Türbülans

''Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma, büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim''

TBMM'sindeki 550 Milletvekilin ettiği yemin metni böyle.

* * * * * *

Gelelim yeminin uygulanmasına:

)- ANDIMIZ kaldırıldı mı? Kaldırıldı.

Andımızda ne var ATATÜRK var, varlığım TÜRK varlığına armağan olsun sözü var.

Metne uyuyor mu? Tabiî ki HAYIR!

(RTÜK, ”Andımızı kaldıran Bakanlar, çocukken ant içti mi?” başlıklı reklam yayınlayan Halk TV’ye, 11 bin lira ceza verdi)

)- Hukukun üstünlüğüne uyuldu mu? HAYIR !

  -Son olaylardan önce de müdahale vardı, şimdilerde daha çok var; Recep bey “ yetkim olsa HSYK yı yargılarım” bile diyebildi.

  - Olaylarda dosyadan el çektirilen Savcıya “dur bakalım daha seninle işimiz var” diyerek tehdit ediyor ve hakkında yargıya intikal etmemiş olanları bağıra bağıra meydanlarda anlatıyor. Bir devlet adamına yakışıyor mu?

 - Bu taktikle, kendinin mağdur olduğuna cahil halkı o kadar inandırıyor ki, alkışlanıyor şakşakçıları tarafından.

 - AKP Genel Sekreteri Haluk İpek yüzü kızarmadan, bu olayların oylarını arttıracağını söylemiş. Ne mutlu size

  - Bu söyleme karşı  “Önemli olan, oran değil; erdemdir!”  diye yazmış doğruların yazarı Mustafa Mutlu. Ne kadar da doğru tabii anlayana!...

)- Anayasaya sadakat var mı? Tabii ki hayır! Bu yasa değişsin,şu yasa değişsin, ucu bize değmesin derdi taa başından beri  çokça sürmede…

 -İnsan hakları ve temel hürriyet; Masumiyet karinesi ne yazık ki, yalnızca bazıları için geçerli oluyor! “Üstünlerin hukuku” da denilebilinir buna.

* * * * *

İnsanlar ayrıştırıldı; bizden,sizden,ondan, sizin lâikler,bizim Müslümanlar, benim bacım, Sünni, Alevî  vs vs böyle uzayıp gidiyor…

* * * * *

  -Gezide ölen, sakat kalan hatta halâ yoğun bakımdan çıkamayan evlâtlar var. Hiç mi kendi çocuğunuzu koymuyorsunuz onların yerine?

Hayat sonsuz değildir ve ne getireceği hiç belli olmaz; bugün bana gelen yarın size gelebilir. Bana gelmez diye düşündüğünüz şey belki de çok yakınınızdadır bunu bilemezsiniz…

- Bir uçağa binersiniz ve büyük bir türbülans başlar ;  o andaki korkuyu endişeyi, ancak içinde bulunanlar yaşar.

- Yaşamda da böyle bir türbülansla karşı karşıya kalacağınızı aklınızdan çıkarmayın!

* * * * *

 -Eskiden açık açık adı dahî telâffuz edilmeyen cemaat ve hoca efendi artık normal bir şeyden bahsediliyormuş gibi durmadan zikrediliyor ki,  Recep bey “ ne istediler de vermedik” diyebilecek kadar rahat.

 -Ve şimdilerde başlayan seçim mitingleri camiye kadar taşmış durumda; namaz kılmaya bir yığın korumayla gidiliyor, kameralar orada, şakşakçılar orada ve başlıyorlar namaz çıkışı propagandaya.

 -Ve bu propaganda da gıybet var!  Orası “ibadethâne”dir orada siyasete yer olmamalıdır. İbadet yeri  “siyasethâne” ye çevrilir ise ne olur düşünün?!

 -Yemin metnine bakalım; ülkemizde lâik Cumhuriyet var mıdır, yok mudur ?

* * * * * *

Economist dergisinin Dünyada Demokrasi İndeksi başlıklı yaptığı araştırmaya göre 167 ülke, yönetildikleri siyasi rejim dikkate alınarak dört gruba ayrılmış:

1) Tam demokrasiler...

2) Kusurlu demokrasiler...

3) Hibrit- Karma rejimler...

4) Otoriter rejimler...

Türkiye; demokrasi sıralamasında iki yıl öncesine göre iki basamak gerileyerek 167 ülke arasında 89'uncu olabilmiş. 89'uncu sıraya inen ileri demokrasi, Nikaragua'ya denk.

Nikaragua, Tanzanya, Filistin, Uganda, Sierra Leone, Pakistan, Haiti gibi ülkelerle birlikte, Hibrit-Karma rejimler grubunda yer bulabilmiş!

Hibrit-karma rejimyani Demokrasiyle yönetiliyormuş gibi görünen baskıcı rejim.

Bu tablo; Türkiye’nin yerini gösteriyor.

BİLGİ Alıntı ( Nurullah AYDIN )

* * * * *

Hâdiye Kaptan