Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Aralık '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Toplumcu bir yazarın cepheden düşüşü...

Toplumcu bir yazarın cepheden düşüşü...
 

Klavyesini, masanın üzerinde bir sağa bir sola oynattı...

Kafası bir süredir, açık olan tv ile meşguldü...

Haber kanallarının birinden diğerine geçmiş, yazacak bir şeyler bulurum umudu ile haberleri ve ilgili programları dinlemişti...

Gündemle ilgili konular hakkında bir çok yeni yaklaşımlar aklına geldi...

Hatta birkaç kez klavyenin tuşlarını hızla tıkırdatıp, hemen ardından içine pek de sinmeyen cümleleri sildi...

“Bu gündemin, hepsinin altında felsefi bir zorlantı var” diye düşündü...

“Asıl onu yazmak lazım”

Sonra bunu başlık olarak yazdı...

Bir süre, tek cümlelik bu başlığın altındaki beyaz boşluğu izledi...

Bunalıp yazdığı cümleyi sildi...

“Sanırım buradan bir şey çıkmayacak” düşüncesi ile tv’yi uzaktan kapattı...

***

İnternetten haber portallarını taradı...

Tv’deki haberlerden, daha doyurucu olmayan yazıları okudu...

Okunur bulduğu birkaç başka yerli, yabancı köşe yazarının geçmiş makalelerini okudu...

Onların üzerinden notlar aldı...

Aldığı notları ilgili klasörüne kaydetti...

"Bunu da yaz, şunu da yaz" şeklindeki, okur mektuplarını gözden geçirdi...

Konu gündem olunca, okunması gerektiğini düşündüğü ancak içinden hiç de okumak gelmeyen bazı yazarların, sadece başlıklarına baktı...

Yine de böyle bir yazıyı okumak zorunda hissetti kendini...

Yazının ancak yarısına gelmişti ki, hiddetlendi...

Ağız dolusu küfretti...

“Sen yazama daha, bu düzen adamlarına terk et cepheyi, deyyus” diye kendine yöneltti hiddetini...

Sağ dizi uzun süre aynı şekilde durmaktan sızlamaya başlamıştı...

Hem sinirini hem de bu sızıyı azaltır düşüncesi ile bilgisayarın başından kalkarak odasının içinde gezindi bir süre...

***

Eskiden yaptığı bir kurnazlık geldi aklına;

“Yahu ne olacak bu memleketin hali?”

Bu bildik soruya aklına gelen ilk cevap üzerinden yazacaklarının onu sürükleyeceğini düşünüyordu, olmadı...

"Yarın", diye düşündü “ne çıkacak sütunda?”

“Önemli olan bu değil mi senin için, yazıklar olsun sana” diye iç sesi ile karşılık verdi...

İç sesine rağmen, eski yazılardan birini değişik bir girizgâhla tekrarlayıp; “bak ben bir süre önce böyle böyle demiştim, okuyun ey okurlar tekrar, iyice sindirin” diye geçiştiririm, şeklinde düşündü...

***

Son zamanlarda icat ettiği bir yöntemi denedi;

Arama motoruna “barış” yazıp ara butonuna bastı...

Çıkan sonuçlar üzerinde okunup, düşünmeye değer bir şeyler aradı...

Sonra kelimeyi değiştirdi; “savaş”

Tarattığı kelimeleri ardı arkasına değiştirirken, okunacak bir şeyler bulmayı ümit etti;

“modernizm”,

“köktencilik”,

“demokrasi”,

“proletarya”...

Sonra bir süre aynı yöntemi İngilizce kelimelerle devam ettirdi...

Kısa sürede bundan da sıkıldı...

***

Bu kurnazlıklarının topuna kızarak;

“Ulan senin kurnazlığına da, yazarlığına da...”

“Sen eskiden böyle miydin oğlum, çarşıyı, pazarı bir dolaşır gelir, bir haftalık yazıyı döşenirdin, şimdi pazara bile adam gönderiyorsun tabii tembel herif” diye kendi kendine söylendi...

Eskisi gibi zehir zemberek yazabilmeyi ne çok özlediğini düşündü...

“Ağzından burnundan konular dolar, ishal olup yazıya dökerdin, şimdi kabız olmuş oturuyorsun...”

Bu son söylediğine keyiflendi bir miktar...

Sandalyesinde geriye kaykılarak, gerindi...

"Tülin, kızım bana bir kahve yap" diye, eşine seslendi...

Aynı yaşta olmalarına rağmen eşine kızım diye hitap etmeyi severdi...

Eşinin yüzünde, ona hissettiği sevgiyi yıllar sonra hala, aynı tazelikte görmek bir çocuk gibi sevindirdi yine onu...

Sonra arama motoruna bir başka kelime yazdı; “aşk”

Çıkan sonuçlara çok dikkatli bakmadan;

“Ulan şu kitabı bitir bari hadi" dedi, kendi kendine...

“Tamam, eski yazılardan biriyle idare edeceğiz yarın, okuyucu da beni affetsin artık...”

Masaüstündeki bütün pencereleri kapatıp, "kitap" klasöründeki bir başka dosyayı açtı;

“Aşk, Sen Benim Hayata Vasiyetimsin”

 
Toplam blog
: 48
: 1573
Kayıt tarihi
: 17.11.06
 
 

Konuştuğum gibi yazmamalıyım... Yazmak, konuşmaktan farklı ve her zaman onun önünde benim için.....