklerin kaynağına inildiğinde kötü kokunun yine insandan(!) kaynaklandığı görülüyor.

* * *

İşte, pilav, kızartma, ekmek ve börek gibi gıdaları yediğinizde; cıva, kadmiyum, kurşun, nitrat ve nitrit gibi güçlü zehirleri yemekleriniz ile birlikte mideye indiriyorsunuz. Eğer bu zehirleri yemek; ağzınızın tadını bozmadıysa –sizin tercihiniz– yemeye devam edebilirsiniz… Ama bu gidişe dur demek istiyorsanız yediklerinizi terk etmekten başka çareniz yok! Fabrikalar ve kentler derelere; dereler nehirlere; nehirler tarlalara; tarlalar bitkilere; bitkiler ürünler; ürünler midemize geçişin aşamalarını oluşturuyor…

Bu zehirler endüstriyel ve evsel kaynaklı atık sular sayesinde yiyeceklerimize giren katkılardan sadece dört tanesi. Tekstil, deri, kağıt, kimya, boya ve plastik gibi endüstri kollarının atıkları; tarımda kullanılan haşere ilaçları ve gübrelerin etkisi; evlerde deterjanlar ve kullanılan temizlik malzemeleri… Ölmek için binlerce seçeneğe peşinen evet diyoruz!

* * *

08 Temmuz 2012 Pazar günü, Çorlu Kent Konseyi ofisinde, Ergene Platformu ve T. Kent Konseyleri Birliği Çevre ve Sağlık Komisyonu ortaklaşa bir toplantı yaptık. Bu toplantıda konuşulanlar arasında en çarpıcı bilgi:

Doğal gaz santralleri ve kombiler ile yaktığımız ‘doğal gaz’ sayesinde havaya karışan azotu soluduğumuzda akciğerlerimizde nitrik aside dönüşüyor olduğu idi!

Akciğerlerimizde nitrik asit ne zarar verir diye soruyorsanız hemen söyleyeyim: AKCİĞER KANSERİ! Yani; ‘ben sigara içmiyorum’ diyenler tercihlerini yaparken kendinizi akciğer kanserinden koruduğunuzu zannediyor iseniz, yanılıyorsunuz!

* * *

Siz ne kadar, tercihlerinizi doğru kullandığınızı düşünürseniz düşünün, gerçekler her zaman sizin düşündüğünüz gibi olmaz! Sizin için en acı yanı da ne biliyor musunuz? Bunu okuduktan sonra, artık “bilmiyorum” deme şansınız da kalmadı!

            Hep sevgi ile kalın.

            Murat SEVGİ
            http://twitter.com/muratsevgi

BU ARADA; TÜM OKURLARA / TAKİPÇİLERE BİR NOTUM VAR:
10 TEMMUZ 2012 TARİHİNDE MİLLİYET BLOG'TA BEŞ YAŞIMA BASTIM!
 

 

 

 
Toplam blog
: 370
: 1092
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

1969 doğumlu. Tasarımcı, endüstriyel otomasyon sistemleri için yazılım geliştiriyor. Yüksek öğren..