Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Kasım '08

 
Kategori
Güncel
 

Türk Devrimi'nin giyim kuşam düzeltimi

Türk Devrimi'nin giyim kuşam düzeltimi
 

Başlarken

24 Kasım günü, "Öğretmenler Günü" nedeniyle pek çok arkadaş, bugünle ilgili bloglar ve güzel güzel şiirler yazdılar.

Dün de 25 Kasım'dı; bütün yazılan blogların başlıklarını okudum ama bugünle ilgili yazılmış hiçbir blog göremedim (belki gözümden kaçanlar vardır, bilemiyorum). Oysaki, 25 Kasım tarihi de, Türk Devrim Tarihi sürecinde önemli günlerden biriydi.

Dün, 25 Kasım 1925 yılında, kısaca "Şapka Devrimi"; geniş açılımı ile "Şapka Giyilmesi Hakkındaki Kanun Kabulü" gününün yıldönümü idi.(1)

Türbana ve kara çarşafa, CHP tarafından "iade-i itibar" edildiğine ve Baykal'ın kara çarşaflı AKP'li kadınlara ve Tayyip Erdoğan'ın da CHP'li başı açık ve modern giysili bayanlara rozet taktığına göre maçta beraberlik sağlanmış durumda görünüyor.

Bir haftadır gündemi işgal eden ve "giyim kuşam, üst baş ve kılık kıyafet" gibi başlıklarla ifade edilebilecek bu konuya, Türk Devrim süreci içinde nasıl yaklaşılılmış, bir bakalım.

Türk Devrimi ya da Türk Değişim Hareketi'nin Giyim Kuşam Düzeltimi

Genel

İnsanların yerel ya da ulusal giysileri, renkleri ve biçimleri ile, bağlı oldukları toplumun kültürünü yansıtırlar. Toplumlararası ilişkiler ve moda ile "Giyim Kuşam"da bir benzerlik meydana gelmekte ise de, yerel ve ulusal giysiler önem ve etkinliklerini yine de korurlar.

Bütün değişim eylemlerinde, o gün için çağdaş gördüğü Batı'yı örnek alan Atatürk, çağdaş kültürün bütün gereklerini Türk toplumuna uygularken, giyim kuşamda da aynı yolu izlemiştir.

Ulusun, çağdaş uygarlığın bütün uluslara sağladığı hayat ve araçları, esasta ve şekilde aynen ve tamamen gerçekleştirmekte kesin kararını verdiğini(2) söyleyen Atatürk, fes, cüppe, şalvar ve kara çarşaf gibi Türk halkının geleneksel giysilerini modern bir hale getirmek istemiştir.

Altı kaval üstü şişhane

Giyim kuşam düzeltimini bir uygarlık değiştirme atılımı olarak kabul eden Atatürk, kendi deyişi ile "altı kaval üstü şişane(şişhane)(*) diye ifade olunabilecek bir kıyafetin(erkek kıyafeti) ne ulusal ne de uluslararası olacağını belirtmiştir.(3)

Ayrıca, halkın kıyafetinin modernleşmesi ile sosyal yaşama egemen olan dinsel ve geleneksel kültürün, giyside biçimlenen simgelerinin de günlük yaşamdan uzaklaştırılması düşünülmüştür.

Kıyafet ve özellikle başa geçirilen şey, bir Müslüman'ın İslam topluluğuna bağlılığını belirten gözle görünür en belirgin işareti idi. Geçen yüzyıllarda bütün yenilikçi atılımlara karşı, başa geçirilen "fes", dini özdeşlik ve bağlılığın sembolü olarak kalmıştır. O kadar ki, Batı'nın uygar giysilerini kabul edenler bile, "fes"i bırakmamışlardır. Bu nedenle de reform taraftarı yöneticiler, "fes"e dokunmamışlardır. Topkapı Saray'ı mahzenlerinde bulunan bir yığın şapkadan, "sarık" yerine "fes"i giydiren II.Mahmut'un "fes" yerine "şapka" giydirmeyi de düşündüğü, fakat buna cesaret edemediği anlamı çıkarılmıştır.(4)

Atatürk, fes ve şapkanın uygarlık demek olmadığını, başlık değiştirmenin, batıl inançlara saplanan ve mıhlanan bir kafaya hiçbir düşünce ışığı vurmayacağını biliyordu. Asıl sorun, kafanın içindeki batıl inanışları söküp atmaktı. Bu, kafaları uygarlığa çevirecek bir simgeydi,

Şapka, bir başlık taklidi değil, düşünce devriminin bir sembolü idi.

Atatürk, Nutuk'ta şapka giyilmesinin gereğini şu şekilde açıklıyordu(5):

"Baylar, ulusumuzun giymekte bulunduğu ve bilgisizliğin, aymazlığın, bağnazlığın, yenilik ve uygarlık düşmanlığının bir simgesi gibi görünen "fes"i atarak onun yerine, bütün uygar dünyanın kullandığı şapkayı giymesi ve böylece, Türk ulusunun uygar toplumlardan anlayış yönünden de hiçbir ayrılığı olmadığını göstermesi gerekiyordu".

Atatürk, bu konuda kesin tavrını koymuştu. Fes gidecekti. "Şapka giyelim mi, giymeyelim mi gibi sözler anlamsızdır. Şapka da giyeceğiz, Batı'nın her türlü eserlerini de alacağız"(6) diye kestirip atmıştı.

Şapkanın giyilmesi kolay gerçekleşti ama, benimsenmesi çok uzun sürdü. Bunda, Atatürk'ün bu eylemine karşı Müslüman ülkelerden gelen tepkilerin de etkili olduğu söylenebilir.

Not : Bu tepkileri ve giyim kuşam değişiminde kadınlar için nasıl bir uygulama yapıldığını bir sonraki bloğumda açıklamak istiyorum. Hem uzun yazarak canınızı sıkmamış hem de diğer blogları da okumanız için size zaman bırakmış olurum.

cdenizkent

(1) 25 Teşrinsani 1341 Traihli ve 671 sayılı Şapka İktisası hakkında Kanun
(2) M.Kemal Atatürk, Söylev ve Demeçler, Cilt I, s.356
(*) Atatürk'ün bu sözündeki "şişhane" veya "şişane" sözcüğü, Farsça'daki "şeşhane" sözcüğünden gelir. Anlamı: "Namlusu altı yivli tüfek veya top"tur. Düz toplara ise "kaval topu" denir. Atatürk, bu sözü ile "yarısı yivli, yarısı düz" namlu şeklinde teknik bakımdan mümkün olmayacak bir durum ile kıyafetteki uyumsuzluğu dile getirmek istemiştir.
(3) M.Kemal Atatürk, Söylev ve Demeçler, Cilt I, s.220
(4) Falih Rıfkı Ataty, Çankaya, s.431
(5) M.Kemal Atatürk, Nutuk(Söylev), Cilt II, s.1193
(6) M.Kemal Atatürk, Söylev ve Demeçler, Cilt II, s.234

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..